Haftalık Piyasa Beklentileri
Bu hafta gündem önemli. Gündemi artık iç ve dış gündem diye ayırmakta yarar var. İç piyasaların dışarıdaki gelişmelere duyarsız ve uyumsuz hale gelmesi bu ayrımı zorunlu kılıyor. Gündemin detaylarına bakılacak olunursa; 1 Şubat’ta ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı var. Beklentiler 25 baz puanlık artış yönünde. 2 Şubat’taki Avrupa (ECB) ve İngiltere Merkez Bankaları toplantılarından ise 50 baz puanlık artırım bekleniyor. Diğer yandan Türkiye, Almanya ile Euro Bölgesi enflasyon verileri (TÜFE) ve 3 Şubat Cuma günü ABD tarım dışı istihdam verileri (beklenti 175 bin, önceki 223 bin) açıklanacak. Bakıldığında direkt olarak merkez bankalarının para politikalarına ilişkin ve piyasaya yön verecek datalar. Dış borsalar ise bu yüklü gündemi olumlu karşılıyor. Piyasalarda sıklaşan algı değişimleri dalgalı seyre neden olurken “faiz artırımlarında yavaşlama ve ılımlı resesyon” baz senaryo olarak öne çıkmış durumda. Bir süredir fiyatlamalar bu minval üzerine. Piyasa algısındaki farklılaşmalara son örnek olarak ABD büyüme verisi verilebilir. Çok sürdürülebilir görülmese de ABD büyümesi (GSYH) %2.9 olarak açıklandı (beklenti %2.6, önceki %3.2). 2023 yılına dış piyasalar iç piyasaların aksine daha iyimser bir giriş yaptı ve bu görünüm korunuyor. 2023 yılı için gelişen ülke piyasalarına dair olumlu haberler gelmeye başladı.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) verilerine göre; Yatırımcılar gelişmekte olan piyasalara rekor oranda para akıtıyor. Düşen enflasyon ve Çin’in genişleyen ekonomisinin yeniden açılması geçen yılki düşüşü tersine çevirmeye yardımcı olurken, yatırımcılar gelişmekte olan piyasa hisse senetlerine ve tahvillerine girişi rekora yakın bir oranda yapıyor. 21 ülkeyi takip eden verilere göre, gelişmekte olan hisse senedi ve borç piyasaları bu hafta günde 1,1 milyar dolar net yeni para çekti. Ancak aslan payı Çin’in tabi ki. 2022 yılında Çin’e 189 milyar dolarlık yabancı yatırım geldiği açıklandı. Benzer bir görüş de Morgan Stanley’den geldi. Morgan Stanley, bu on yılın kazananının gelişmekte olan ülke hisseleri olacağını öngörürken gelişen ülke hisse senetlerinin cazip değerlemeleri olduğunu ve Hindistan gibi ülkelerin ABD’den daha iyi büyüyeceğini öngördü. Ancak henüz Türkiye’ye bir yansıma görülmüyor. TCMB verilerine göre; Son 7 haftada yabancıların hisse satışı 1,5 milyar dolara ulaştı. Yine TCMB “ödemeler dengesi tablosu” verilerine göre, 2022 Ocak-Kasım dönemi; Türkiye’den portföy yatırımları çıkışı 9,6 milyar dolar oldu (hisse senetleri 3.4, tahvil bono 6.2). Yabancı yatırımcılar muhtemelen seçim sonuçlarını görmek istiyor olabilir. Ancak 2023 yılında gelişen ülke piyasalarına ilgi devam edecek ise bu piyasanın önemli bir üyesi olan Türkiye’nin de bu durumdan yararlanması olasıdır.
2022 Ekim ayından 2023 yılının ilk günlerine kadar devam eden süreçte Borsa İstanbul’da yaşanan sert yükselişte en önemli gerekçe; Yüksek enflasyona karşı getiri arayışı ve düşük faiz ile yatay döviz kurlarının hisse senetlerini alternatifsiz hale getirmesiydi. Bu durum önemli ölçüde fiyatlandı. Her ne kadar TCMB faiz indirimlerine devam etse de bankaların daha yüksek mevduat faizi verdiği bilinen bir durumdu. Geçen hafta, “Kur Korumalı Mevduatta (KKM)” faiz üst sınırı kaldırıldı. Merkez Bankası, kur korumalı mevduat ürünü için getirilen politika faizinin en fazla 3 puan üzerinde faiz uygulamasını sonlandırdı. Bu doğal olarak “örtülü faiz artışı” olarak değerlendirildi. Ancak gerekli hale gelmişti. Döviz kurlarındaki yatay seyirle getiri düşünce KKM tutarı 1.3 trilyon TL’ye kadar gerilemişti. Baz etkisiyle de olsa enflasyondaki gerilemenin sürüyor olması, buna karşılık mevduat faiz oranlarındaki yükseliş “enflasyon-faiz makasının” biraz kapanmasına neden olabilir. Şimdi akıllara gelen soru şu, bu durum yüksek enflasyona karşı getiri arayışında Borsa İstanbul’un alternatif olarak gücünü kaybetmesine neden olur mu? Bir halel getirir mi? Geçen hafta Borsa İstanbul’daki gerilemede bu kaygının belli ölçüde etkisi olabilir. Zirve seviyelerine yakın bir borsa görünümü ve yükselmeye başlayan mevduat faizleri bir parça tedirginliğe neden olabilir. Ancak yüksek enflasyonun sürüyor olması, tasarrufları korumada halen hisse senetlerinin önemli bir alternatif olarak konumunu sürdürmesini sağlayabilir. Ama daha zor bir piyasa olacak ve seçicilik öne çıkacak. 12/2022 bilançoları bu açıdan önemli olacak. Diğer yandan 2023 yılının ilk enflasyon raporu sunumunda, TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun 2023 yıl sonu enflasyon tahminini % 22.3 olarak sabit tutması bu aşamada iyimser bir tahmin olarak görüldü. Geçtiğimiz dönemde TCMB enflasyon tahminlerinin değişimine sıkça tanık olduk. Özellikle enflasyon tahminlerinde dikkatler hemen döviz kurlarına çevriliyor ve döviz kurlarında ise arz talep dengeleri önem kazanıyor. Bu durumda; KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması döviz kurlarını ne ölçüde baskılayacak, sorusu akla geliyor. KKM’deki çözülmelerin ise bankalar döviz mevduatına kayışı önceki hafta durmuş görülüyor. 20 Ocak haftasında Bankalar döviz mevduatında hafif düşüş var (197.8 milyar dolara geriledi). Ek bilgi olarak vermek gerekirse TCMB brüt rezervlerinde yükseliş eğilimi sürüyor (128.7 milyar dolara çıktı). Enflasyonla ilgili tahminlere artık iklim şartları ve devam eden kuraklığın da eklenmesinde yarar var.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten