Haftalık Piyasa Beklentileri
Dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi bir süredir iç gündemi bloke etmiş durumda. Seçim dün yapıldı ve Erdoğan seçimi kazandı. Piyasalar seçim sonuçlarının etkisinde kalıp bu yönde fiyatlama yapabilir. Sonraki aşamada diğer gündem konularına duyarlılık artacaktır. Yeni kabine, ekonomi politikaları ve ekonomik verilerin seyri fiyatlamalara dahil olacak. Yatırımcılar seçim sürecini önemli ölçüde güvenli limanlarda geçirdiler. Kur korumalı mevduatlar 19 Mayıs haftası itibariyle 2,4 trilyon TL’ye ulaştı. Dolar cinsinden bakıldığında ise 121 milyar doları aştı. Mevduat faiz artışları tasarruf sahiplerini seçim gibi çok önemli bir eşik geçilene kadar risk almama adına güvenli limanlara yöneltti. 12-19 Mayıs haftası para ve banka verileri TCMB tarafından perşembe günü açıklandı. Buna göre; Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 2.6 milyar dolar azalışla 183 milyar dolara, TCMB brüt rezervleri 3.5 milyar dolar düşüşle 101.5 milyar dolara geriledi. Borsa İstanbul’da yabancı satışları devam etti. Satış tutarları, hisse senetlerinde 27.6 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 4.2 milyon dolar olarak görüldü. Yabancı yatırımcıların hisse senetlerindeki payı ise tekrar %28 seviyesinin altına geriledi (27.85). Seçim sonrası yabancı yatırımcıların tavrının nasıl şekilleneceği ayrıca izlenecek konu başlıklarından biri olacak.
İç piyasalar seçime odaklanmışken dış piyasaların gündemi ABD borç tavanına ilişkin gelişmelerdi. Bu konuda anlaşmaya dair ilk sinyal hafta sonu geldi. Ama bu açıklamaların resmiyet kazanması gerekecek. ABD ve Almanya merkez bankalarının para ve faiz politikalarına ilişkin temkinli görünümünün sürüyor olması ayrı bir konu başlığı. Enflasyondaki düşüşe rağmen her iki merkez bankalarından gelen açıklamalara bakıldığında tedirginliğin korunduğu söylenebilir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, “bankanın enflasyonla mücadelede kararlı olduğunu ve faizleri yeterince sınırlayıcı seviyelere getireceklerini” belirtti. Son toplantıya ait Fed tutanaklarında ise üyelerin daha fazla faiz artışı konusundaki ayrışması öne çıktı. Tutanaklarda olası faiz artışının boyutunun daha belirsiz hale geldiği, yetkililerin bu yıl için ılımlı durgunluk beklentisinin sürdüğü belirtildi. Bu durum Fed yetkililerinin daha fazla faiz artışının gerekli olup olmadığı konusunda ikiye bölündüğünü gösterdi. Bir tarafta yapışkan enflasyon, diğer yanda zayıflayan ekonomik görünüm var. Geçen hafta açıklanan Almanya büyüme verisi (GSYH) ilk çeyrekte beklentilerin altında (%-0.2) kalarak teknik olarak resesyona girdi. Almanya ekonomisi 2022 son çeyrekte de 0.5 daralmıştı. ABD ekonomisindeki büyüme (GSYH) ilk çeyrekte %1.3 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti (beklenti %1.1, önceki %2.6). Şu ana kadarki görünüm merkez bankaları, ekonomilerdeki biraz yavaşlamayı sineye çekerek enflasyon ile mücadeleyi sürdürmek istiyor. Bu tavrın altında yatan temel gerekçeleri de şu olsa gerek, yüksek enflasyon bir süre sonra büyümeyi sınırlayan bir gelişme olarak karşılarına çıkacak. Türkiye bu açıdan bir örnek teşkil edebilir. TCMB geçen haftaki toplantısında beklendiği üzere faizi sabit tutarak düşük faiz politikasıyla büyümeye öncelik verdiğini tekrar gösterdi. Enflasyon ile mücadele daha geri planda kaldı. Türkiye’nin son çeyrek büyümesinde azalan bir ivme var. 31 Mayıs Çarşamba günü açıklanacak 2023 yılı ilk çeyrek büyümesi %3.5 bekleniyor. Özetle, öncü merkez bankalarının faiz artırımları konusunda net olmaması piyasalar tarafından fiyatlanan bir konu. ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırımlarının devamını veri akışlarının seyrine bağladı. Ancak birkaç toplantı sonrası durdurabilir beklentisi de mevcut. Aynı beklenti Avrupa Merkez Bankası için de geçerli. Her iki bankadan gelen temkinli ifadelerde biraz da “sözlü yönlendirme” olabilir ihtimalini dikkate almak gerekir. Önümüzdeki hafta ABD tarım dışı istihdamı (beklenti 180 bin, önceki 253 bin) ve Almanya enflasyonu (TÜFE) gibi önemli gündemler var. Enflasyon ve istihdam verileri merkez bankaları kararları üzerinde önemli para sahiptir.
Piyasalarda dalgalı seyrin devamıyla birlikte iç gündemde seçim gibi önemli bir belirsizlik konusunun geride kalması, dış gündemde ise ABD borç tavanının artırılmasına ilişkin anlaşma umutlarının artmasının etkilerini görebiliriz.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten