Haftalık Piyasa Beklentileri
Dalgalı seyir izleyen piyasaların geçen hafta gözü kulağı Singapur’daydı. Türkiye’nin “gri listeden” çıkıp çıkmayacağı konusundaki bekleyiş cuma günü olumlu sonuçlandı. Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Singapur’daki toplantısında Türkiye’nin gri listeden çıkarılması kararını aldı. Listedeki diğer ülkelere bakınca Türkiye zaten orada olmayı hak etmiyordu demek çok doğru bir söz olacak. Bu yatırımcılar ve iş dünyası açısından sevindirici bir haber. Son bir yıldır uygulanan ekonomik program yabancı finans çevrelerinde kabul görüyordu. Türkiye’nin ülke risk primindeki (CDS) düşüş, kredi notlarındaki artış, tahvil bonoya gelen yabancı alımları gibi sinyaller bir süredir gözlenen bir durum. Bunun üzerine gri listeden çıkılması ayrıca önemli. Ancak bunu hemen yabancı yatırımcıların coşkulu bir şekilde Türkiye’ye geleceği şeklinde yorumlamak da fazlaca iyimserlik olacak. Nitekim haber geldikten sonra Borsa İstanbul’a bir miktar satış geldi. Bu noktada borsanın çok bilindik sözü olan “beklenti alınır gerçekler satılır” sözüne atıfta bulunmak gerekecek. Son birkaç gündür borsa bu olası gelişmeyi fiyatlamıştı. Haber sonrası bir miktar satış gelmesi de bu açıdan olağan görülmeli. Orta ve uzun dönemde ise yabancı yatırımcılar üzerindeki olumlu etkileri devam edecektir. Türkiye önemli bir kısıt, engel veya deyim yerinde ise ayak bağından kurtuldu. Diğer yandan, para piyasalarında Singapur’dan gelen haberin etkileri oldukça sınırlı kaldı. Döviz kurları hiç tepki vermezken gösterge tahvil faiz oranında küçük bir düşüş oldu. 19 Temmuz’da Moody’s’den Türkiye’nin kredi notu konusunda değerlendirme bekleniyor. Bir iyi haber de oradan gelebilir. Halen Moody’s, S&P ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşları açısından Türkiye yatırım yapılabilir ülke konumundan 4-5 kademe uzakta. Bu noktada daha alınması gereken mesafeler var. Ancak son bir yıldaki not artışlarıyla Türkiye bu mecrada sürekli yol alıyor. Ekonomi politikalarında doğru adımlar attıkça bunun iç ve dış piyasa çevrelerinde olumlu yansımaları sürebilir. Fakat sadece para politikası çerçevesinde olaya bakmak yatırımcılar açısından eksik kalır. Borsa İstanbul’da bu yılın ilk çeyreğinde “iyi bilanço” bulmak zorlaştı. Enflasyon muhasebesinin de katkısıyla bilanço performansları oldukça zayıf. İSO tarafından geçen hafta açıklanan 2023 yılında 500 büyük sanayi kuruluşu tablosunda da benzer bir durumdan söz edilebilir. Bu noktada ekonomi üzerindeki deprem etkisini de dikkate almak doğru olacak. Yabancı yatırımcılarda son aylarda “hisse sat, tahvil al” politikası devam ediyor. Yüksek faiz nedeniyle tahvil bono almaları anlaşılır bir durum. Hisse alacak olsalar hangi hisseyi alacakları konusunda fazlaca bir araştırma yapmaları gerekecek. Düşük bilanço kârları fiyat kazanç oranlarını biraz yukarı çekti. Ucuz hisse bulmak eskisi kadar kolay olmayacak. Bunlara rağmen ekonomide doğru işler yaptıkça yabancı yatırımcıların hisselere kayıtsız kalması biraz zor. Piyasa şartları daha da iyileştiğinde tahvil alımlarının yanına hisse senetlerini de koymayı düşünebilirler. Yılın ilk yarısında %44 getiriyle Borsa İstanbul (BIST100 Endeksi) diğer yatırım araçlarının açık ara önünde. Biraz da bu tabloyu referans alıyoruz.
İç piyasalarda 3 Temmuz Çarşamba günü Türkiye haziran enflasyon verileri açıklanacak. Beklentiler aylık %2.2-2.5, yıllık %72-73 civarında. Ekonomi yönetiminin uzun süredir enflasyonda düşüş için takvim olarak öngördüğü sürecin, yani “dezenflasyon” sürecinin önümüzdeki aylarda başlaması bekleniyor. Baz etkisi bariz şekilde hissedilebilir. 2023 yılı temmuz ve ağustosta yüzde 9.49 ve 9.09 aylık enflasyonlar vardı. Önümüzdeki aylarda yıllık enflasyon hesaplamalarında bu veriler olmayacak. Ayrıca kurların yatay seyri ve gıdada mevsimsellik gibi etkileri dikkate aldığımızda yılın ikinci yarısında enflasyon düşüşü olasılığı artıyor. Bu yıl için beklentiler yıllık enflasyonda %40-45 aralığında oluşuyor. Enflasyondaki gerileme ileriki aylarda faizdeki gevşemeyi de beraberinde getirebilir. Bu olası gelişmenin borsa ve döviz kurları üzerine yansımaları orta vadeli yatırım projeksiyonlarında dikkate alınması gereken bir durum. Orta ve uzun vadeli yatırımcılar faiz düşerse borsa ve döviz ne olur diye hesaplamalarını belki de yapmaya başlamışlardır. Ama önce enflasyonun düştüğünü görmek gerekecek. Baz etkisiyle enflasyonun düşmesi çok fazla ikna edici olmayabilir. Aylık enflasyondaki düşüşler daha önemli. Son bir yılda aralık/2023 hariç aylık enflasyon hep %3’ün üzerinde kaldı. Reel olarak enflasyon düşüşünden söz edilecek ise ilk aşamada %2’nin altını bir görmek ikna edici olabilir. Enflasyon uygulanan ekonomik programın en önemli ayaklarından biri. Bu küresel ekonomi için de geçerli bir ölçek.
TCMB’nin geçen haftaki toplantısında beklendiği üzere faiz oranını %50’de sabit tuttu. Toplantı metninde; “Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.” değerlendirmelerine yer verildi. Enflasyon kaygısı korunuyor. Önümüzdeki dönem faiz kararları için en önemli kriter enflasyon olmaya devam edecek.
Haftalık Hisse Önerileri
Kaynak: Meksa Yatırım Haftalık Bülten