Haftalık Piyasa Beklentileri
Piyasalarda olumlu hava sürüyor. İç piyasalar da dışarıya uyum sağlamaya başladı. Bu uyumda son haftalarda artan yabancı sermaye girişlerinin önemli payı var. Hatırlanırsa, geçtiğimiz yazılarımızda sıkça vurguladığımız, hatta başlığa taşıdığımız yabancı yatırımcı girişleri 8 Aralık ile biten haftada; Hisse senetleri ve tahvil bono toplamı olarak uzun bir aradan sonra ilk defa 1 milyar dolar sınırını geçti. TCMB verilerine göre yabancı yatırımcıların aynı haftada; Hisse senetlerinde alımları 562 milyon dolar, tahvil bonoda ise 891 milyon dolar olmak üzere toplamda 1.45 milyar dolar oldu. Yabancı girişleri son 1.5 aylık (6 haftalık) periyotta ise; Hisse senetlerinde 1.36 milyar dolar, tahvil bonoda 1.3 milyar dolara ulaştı. TCMB brüt rezervleri yine aynı haftada 141.3 milyar dolar ile yeni bir rekora imza attı. 2.7 trilyon TL’ye çekilen kur korumalı mevduattaki (KKM) azalış eğilimi ise ivme kaybetmekle birlikte devam ediyor. Yüksek faiz ve Türkiye’ye artarak devam eden döviz girişleri ve cari açığın son iki aydır fazlaya dönmesi döviz kurlarında yatay seyri beraberinde getirdi. Bu durumun KKM üzerindeki etkisi bariz şekilde hissediliyor. Seçim sonrası uygulanan ekonomik program meyvelerini vermeye devam ediyor. Para girişleri yanında Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) uzun bir aradan sonra kritik seviye olarak görülen 300 seviyesinin altına çekildi. Türkiye’nin tahvil ve eurobond faiz oranlarında ise gerileme var. Bu düşüşte dış piyasa koşullarındaki iyileşmenin de katkısını dikkate almak gerekir. Ayrıca yabancı yatırım bankalarının olumlu görüşleri yanında geçtiğimiz günlerde kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin Türkiye’nin “görünümünün yükseltilmesi” kayda değer bir gelişme. Moodys ise cuma günü akşamı beklenen değerlendirmesini yapmadı. Türkiye finans piyasasına para girişleri önce yüksek faiz nedeniyle tahvil bonoda başlamıştı. Sonra hisse senetlerine yansıdı. ABD ve Avrupa başta olmak üzere merkez bankalarının faiz artırımlarına son vermesiyle gelecek yıl için faiz indirim beklentileri güç kazandı. Buna bağlı olarak; ABD ve Almanya tahvil faiz oranlarındaki görülen düşüşlere karşılık devam eden TCMB’nin faiz artırımlarıyla iç piyasalarda oluşan yüksek faiz ortamı “carry trade” uygulamalarının önünü açan bir gelişme. Dolayısıyla düşük faiz ortamından daha yüksek faize akım olasılığı artıyor. Türkiye’ye son yabancı girişlerinde bu etkiyi de dikkate almak gerekir. Ayrıca Borsa İstanbul’da son birkaç günlük sert çıkışa yerli yatırımcının da katıldığı izlenimi oluşmaya başladı. Yüksek faizin cazibesiyle hisse senetlerinden bir parça uzak durmuşlardı. Yabancı alımları sanki yerli tasarrufları da biraz tetiklemeye başladı. Fiyatı talep belirler. Talep arttıkça hisse fiyatları da yükseliyor. Bu talep ağırlıklı olarak bu aşamada yabancı ağırlıklı olmakla birlikte BIST100 Endeksi’ni 7.500 seviyesinden 8.000 seviyesine yaklaştırdı. Çıkışın devamı yine yabancı yatırımcıya ve yerli yatırımcının çıkışa ne ölçüde katılacağına bağlı olacak.
TCMB’nin perşembe günkü toplantısında son bir faiz artırımı daha gelebileceği yönünde beklentiler mevcut. Yine de toplantı sonucunu görmek gerekecek. Bu beklentinin gerekçesi daha çok 23 Kasım’daki TCMB toplantısından sonra yapılan duyuruda; “Dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır.” ifadesine dayanıyor. TCMB’den beklenen faiz artırımı gelirse; Mevduat ve kredi faiz oranlarının daha da yükselmesi beklenebilir. Bu durum Borsa İstanbul için faizin alternatif olarak daha belirginleşmesine neden olabilir. Ayrıca, ekonomide yavaşlama, bilançolarda daha düşük kârlılık gibi sonuçları beraberinde getirebilir. Yüksek faiz lokomotif sektörlerden konut ve otomotiv üzerinde etkilerini bir süredir gösteriyor. Türkiye genelinde konut satışları Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %20,6 azalarak 93 bin 514 olurken ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %68,5 azalış gösterdi. Otomotiv sektöründe ise yapılan değerlendirmelerde %30-35 gibi bir daralma beklendiği yönünde açıklamalar geliyor. Yüksek faiz yanında çok yüksek fiyatların erişimi zorlaştırdığı malum bir konu. Gelecek yıl ekonomideki yavaşlama beklentisi bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından da dillendirilen bir durum. Yüksek faiz yabancı sermayeyi çekiyor ama bir de olayın bu yönü ve faturası var.
Dış piyasalarda olumlu hava devam ediyor. ABD, Avrupa ve İngiltere (Fed, ECB, BoE) merkez bankaları faiz oranlarını değiştirmedi (%5.50- 4.50,5.25). Fed öncü olurken diğer bankalar da onu takip etmeyi sürdürüyor. ECB Başkanı Lagarde; “Faiz indirimlerini konuşmadık, faiz indirimi için zamana değil verilere bakacağız” derken 2024 yılı için 150 baz puanlık indirim beklentisi korundu. Fed Başkanı Powell ise, “Ek faiz artış ihtimalinin tamamen masadan kalkmadığını, faiz indiriminin zamanlamasının tartışıldığını” söyledi. Piyasalarda Fed’in 2024 yılı için üç faiz indirimi ve 75 baz puan faiz indirimi öngörüsü kuvvetlendi. Bu beklentilerine bağlı olarak dış borsalarda (ABD, Almanya) güçlü bir çıkıştan söz etmek mümkün. ABD tahvil faizlerinde düşüş, dolarda zayıflama, euroda güç kazanımı ve altının ons fiyatında yükseliş hareketleri sürüyor. ABD ve Avrupa dışındaki diğer ülke piyasalarına da kısaca göz atmak gerekirse; Çin’de merkez bankasının politika faiz oranlarını değiştirmemesi ve artan nakit talebi karşısında piyasaya daha fazla likidite sağlaması ile sanayi üretiminin kasım ayında beklentilerin üzerinde yıllık %+6.6 artması, Japonya’nın yıllardır süren negatif faiz ortamına son vermeye hazırlanması ve Japon Yeni’ndeki değerlenme, Arjantin’de seçim sonrası yeni hükümetin %54 devalüasyon kararı alıp dövize erişimi yasaklaması, Hindistan’da yüksek büyüme ve yabancı sermaye girişleriyle Bombay Borsası’nın rekorlar kırması dikkat çeken diğer gelişmeler.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten