Haftalık Piyasa Beklentileri
Piyasalar bankacılık sektörüne ilişkin gelişmeleri takip ediyor. ABD’de Silikon Vadisi Bankası (SVB) ile başlayıp Credit Suisse ile Avrupa’ya yayılan bankalar konusundaki tedirginlik henüz geçmiş görülmüyor. Aslında geçen haftanın son gününe kadar bir sakinleşme söz konusuydu. Soruna gerekli müdahalelerin yapılması hem sektörü hem de piyasaları rahatlatmıştı. UBS’in Credit Suisse’i satın alması, İsviçre Merkez Bankası’nın gerekli likiditeyi sağlaması, ABD’de yine mali zorluk yaşayan First Republic Bank’a aralarında JPMorgan, Citigroup, Bank of America ve Morgan Stanley’nin de bulunduğu 11 bankadan yaklaşık 30 milyar dolar mevduat yatırma kararı ortamı yatıştırmıştı. Ardından ABD Hazine Bakanı Yellen’ın, “banka mevduatları konusunda kapsamlı sigorta sağlamayı düşünmediklerini” söylemesi ABD borsalarına banka hisseleri öncülüğünde satış getirmişti. Aynı Yellen’ın ABD Temsilciler Meclisi’nde bankacılık sisteminde yaşanan sıkıntıların yayılmasını önlemek amacıyla hızlı hareket etmek için önemli araçlar kullandıklarını ve “gerekirse ek önlemler” almaya hazır olacaklarını söylemesi olumlu algılanırken biraz kafa karışıklığına neden oldu. Bu gelişmelerin borsalarda fiyatlanmasıyla stabil bir görünüm oluşmaya başladı. Ancak cuma günü Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank ile ilgili gelişmeler öne çıktı. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bankacılık krizi sırasında sırada başka banka var mı, soruları çok dillendirilmişti. ABD ve İsviçre’deki sorunlar aşıldı derken bu defa Almanya’da yaşanan gelişmeler küresel ölçekte borsaları olumsuz etkiledi. Adı geçen ülkeler finans dünyasının kalbi olarak görülüyor. Bu aşamada daha yaygın bir bulaşıcılık ve domino etkisinden söz etmek fazlaca karamsarlık olacaktır. Bankaların mali yapısıyla ilgili sorunlar geçmişte de oldu. Ama çözüm bulundu. Olayın ne yöne evrileceği veya sıkıntıda başka bankalar olup olmadığını bilmek zor. Ama batmayacak veya batamayacak kadar büyük bankalardan söz ediyoruz. Son günlerde “kurtarılamayacak kadar büyük” kavramı da duyulur oldu. Onu da dip not olarak eklemiş olalım. Ancak akıllara 2008 ve Lehman Brothers olayı gelse de bankacılıkla ciddi bir sorun olduğunda kayıtsız kalınmadığını First Republic Bank ve Credit Suisse olayında gördük. Görünen o ki piyasalar, artan güvenli liman ihtiyacıyla birlikte bir süre daha bankacılık sektörünün etkisinde kalacak gibi. Dış borsalardaki gelişmeler Cuma günü görüldüğü üzere Borsa İstanbul’u da etkiliyor.
Merkez bankaları faiz kararları da önemli gündem konuları arasında yer aldı. TCMB faizi sabit bırakırken ABD Merkez Bankası (Fed) ve İngiltere 25 baz puan, İsviçre Merkez Bankası 50 baz puanlık artırıma gittiler. Bankacılık sektöründe yaşanan son gelişmelere bağlı olarak ABD ve İsviçre merkez bankalarının faiz artırımına gitmeyebileceği konusunda zayıf da olsa bir beklenti vardı. Ama özellikle ABD için enflasyon kaygıları ağır bastı. Bunu Fed Başkanı Powell toplantı sonrası yaptığı açıklamada söyledi zaten. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise; “Bankacılık sisteminin güvenli ve dayanıklı olduğuna dair işaretler net. Enflasyon hala çok yüksek olduğu için Fed’in faizi yükseltmesi gerekliydi. Fed’in faiz artışı kolay bir karar değildi” diyerek bir bakıma durumu özetledi. Fed toplantı duyurusu ve Powell’ın açıklamaları “güvercin” tonda bulundu. Açıklamaların detayında, ek faiz artırımlarında söz edilmesiyle birkaç faiz artışı sonrası faiz artırım sürecinin sonlanabileceği görüşü öne çıktı. Enflasyon endişeleri devam etmekle birlikte ekonomilerde yavaşlama ve resesyon beklentilerini de dikkate almak gerekiyor. Bankacılıkla ilgili gelişmelerin yayılması durumu söz konusu olursa merkez bankalarının faiz artırımlarını tekrar gözden geçirmeleri olasıdır.
Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı %29’un altında seyrediyor. TCMB verilerine göre 17 Mart ile biten haftada; Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcılar 210.8 milyon dolarlık hisse, 26 milyon dolarlık tahvil bono sattılar. Yabancıların yılbaşından bu yana hisse satış toplamı 750 milyon doları buldu. Bankalardaki yabancı para mevduatı 1.1 milyar dolar azalışla 186.4 milyar dolara gerilerken TCMB brüt rezervleri 6.8 milyar dolarlık artışla 126.8 milyar dolara yükseldi. Rezervlerdeki yükselişte S. Arabistan’ın 5 milyar dolarlık mevduatıyla altın fiyatlarında görülen yükseliş etkili oldu. Yine 17 Mart haftasında Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının toplamı 1 trilyon 639 milyar 790 milyon liraya ulaşarak yeni zirve yaptı. Hatırlanırsa yeni yılın ilk günlerinde 1.3 trilyon TL seviyelerine kadar gerilemişti. TCMB politika faiziyle ilgili 3 puan kısıtlamasının kaldırılması ve mevduat faiz artışı ilgiyi tekrar KKM’ye çekmiş durumda. Yaklaşan seçim nedeniyle yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’da ciddi bir hamle yapmıyorlar. Belli miktarda alım veya satımla daha çok kısa dönemli hareket ediyorlar. Gerçi aynı kararsızlık yerli yatırımcı için de geçerli denebilir. KKM’ye ilgide, hem faiz hem kur getirisinden mahrum kalmamak biraz da seçime kadar güveli limanlarda beklemek düşüncesi hakim olmuş görülüyor. Borsa İstanbul’da toparlanma çabaları güç kazanmazken düşüş eğilimi korunuyor. Destek noktalarında tepki alım denemeleriyle birlikte dalgalı seyir öne çıkabilir.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten