Haftalık Piyasa Beklentileri
Yılın son aylarına girilirken piyasalarda temkinli bir görünüm hakim. Gündemin zorlaşması ve özellikle Ortadoğu kaynaklı gelişmeler piyasaları dalgalandırdı. Son günlerde savaşın şiddetinde bir azalma görülmesi ve yaygınlık riskinin zayıflaması bu yöndeki gelen baskıyı biraz hafifletti. Ancak dip not olarak ekleyelim; Savaşın bölge ülkelerini de içine alacak şekilde yayılma durumu söz konusu olursa piyasalar yine gerilecektir. İç ve dış gündemde farklılaşma var. İçeride TCMB faiz artırımlarına bağlı olarak özellikle tahvil faiz oranlarındaki yükseliş oldukça dikkat çekici. Gösterge tahvil faiz oranları son yirmi yılın en yüksek seviyelerini test ediyor. Yüksek enflasyon ile mücadele için TCMB yüksek faiz ve parasal sıkılaşmaya gitmesine rağmen döviz kurları ve enflasyonda beklenen düşüş henüz yok. Ekonomi yönetimi mevcut politikayı sürdürmekte kararlı. Bu politika iç ve dış finans çevrelerinden olumlu tepkiler de aldı. Bunun sadece övgü aşamasında kalmayıp yatırıma dönüşmesi piyasalar için çok önemli olacak. Henüz sermaye girişi yönünden somut bir gelişme görülmüyor. Yabancı finans çevrelerinin bakışındaki değişimi Türkiye’nin gerileyen risk priminden (CDS) görmek mümkün. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD, Avrupa ve Körfez Ülkelerindeki yoğun görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte İsrail-Hamas savaşı patlak verdi. Savaş ortamının Türkiye’ye yabancı sermaye bakışını ne ölçüde etkilediğini biraz daha gözlemlemek gerekecek. Yabancı desteği olmayan Borsa İstanbul’da ise çıkış hareketleri yine yerli yatırımcının desteğine kalmış görülüyor. Dış borsalardaki tepki yükselişlerinin zayıflaması, para girişlerinin yetersiz kalması, beklenti ihtiyacını karşılayacak yeni gündem eksikliği, tansiyon düşse de Ortadoğu’da devam eden savaş ortamı, 09/2023 dönem bilanço beklentilerinin bitmesi, TCMB faiz artırımlarıyla tahvil ve piyasa faiz oranlarındaki yükseliş Borsa İstanbul’daki tepki çıkışını zayıflatan gelişmeler olarak sayılabilir. Sayılan etkenlerden faiz artışına ayrı bir önem atfetmek yerinde olacak. Borsanın lokomotiflerinde banka hisselerindeki satıcılı seyir dikkat çekici. TCMB faiz artışı sonrası tahvil faizlerindeki yükseliş aynı zamanda banka portföylerinde bulunan tahvillerin değerini olumsuz etkileyen bir durum. Ayrıca faiz artışları; Bankaların kaynak maliyetlerinin artması, geniş ölçekte ise daha zayıf büyüme ve düşük şirket kârlılıkları demek. 09/2023 dönemi bilançoların yayımı 9 Kasım perşembe akşamı itibariyle tamamlandı. Bilançolar genelde beklentilerden daha iyi. Fakat hisse fiyatlarında piyasa şartları nedeniyle aynı performansı görmek mümkün olmadı. TCMB tarafından açıklanan parasal verilere göre 3 Kasım ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 85.7 milyon dolarlık alım yaptılar. Son beş haftalık satıştan sonra düşük montanı olsa da alım yapmaları kayda değer bir gelişme. Tahvil bonodaki alımları ise 27.2 milyon dolar oldu. TCMB brüt rezervleri ve bankalar yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında artış sürerken kur korumalı mevduat (KKM) aynı hafta 86 milyar TL düşüşle uzun süre sonra 3 trilyon TL’nin altına geriledi. Parasal büyüklüklerde yüksek faiz nedeniyle KKM’deki erime dışında çok belirgin bir değişim bu aşamada görülmüyor. İç piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.
Dış ekonomik gündemde önümüzdeki hafta deyim yerinde ise veri yağmuru bekleniyor. Sonuçlarına göre piyasa üzerinde etkili olabilecek veriler de var. Euro Bölgesi ve Japonya’da büyüme (GSYH), ABD, Euro Bölgesi, Almanya, Fransa, İtalya’da enflasyon verileri açıklanacak. Özellikle ABD ve Euro Bölgesi enflasyon verileri; ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının faiz kararlarında tamam mı, devam mı tereddütlerinin yaşandığı bir dönemde daha fazla dikkate değer olacak. Son Fed toplantısından sonra Başkan Powell, faiz artırımında temkinli olacağız, sürecin sonuna yaklaştık mealinden söz etmiş, bu durum piyasalarca olumlu algılamıştı. Ancak geçen hafta aynı Powell “Yeterince kısıtlayıcı duruş gösterdiğimizden emin değiliz, gerektiğinde daha fazla sıkılaşma yapmaktan çekinmeyeceğiz” dedi. Şahin bulunan bu açıklama dış piyasalardaki olumlu algıyı zayıflattı ve ABD başta olmak üzere dış borsalarda satışlar görüldü. Avrupa Merkez Bankası Yönetim Konseyi üyesi Francois Villeroy de Galhau ise, Avrupa Merkez Bankası’nın “daha fazla şokla mücadele etmek zorunda kalmadığı sürece faiz oranlarını artırmayacağını” söyledi. Fed’in uyguladığı para politikasında başarılı olmasının nedenleri arasında piyasalar ile sağlıklı iletişim kurması ve öngörülebilirlik hep takdir aldı. Bu açıdan sözlü yönlendirmeleri de etkili oldu. Ama son dönemdeki çelişkili açıklamalar bu görünümü sekteye uğrattı. Bununla birlikte faizlerin en azından bir süre bu seviyelerde kalacağı konusundaki piyasa algısının korunduğu söylenebilir. Bunun referans noktaları ise düşüş eğilimindeki enflasyon ve özellikle Almanya ile Euro Bölgesi’nde yavaşlayan ekonomik görünüm. Geçtiğimiz günlerde Almanya ve Euro Bölgesi’nde son çeyrekte küçük oranda da olsa eksi büyümeler görüldü (%-0.1). İsrail-Hamas savaşına rağmen enflasyonda tedirginliğe neden olacak şekilde petrol fiyatında bir yükseliş görülmemesi bu açıdan iyi bir gelişme.
Ortadoğu’da savaşın şiddetini kaybetmesi ve talepteki düşüş endişeleri ABD ham petrol stoklarında artış, Fed kaynaklı “şahin” mesajlar, Çin imalat verilerinde gerileme, OPEC’den “önümüzdeki toplantılarda gereği yapılacak” açıklaması etkili oldu ve petrol fiyatında düşüşü beraberinde getirdi. Ancak cuma günü sert düşüş hafif tepki çıkışıyla karşılaştı. Brent petrol tekrar 80 doların üzerine çıktı. Enflasyona duyarlılığın arttığı bir dönemde petrol fiyatları yakından takip ediliyor. Petrol ithalatçısı konumundaki Türkiye için de cari işlemler dengesi ve petrol faturası açısından önemli. Savaşın yayılmazsa petrol fiyatları bir süre daha düşük seyrini koruyabilir. Piyasalarda temkinli görünümün devamıyla dalgalı seyir korunabilir.
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten