Haftalık Piyasa Beklentileri
Borsa İstanbul’daki zayıf görünüme karşılık dış piyasalarda olumlu seyir hakim. ABD enflasyon verileri ve faiz artırım beklentilerindeki zayıflama bu açıdan önemli. ABD’de TÜFE verisi Mart’ta yıllık % 5.0 (beklenti: %5.2, önceki: %6.0) olarak gerçekleşti. Hatırlanırsa geçen yıl haziran’da %9.0’u görmüştü. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımlarının enflasyon üzerindeki etkileri belirginleşti. Yaşanan iyimserlikte Fed tutanaklarında üyelerin, bankacılık krizi nedeniyle üyelerin faiz artırım beklentilerini azaltmasının da katkısı var. Tutanaklar, Fed Başkanı Powell’ın “birkaç toplantı sonrası faiz artırımlarını durdurabiliriz” açıklamasını teyit eder mahiyette. Buna karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın 50 baz puanlık faiz beklentisinde bir zayıflama görülmüyor. ABD ekonomisinde enflasyonda gerileme yaşanırken diğer yandan yüksek faiz politikasına bağlı olarak resesyon tartışmaları da tekrar güncellik kazanmış durumda. Yine Fed tutanaklarında üyelerin “ılımlı resesyon” beklentilerine ilişkin vurgular mevcut. Bu arada IMF Başkanı Georgieva’dan “zayıf büyüme ve inatçı enflasyon” şeklinde yaşanan ikilemi özetleyen bir değerlendirme geldi. Kısaca toparlayacak olursak; Fed faiz artırımları deyim yerindeyse enflasyonunun belini kırarken ekonomide yavaşlamaya neden olmaya başladı. Gelen veriler ve yapılan açıklamalar bunu gösteriyor. Şimdi Fed, enflasyonda düşüş hız kazandı diyerek faiz artırımlarına devam edecek ve ekonomideki yavaşlamayı göze alıp %2.0 hedefine daha da yaklaşmak mı isteyecek? Yoksa, ekonomide resesyon riski artıyor, kantarın topuzunu kaçırmayalım diyerek ekonomiyi durgunluk sarmalına yöneltmeden faizde frene mi basacak? Tutanaklardan anlaşıldığı üzere sanki ikinci şık daha geçerli. Ayrıca piyasa fiyatlamaları da o yönde. Dış borsalardaki çıkışın yanı sıra ABD tahvil faiz oranlarındaki düşüş eğilimi, ABD dolarının değer kaybı, euronun güçlenmesi ve bu gelişmelere bağlı olarak altının ons fiyatının tarihi zirvelerine oldukça yaklaşması bunu gösteriyor. Piyasalar Fed’den önümüzdeki toplantı için 25 baz puanlık artış beklese de birkaç toplantı sonrası faiz artırımlarına son verileceğine inanmaya ve bunu fiyatlamaya devam ediyor. Diğer yandan; Ağırlıklı olarak Euro Bölgesi’ne ihracat yapıp dolar ile borçlanan ve ithalat yapan Türkiye için euronun değer kazanması, buna karşılık dolardaki zayıflama bir avantaj sağlıyor. Fakat etkilerinin çok sınırlı olacağını da söylemek gerekir. Petrol ithalatçısı Türkiye için petrol fiyatındaki yükseliş ise, enerji faturasının yükselmesi ve enflasyona ek yük demek. Dış piyasalardaki olumlu havanın Borsa İstanbul üzerindeki etkileri seçime odaklanılması nedeniyle bu aşamada zayıf kalmış durumda.
Borsa İstanbul’da son günlerde yaşanan yükselişte işlem hacmi artışı nispeten yetersiz kaldı. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre 12 Nisan itibariyle yatırımcı sayısı 4.5 milyona ulaştı. Bu artışta halka arzların payı önemli. Ancak artan yatırımcı sayısına paralel olarak işlem hacminin artmaması kayda değer bir durum. Alternatif piyasaların hareketlenmesi bu noktada önemli. Döviz kurlarındaki yükselişin yanı sıra tahvil ve banka mevduat faiz oranlarındaki artış ilgiyi biraz para piyasalarına yöneltmiş görülüyor. Ayrıca ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybına karşılık TL’ye karşı değer kazanımı dikkat çekici bir durum. Diğer taraftan kurlardaki yükselişin enflasyon üzerindeki etkilerini unutmamak gerekecek. Borsa İstanbul’da para ağırlıklı olarak lokomotif hisselerde dönmeye başladı. Bununla birlikte borsada birçok hissenin iskontolu işlem gördüğü yönünde değerlendirmeler mevcut. Piyasalar seçim gibi önemli bir gündemi geride bıraktığında şirket değerlemeleri tekrar gündeme gelecektir. Yüksek enflasyonu yenmek ve tasarrufları korumak için hisse senetleri yatırımcıların hep radarında olacak. Ancak hisse seçimi ve doğru hissede olmak her koşulda çok önemli bir detay.
Yerli yatırımcı seçim öncesi ağırlıklı olarak bekleme moduna girmiş görülüyor. Bunun bariz göstergesi olarak “kur korumalı mevduat (KKM) artmaya devam ediyor. Bunda KKM’de faiz üst sınırının kaldırılmasının da payı var elbette. BDDK verilerine göre, KKM hesaplarına 7 Nisan haftasında net giriş 75,8 milyar TL olurken toplamda 1.78 trilyon TL’ye ve 53 haftanın en üst seviyesine ulaşıldı. Seçime kadar güvenli liman olarak görülen KKM’de bekleyelim, seçim sonrası oluşacak tablo ve yeni ekonomi politikasına göre pozisyon alırız havası hakim. TCMB verilerine göre 7 Nisan ile biten haftada yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde 74.7 milyon dolar satış yaparken tahvil bonoda 13.3 milyon dolar alım yaptılar. Hisse senetlerinde son haftalarda aralıksız satıştalar. Borsa İstanbul’da yabancı takası %28.69 seviyesinde. TCMB brüt rezervleri ise 1.4 milyar dolar gerileme ile 121.1 milyar dolar olurken bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 4 milyar dolarlık artışla 187.6 milyar dolara yükseldi. Yakından izlenen Türkiye’nin 5 yıllık CDS priminde ise düşüş sürerek 530 seviyesinin altına çekilirken 10 yıllık eurobond faiz oranı ise %9.00 seviyesinin hafif üzerinde işlem görüyor. Makro ekonomik büyüklüklere bakıldığında çok belirgin değişimler görülmüyor. Seçim öncesi yatırımcıda kararsızlık hakim. Seçim sonuçları ve sonrasında oluşacak tabloya göre yatırımlara yön verme eğilimi hakim.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten