Haftalık Piyasa Beklentileri
İsrail-Hamas savaşı konusundaki belirsizlik ve tedirginlik korunuyor. Ancak bu gelişmelerin etkileri bir ölçüde azalmaya başladı. Savaşın yayılma riski ortaya çıkarsa duyarlılık tekrar artacaktır. Geçen hafta piyasaların gündeminde ağırlıklı olarak öncü merkez bankalarının faiz kararları vardı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) bir önceki hafta faizleri sabit bırakmıştı. Finans çevrelerinin deyim yerinde ise esas oğlanı veya başrol konumundaki ABD Merkez Bankası (Fed) de aynı kararı verdi ve faizleri değiştirmedi. Bu beklenen bir gelişmeydi. Asıl Fed Başkanı Powell’dan gelen açıklamalar olumlu algılandı. Powell’ın “faiz artış döngüsünün sonuna yaklaşıldığı ve faiz artırımlarında temkinli davranılacağı vurguları” pozitif yankı buldu. Yüksek faizin sonucu olarak enflasyonda düşüş eğiliminin devam ediyor olması ve ekonomideki yavaşlama riskini en aza indirmek amacı faiz artırımlarına ara vermenin nedenleri olarak görülebilir. Fed uyguladığı sıkı para poltikasının sonuçlarını önemli ölçüde aldı. Enflasyonda düşüşü yakalarken ekonomide “yumuşak inişi” başardı. ABD ekonomisinde büyüme oranı (GSYH) çeyreklik(%4.9) ve yıllık(%3.5) bazda beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Enflasyon ise (TÜFE) %3.7’ya kadar geriledi. Hatırlanırsa %9.1 seviyesini görmüştü. Enflasyon konusunda Euro Bölgesi için de benzer şeyler söylenebilir. Ancak ekonomi hem Euro Bölgesi’nde hem de Almanya’da daralma gösterdi. Çerçevenin tamamına bakıldığında Fed ve ECB’nin faiz artırımlarına ara vermeleri için çok makul gerekçeleri var. Faizdeki molanın ne kadar süreceğini tahmin etmek zor. Belki de zirve burası bilemiyoruz. Onu Powell ve Lagarde de söylemiyor veya bilmiyor. Son alınan kararlar piyasalara moral verirken borsalara tepki alımları olarak yansıdı. Tahvil bono faiz oranlarında ise düşüşü beraberinde getirdi. Geçtiğimiz günlerde %5’i gören ABD 10 yıllık bono faiz oranı %4.60, %3 seviyesini gören Almanya 10 yıllık bono faiz oranı %2.70 seviyelerine kadar geriledi. Bu durum dolarda zayıflama, euroda ise değer kazanımı olarak kendini gösterdi. Dolar endeksi 105’e gerilerken euro/dolar paritesi 1.06’yı geçti. Petrol fiyatlarında ise düşüşün ardından hafif toparlanma görüldü. Dolardaki zayıflama dışında dünyanın önemli petrol üretim bölgelerinden Ortadoğu’daki savaşa rağmen üretim ve sevkiyat yollarında bir kesinti olmaması fiyatlama açısından önemli. Brent petrol 84 doları gördükten sonra cuma günü 87 dolara yükseldi. Öncü merkez bankalarının faiz kararları baskı altındaki piyasalara bir rahatlama sağlasa da İsrail-Hamas savaşı konusundaki belirsizlikler iyimserliği sınırlayan bir gelişme olarak geçerliliğini sürdürüyor.
Ortadoğu kaynaklı gelişmelerin etkisiyle jeopolitik riskleri fiyatlayan altında geçen hafta görülen kâr satışları derinlik kazanmadı ve ons fiyatı 1.970 doların üzerinden döndü. Bu dönüşte ABD tahvil faiz oranlarındaki düşüş ile doların değer kaybının önemli payı var. Savaş ortamı altın fiyatını destekleyen bir durum. Ayrıca faiz ve dolar desteği de gelmiş durumda. Ancak İsrail-Hamas savaşına bağlı güvenli liman ihtiyacının etkisiyle altın 1.810 dolardan 2.000 dolara kadar sert bir yükseliş yaşamıştı. Kısa sürede oluşan kâr nedeniyle bir miktar kâr satışı olağan bir durum. Savaşın seyrinin yumuşaması söz konusu olursa altın fiyatında bir gerileme olabilir. Ancak beklentiler savaşın daha da şiddetlenebileceği yönünde. Bu durumda altın fiyatında çıkış hareketinin gücünü koruması beklenebilir. Ons dolar bazında çıkışın devamı halinde kritik noktalar 2.000 ve 2.070 seviyeleri. Gram TL bazında ise 1.850 ve 2.000 önemli direnç seviyeleri olarak görülüyor. Bu noktaların geçilip geçilmeyeceğini gelişmelerin seyri belirleyecek.
Borsa İstanbul’da bilanço yayın dönemi sürüyor. Gelen bilançolarda özellikle lokomotif hisselerde kârlar beklentilerin üzerinde. Ancak borsadaki düşüş eğilimi ve satış baskısı nedeniyle fiyatlara yansımıyor. Fiyat kazanç oranı gibi bilanço değerleme rasyolarına göre oldukça iskontolu bir görünüm var. Borsanın lokomotifi sanayi ve banka hisselerinde çok sayıda hissenin fiyat kazanç oranı 2-3 seviyelerinde bulunuyor. Buna rağmen talep zayıflığı ve kâr satışlarının etkisiyle olması gereken ölçüde fiyatlanmıyor. Ama piyasalar olağan seyrine döndüğünde fiyatlanmak üzere notları alınıyordur, emin olun. Bunun yanında hafta içinde TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın yaptığı yılın son “enflasyon raporu” sunumunda 2023 yılı için enflasyon tahmini %65’e çekildi. Enflasyonda düşüş için 2024 yılının ikinci yarısı beklenecek gibi görünüyor. Bu durumun önümüzdeki günlerde yeniden enflasyona karşı getiri arayışını gündeme getirmesi olasıdır. Ama piyasa şartlarının ve gündemin rahatlaması gerekecek. Alternatif piyasaların (faiz, döviz, konut) durumu malum. Fiyat artışları ivme kaybetmiş durumda. Diğer yandan ABD ve Avrupa merkez bankalarının faiz artırımına ara vermesi, sonrasında gerileyen tahvil faizleri Türkiye gibi gelişen ülkeleri ölçüde rahatlatan bir gelişme. Bu noktada Türkiye’nin risk primi (CDS) uzun bir aradan sonra tekrar 360 seviyelerine kadar geriledi. Savaşın yayılması riski azalırsa, yatırım için piyasa şartları daha müsait hale gelmeye başlayabilir. Bu hafta piyasalarda olumlu bir seyir olası görülüyor.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten