Haftalık Piyasa Beklentileri
Borsa İstanbul, dış piyasalardaki gelişmeleri takip ediyor. Dış piyasalarda ise ABD ve Avrupa’daki bankacılık sektörüne ilişkin gelişmeler öne çıktı. ABD’deki Silicon Valley Bank’ın (SVB) iflası ve ardından Credit Suisse ile Avrupa’ya yayılma endişesi, sonrasında yine ABD’de California merkezli First Republic Bank’ın benzer süreci yaşaması piyasalara olumsuz yansıdı. Bankalara zorlandığında yapılan müdahaleler güven verme açısından önemliydi. Piyasalarda olumlu karşılık buldu. İsviçre’de görevi merkez bankası üstlenirken ABD’de sektördeki bankalar destek sağladı. Ayrıca ABD Hazine Bakanı Yellen, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’ın açıklamaları bu açıdan kayda değer gelişmeler oldu. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, ülkenin bankacılık sisteminin sağlam kalmaya devam ettiğini belirtirken Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde ise “Finansal piyasalardaki gerilimi yakından takip ediyoruz. Euro Bölgesi bankacılık sektörü oldukça dirençli ve bankalarda likidite sıkıntısı yok. Bir likidite krizi yaşanması durumuna dair önemli kararlar aldık ve gerekmesi halinde yetkimiz dahilinde tüm araçları kullanacağımızı belirtmek isterim.” dedi. Takipte olunması ve gerekirse tedbirlerin alınacağının hissettirilmesinin verdiği güven sert düşen borsalara tepki alımlarını beraberinde getirdi. Ancak bankacılık sektöründeki tedirginliğin ortadan kalkması zaman alacak. Zorda başka banka var mı, olay başka ülkelere de bulaşır mı soruları tamamen kaybolmuş değil. Bu açıdan piyasaların verdiği olumlu tepkiyi temkinli karşılamakta yarar var.
Avrupa Merkez Bankası’nın geçen haftaki toplantısında bankacılık sektöründe yaşanan son gelişmeler üzerine 25 baz puanlık artırım öne çıkmıştı. 50 baz puanlık artırımı geldi. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda; Enflasyon çok yüksek, bankacılık sektörü dirençli, verilere bağlı yaklaşım gerekli, sanayi üretimi toparlanacaktır, bankaların likidite pozisyonları güçlü, vurguları dikkat çekti. Faiz kararlarında “enflasyonun” öncelikli olduğu açıkça beyan edildi. Euro Bölgesi şubat enflasyonu (TÜFE) %8.5 olarak açıklandı. Geçen ay %8.6 idi. Almanya son TÜFE verisi %8.7 gelmişti. Önceki ay %8.7 seviyesindeydi. ABD’de olduğu gibi enflasyon halen en büyük ekonomik sorunların başında geliyor ve düşüşe direnç gösteriyor. Bu durum doğal olarak merkez bankalarının faiz kararlarına da yansıyor. 22 Mart’ta yapılacak olan ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararına ilişkin 50 baz puanlık artırım beklentisi değişti. 25 baz puanlık artırım ağırlıklı olmak üzere sabit tutulması yönünde beklentiler de mevcut. Merkez bankaları kararlarında gündem ve ekonomik verilere göre değişen algılar daha önemli hale geldi. Merkez bankaları piyasaların en önemli oyuncuları. Karar verici, politika belirleyici. Aldıkları kararlar piyasalar tarafından dikkatle takip edilip fiyatlanıyor. Bu hafta ayrıca Çin ve İngiltere merkez bankaları kararları açıklanacak.
Bankacılıkla ilgili son gelişmeler güvenli limanların tekrar hatırlanmasına neden oldu. Ayrıca; Merkez bankalarının faiz artırım beklentilerinin değişmesi ile piyasa faiz oranlarının (ABD, Almanya tahvil bono faiz oranları) geri çekilmesi altının ons fiyatındaki yükselişi destekledi. Ayrıca, sert düşüş yaşayan petrol fiyatları yakından takip ediliyor. Brent petrol 71 doları gördükten sonra yukarı tepki verdi. ABD ve Avrupa bankalarındaki gelişmeler resesyon olasılığını artırınca petrol fiyatındaki düşüş hız kazandı. Bu çerçevede OPEC+ Grubu’nun bir hamle yapıp yapmayacağı konusu belirsiz. OPEC’in petrol fiyatlarında yaşanan gerileme ile ilgili olarak, arz ve talep arasındaki dengesizlikten çok finansal tedirginlikten kaynaklandığı, karşılık vermek için piyasanın istikrar kazanmasının beklendiği görüşü hakim. Ancak 70 doların altına düşerse OPEC’in harekete geçebileceği de dillendirilen bir durum.
23 Mart’ta yapılacak TCMB toplantısında faizin %8.5 olarak sabit bırakılması bekleniyor. Enflasyondan çok ekonomik büyümeyi öne alan politikalar nedeniyle enflasyon ile TCMB faiz oranları arasındaki korelasyon uzun zaman önce kopmuştu. Bu açıdan TCMB faiz kararlarının piyasalar üzerindeki etkisi çok sınırlı veya yok. Diğer yandan yaşanan deprem sonrası konut sektörüne ilişkin gelişmeler daha yakından izleniyor. Şubat ayında konut satışları ocak ayına ve geçen yılın şubat ayına göre geriledi. Şubat/2023 ayında 80 bin konut satılırken geçen yılki şubatta bu rakam 97 bin, Ocak/2023 ayında ise yine 97 bindi. Deprem etkisini ölçmek için bir aylık veri yeterli olmayabilir. TCMB tarafından açıklanan Ocak/2023 Konut Fiyat Endeksi yıllık bazda ortalama Türkiye’de %153, İstanbul’da %154 arttı. Büyük depremin yaşandığı Şubat verileri henüz açıklanmadı. Yine TCMB verilerine göre 10 Mart ile biten haftada; Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 53.5 milyon dolarlık satış yaptılar. Bir önceki hafta 136.9 milyon dolarlık alım yapmışlardı. Hisse senetlerindeki yabancı payı tekrar %29’un altına geriledi. Tahvil bonodaki (DİBS) satışları ise 56.2 milyon dolar oldu. Bir önceki haftaya göre TCMB brüt rezervlerindeki düşüş eğilimi yavaşlarken bankalardaki döviz mevduatlarında hafif artış var. Tasarruflar açısından, borsa dahil yatırım araçları arasında bu aşamada ciddi bir yer değiştirme görülmüyor, daha çok bir bekleyiş havası hakim. Seçim öncesi bir pozisyon değişikliği olur mu? Veya ne ölçüde olur? Bunu bekleyip göreceğiz. Piyasalarda yön arayışı ve dalgalı seyir korunabilir.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten