Haftalık Piyasa Beklentileri
Küresel piyasaların dikkati bu hafta ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının (FED, ECB) toplantılarında olacak. Lokomotif ve yön belirleyen iki bankanın kararları oldukça önemli. Çıkacak kararlar konusunda fazlaca bir tereddüt yok, piyasalarda neredeyse tam bir görüş birliği var. Sürprizler olabilir mi? Çok sık olmasa da bazen olabiliyor. Bunu dip not olarak verelim. Ama her iki banka için de beklenti 25 baz puanlık faiz artırım yönünde. Faiz oranlarını Fed’in %5.50, ECB’nin %4.25 seviyesine yükseltmesi öngörülüyor. Toplantı sonrası gelecek açıklamalar daha önemli olacak. Genel beklenti her iki bankanın da temmuz sonrası için faiz artırımlarına ara vereceği şeklinde. Bu durum Fed için daha belirgin. Bunun nedeni ABD’nin enflasyon verilerinin hedef seviyelere oldukça yaklaşmış olması. ABD’de TÜFE haziranda %3.0 olurken enflasyon hedefi %2.0 seviyesinde. Avrupa için aynı şeyleri söylemek zor. Henüz hedef değerlerden daha uzaklar. Toplantı metninde ve başkanların yapacağı açıklamalarda ileriye yönelik faiz konusunda sinyaller aranacak. Eğer faiz artırımlarına ara verileceği gibi bir ifade gelirse bu durum piyasalara olumlu yansıyacaktır. Borsalar, tahvil bono faiz oranları, altın, petrol ve emtia fiyatları üzerinde etkilerini görebiliriz. Geçtiğimiz günlerde dış borsalarda görülen iyimserliğin başlıca nedenleri arasında faize ilişkin beklentilerinin payı oldukça fazlaydı. Bu durum Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen piyasalar için kaynak maliyetleri açısından olumlu değerlendirilecek bir gelişme olacak. Ancak geçen hafta sonuna doğru dış borsalarda görülen çıkış hareketi biraz zayıfladı. Borsaların yönü konusunda şirket bilançoları da etkili. Önümüzdeki hafta dış gündemde faiz kararları dışında ekonomik veriler de takip edilecek. ABD 2.çeyrek büyüme verisi (beklenti %1.8, önceki %2.0), Almanya enflasyonu (beklenti %6.2, önceki %6.4) var. Dış piyasaların, merkez bankalarının faiz kararlarını ve yapılacak açıklamaları sakin bir şekilde beklediğini söylemek mümkün.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararı yine beklentilerin altında kaldı. Beklentiler 3 ile 5 arasında değişiyordu. 5 puan artırım daha ağırlıklıydı. 2.5 puan faiz artırımıyla %17.5 seviyesine yükseltildi. Kademeli artış devam ediyor. Döviz kurlarındaki yükselişin sürmesiyle birlikte enflasyonun da düşmesinin zor olacağı bilinen bir durum. Toplantı metninde; “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir. Faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır ” ifadesine yer verildi. Diğer dikkat çeken haber akışları; “Kur korumalı mevduata % 15 zorunlu karşılık uygulamasının getirilmesi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in programımızın en büyük önceliklerinden birisi ihracatın güçlü bir şekilde desteklenmesidir.” açıklaması oldu. Kademeli faiz artışının nedenleri arasında, kurların yüksek seyrini koruyarak ihracatçının desteklenmesi ve çok yüksek faiz ile ekonomide yavaşlamaya neden olacak adımlardan kaçınmak düşüncesi olabilir. Bu durumda enflasyonun en azından bir süre daha yüksek kalması ihtimali güçleniyor. Enflasyonun düşürülmesi hedefi esas olsa da, daha başka dengelerin de gözetildiği anlaşılıyor. Ayrıca faiz artırımı yanında parasal sıkılaşma moduna geçilmiş görülüyor. KKM’ye %15 zorunlu karşılık getirilmesi bu açıdan önemli. TCMB faiz kararı Borsa İstanbul’da kısa süreli bir dalgalanmaya neden oldu. Fakat etkileri çok derinlik kazanmadı. Borsada çıkış devam etti. Aynı şeyleri döviz kurları için de söylemek gerekecek. Faiz artırımının düşük kalması döviz kurlarında yükselişe neden olmadı. Dolar/TL kuru 27, euro/TL ise 30 seviyesinin üzerinde tutunmadı. Bu gelişmede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın S. Arabistan, Katar ve BAE’yi kapsayan Körfez Ülkeleri ziyaretine ayrı bir parantez açmak gerekecek. BAE ile imzalanan 50.7 milyar dolarlık anlaşmanın döviz kurları üzerinde zayıf bir baskıya neden olduğu görülüyor. Ancak önümüzdeki günlerde imzalanan anlaşmalara ilişkin daha somut gelişmeler olursa bu defa daha farklı fiyatlamalar gündeme gelebilir, döviz kurlarındaki baskı artabilir.
Perşembe günleri saat 14.30’da TCMB tarafından açıklanan yabancı yatırımcı işlemleriyle para ve banka istatistikleri yakından takip ediliyor. TCMB verilerine göre 14 Temmuz ile biten haftada yabancı yatırımcılar; 152.5 milyon dolar hisse senedi alırken 26.5 milyon dolar tahvil bono sattılar. Son 1.5 ayda yabancıların hisse senetlerinde alım tutarları 1.5 milyar dolara yaklaştı. Borsa İstanbul’daki payları %29.50 oldu. Alımlara rağmen yabancı payının yüzde olarak artışının sınırlı kalması yerli katılımının da yüksek olduğunu gösteriyor. Diğer yandan TCMB brüt rezervleri, bankalardaki döviz mevduatı ve “kur korumalı mevduatlarında (KKM)” artışlar devam etti. 14 Temmuz haftasında; TCMB brüt rezervleri 2.65 milyar dolar artışla 113 milyar dolara, yurtiçinde yerleşiklerin bankalardaki döviz mevduatı ise 2.5 milyar dolar yükselişle 171 milyar dolara ulaştı. Dövize bağlı verilerde son haftalarda bir toparlanmadan söz edilebilir. Kur korumalı mevduat (KKM) 2.9 trilyon TL’yi geçti. Haftalık artış 115 milyar TL. Diğer yandan Borsa İstanbul’da, bu yılın 2.çeyrek bilanço açıklanmaya başlandı. Bu süreçte hisse bazlı hareketlilik artabilir.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten