Haftalık Piyasa Beklentileri
Dış ekonomik gündem merkez bankaları ağırlıklı. Ancak piyasalar gerek ABD Merkez Bankası (Fed), gerekse Avrupa Merkez Bankası’ndan(ECB) aradığı morali bulamadı. Fed ve ECB toplantılarından beklendiği üzere 25 baz puan artırım kararı çıktı. Fed Başkanı Powell’ın faiz indirimleri için net sinyal vermemesi, %2.0’lik enflasyon hedefine bağlılık ve kararların verilere göre bağlı olacağı yönündeki açıklamaları olumsuz algılandı. Ayrıca devam eden resesyon tartışmaları ve ABD bankacılık sektörüne ilişkin kaygıların devam ediyor olması borsalara satış getirmişti. Benzer durum Avrupa Merkez Bankası toplantısı için de geçerli. ECB Başkanı Lagarde, “hala enflasyona yönelik ciddi yukarı yönlü riskler var” derken faiz artırımlarına devam sinyali verdi. Fed ve ECB toplantı sonuçlarına göre değerlendirme yapmak gerekirse merkez bankaları para politikalarına ilişkin algının tekrar değiştiğini söylemek mümkün. Enflasyonun düşmeye başlaması, ekonomideki resesyon tartışmaları, bankacılık krizleriyle birlikte faiz artırımlarında yavaşlama, daha ileriki aşamada durdurma beklentileri öne çıkmıştı. Şimdi tekrar “enflasyon hala risk olmaya devam ediyor” söylemleri dillendirilmeye başlandı. Bu durum piyasalar üzerinde farklı fiyatlamaları da beraberinde getiriyor. İki merkez bankası başkanının birbirine yakın ifadeleri risk iştahını zayıflattı. Borsalarda görünüm zayıflarken diğer piyasa göstergelerine de yansıdı. Önümüzdeki hafta dış gündem enflasyon ağırlıklı olacak. ABD, (TÜFE beklentisi %5.2, geçen ay %5.0), Almanya (TÜFE için beklenti %7.2, önceki 7.4) ve Çin nisan ayı enflasyon verileri açıklanacak. Ayrıca İngiltere merkez bankası faiz kararı var (25 baz puan artırımıyla %4.50 olması bekleniyor).
ABD’de bankacılık sektörüyle ilgili haber akışları yakından takip ediliyor. SVB ile başlayan süreç yeni bölgesel banka haberleriyle devam ediyor (First Republic Bank, Western Alliance, PacWest Bank). Bulaşıcılık etkisi yapar mı sorularının yanı sıra bu gelişmeler dış borsalara baskı yapan gerekçeler arasında yer aldı. Ancak bu aşamada çok derin bir etki veya tedirginlik kaynağı olmuş görülmüyor. Mali açıdan zorda olan sorunlu bankların büyük bankalar tarafından satın alınması veya diğer önemli bankaların destek vermesiyle sorun sektör içinde şimdilik çözülüyor.
Önümüzdeki hafta seçim öncesi son işlem günleri. Bu açıdan dalgalı bir seyir görülebilir. Seçim öncesi belirsizlik nedeniyle yatırımcılardaki bekleyiş eğilimi öne çıkmış durumda. Borsaya girmeyi düşünen yerli veya yabancı yatırımcı sonuçları görmek istiyor. Bu açıdan seçim sonuçlarına ilişkin pozisyon alımlarına yönelik henüz belirgin bir tavır görülmüyor. Seçime nasıl girileceği (nakit veya hisse ağırlıklı) konusunda şu ana kadarki görünüm, Borsa İstanbul’daki satıcılı seyre bakılacak olunursa nakitte girme tarafı ağır basıyor. Gelecek hafta bir tavır değişikliği olur mu, onu bekleyip göreceğiz. Fiyat kazanç ortalamalarına bakıldığında, gerek BIST100 Endeksi, gerekse öncü hisselerde oldukça düşük. Yani şirket değerlemelerinde fiyat kazanç oranlarının tek gösterge olmadığını, başka değerleme yöntemlerinin de var olduğunu belirterek söylemek gerekirse, iskontolu bir görünüm var. Bu arada bu yılın ilk çeyrek bilançolarının bankalar hariç sanayi şirketleri açısından geçen yılı arattığı söylenebilir. Birçok şirketin ilk çeyrek bilançoları genel olarak geçen yılki performansının altında. Bu durumda geçmiş yazılarımızda sıkça vurguladığımız üzere, daha seçici olmak ve bilanço analizlerine daha fazla önem vermek gerekecek. Piyasanın yönü konusunda seçim sonrası özellikle uzun zamandır pek ortalıkta görülmeyen yabancı yatırımcıların tavrı merak ediliyor. Cuma günü itibariyle Borsa İstanbul’da yabancı payında hafif bir yükseliş görülüyor. Yüzde 28 seviyesinden 29.40’a yükseldi. Bu durum yabancı girişinden mi, yoksa yerli yatırımcının son günlerde yaşanan düşüşle birlikte kısmen nakde geçmesinden mi kaynaklanıyor sorusunun cevabı TCMB’nin açıkladığı verilerde var. Yerli yatırımcının satışları daha etkili. 28 nisan ile biten haftada; Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcılar 178 milyon dolarlık satış yaptılar. Ondan önceki iki haftalık alımları 217 milyon dolardı. Son aylarda sürekli satışta tarafından görülmüşlerdi. Özetle yabancı yatırımcıların tavrında kayda değer bir değişim yok. Onlar da beklemede.
Kur korumalı mevduat (KKM) artışı devam ediyor. BDDK verilerine göre 28 nisan ile biten haftada, bir önceki haftaya göre 137,8 milyar TL artışla 2,1 trilyon TL’ye çıktı. Toplam mevduatın %21’ne ulaşarak 109,1 milyar dolar oldu ve rekor tazeledi. Ciddi bir oran. Bu durum yerli tasarruf sahiplerinin kararsızlığını ve güvenli limanlarda kalmayı tercih ettiğini gösteriyor. Yatırımcılar seçim sonuçları netleşsin sonra karar veririz eğiliminde. Diğer yandan aynı hafta bankalardaki döviz mevduatında önceki haftaya göre yaklaşık 2 milyar dolara yakın gerileme var. 186.7 milyar dolara çekilmiş durumda. TCMB brüt rezervlerinde de benzer durum söz konusu. Brüt rezervler bir önceki haftaya göre 1.2 milyar dolar azalışla 114.8 milyar dolar oldu. Türkiye’nin 5 yıllık CDS pirimi hafif yükselişle ile 550 seviyelerinde seyrediyor. Son dönemde genelde 500 seviyesinin üzerinde kaldı.
Piyasalarda seçimden önceki son işlem haftasında dalgalı seyir görülebilir.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten