Haftalık Piyasa Beklentileri
Piyasalarda iyimserlik devam ediyor. Borsa İstanbul’da yükseliş sürerken döviz kurlarında yatay seyir var. Gösterge tahvil bono faizinde düşüş ivme kazandı ve % 40’ın altına geriledi. Ocak ayından bu yana ilk defa bu seviyenin altını test ediyor. İyimserliğin kaynağında; Geçen hafta açıklanan haziran ayına ait enflasyon verileri var. TUİK’in açıkladığı verilere göre beklentilerin oldukça altında gelen haziran enflasyonu aylıkta %1.64, yıllıkta %71.60 oldu. Son bir yıldır uygulanan ekonomik programın hedefleri gerçekleştikçe piyasanın güveni de artmaya başladı. Enflasyon, programın en önemli kriterlerinden biri. Kredi not artışları, ülke riski primindeki (CDS) düşüş, yabancı yatırımcılardan son aylarda tahvil bonoya gelen yoğun talep, TCMB rezervlerindeki yükseliş, TL’ye dönüşün hız kazanması uygulanan ekonomik programın sonuçları. Öngörüldüğü üzere, yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun yavaşlamaya başlaması önemli. Ekonomi yönetimi uzun süredir enflasyonda “mayıs ayına kadar zirve, yılın ikinci yarısı için ise düşüş” yönlü bir takvim veriyordu. Bunun ilk adımı atılmış oldu. Temmuz ve ağustos sonrası baz etkisiyle düşüş hız kazanabilir. 2023 yılı temmuz ve ağustos aylarında aylık enflasyon verileri (TÜFE) %9.49 ve %9.09 olarak gerçekleşmişti. Bu yıl muhtemelen bu seviyenin çok altında olacak ve yıllık enflasyonda sert bir gerileme ile karşılaşma olasılığımız yüksek. Enflasyonun ABD ve Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomi için önemi malum. Ekonomi programlarının en önemli hedefleri arasında yer alır. Döviz kurları için söylenen “yüksek olması da düşük olması da iyi değildir” sözü enflasyon için de geçerli. Düşük enflasyondan rahatsız olmak biraz kulağa sevimsiz gelebilir. Ama pandemi öncesi özellikle Euro Bölgesi’nin çok düşük kalan enflasyonu canlandırmak için neler yaptığını tekrar hatırlamakta yarar var. Enflasyon yükselirken de dert, düşürülmeye çalışılırken de ayrı bir dert. Düşürmek için faiz yükseltmek, parasal sıkılaşma politikası uygulamak gibi önlemler almak gerekiyor. Bu da ekonomiyi yavaşlatıyor. Herkes konumuna göre az veya çok payına düşen faturayı alıyor. Enflasyonda bir gevşeme oldu mu akla ilk faiz geliyor. Ekonominin gereği olarak koordineli hareket ederler. Bu işleyişe uyumsuz hareket edildiğinde, enflasyon düşmeden faiz düştüğünde sonuçlarını geçtiğimiz yıllarda tecrübe ettik. Haziran enflasyonu sonrası TCMB’nin faiz indirimi için eylül veya aralık için tahminler yapılmaya başlandı. Bu noktada TCMB Başkanı Fatih Karahan’dan “Sadece Haziran verisiyle çıkarım sağlıklı olmaz.” açıklaması geldi. Temkinli duruşu bozmadı ve doğru yaptı. Enflasyon hedefinden halen çok uzak bir noktada iken TCMB başkanından faiz indirimine yeşil ışık yakması beklenemezdi. ABD ve Avrupa merkez bankaları başkanları enflasyonda hedef değerlere oldukça yaklaşmış olmalarına rağmen halen temkinli görünümlerini bozmuş değiller. Bu açıdan enflasyon ve faiz indirimi konusunda Türkiye’nin biraz daha sabır göstermesi gerekecek. Bu arada J.P. Morgan, Goldman Sachs, Morgan Stanley gibi yabancı yatırım bankaları Türkiye için bu yılki enflasyon hedeflerini aşağıya çektiler. Diğer yandan hazırlanan vergi paketi konusunda piyasaların bekleyişi sürüyor. Bu konuda çok fazla spekülasyon türedi. Bir an önce netlik kazanması yararlı olacak. Geçtiğimiz pazartesi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Bir sonraki pakette muhtemelen borsa kazançlarının da vergilendirilmesini çalışıyoruz” açıklaması borsada satışlara neden olsa da etkileri kısa sürdü. Gelen satışlar piyasaların vergi konusuna duyarlılığını göstermesi açısından kayda değer bir durum. Dezenflasyon sürecinin başlamış olmasının verdiği rahatlama, piyasa bozucu olumsuz bir haber akışı olmadığı taktirde Borsa İstanbul başta olmak üzere piyasalarda olumlu etkisini sürdürebilir.
Son aylarda Türkiye mali piyasalarında özellikle yabancı yatırımcıların işlemlerine ilişkin gelişmeleri görmek için TCMB verileri yakından takip ediliyor. 28 Haziran ile biten haftaya ait TCMB haftalık verilerine göre; Yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 227.8 milyon dolar, tahvil bonoda 679.5 milyon dolarlık satış yaptılar. Yüksek faize bağlı olarak sürekli alım yaptıkları tahvil bonoda 3 ay sonra ilk satış olması dikkat çekici ve kâr satışı olarak yorumlanabilecek bir durum. Döviz kurlarının yatay veya hafif gevşek seyrinin yanı sıra gösterge tahvil faiz oranlarında bir gerileme yaşandı. Mart ayında %48 olan gösterge tahvil geçen hafta %40’ın altına salınım gösterdi. Bu durum oluşan kârın kısmen realize edilmesi için bir fırsat vermiş durumda. Aynı hafta TCMB rezervleri, yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı ve kur korumalı mevduatta düşüş görüldü. TCMB rezervleri yerel seçim sonrası ilk defa gerilemiş oldu. Brüt rezervler 4.7 milyar dolar düşüşle 142.9 milyar dolara gerilerken net rezervler ise +12.7 milyar dolardan +11.6 milyar dolara çekildi. Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 2 milyar dolar düşüşle 163.1 milyar dolar oldu. Kur korumalı mevduat (KKM) ise 18 milyar TL düşüşle 2 trilyon TL sınırına çok yaklaştı. Küçük çaplı dalgalanmalar olsa da TL lehine mevcut eğilim korunuyor. Geçen haftaki enflasyon verisi sonrası yabancı yatırımcıların tavrını ise önümüzdeki perşembe günü görebileceğiz. Muhtemelen alım yönünde olur. İşlemler o izlenimi verdi. Yine de resmi açıklamayı beklemek gerekir.
Haftalık Hisse Önerileri
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten