Haftalık Borsa Yorumu – (7-11 Ekim 2024)

Borsa İstanbul’da düşüş eğilimi devam ederken altın ve döviz kurlarında yatay seyir, gösterge tahvil faiz oranında yükseliş gözlendi.

Yılbaşından bu yana yatırım araçları getirilerine bakıldığında konut dahil enflasyona karşı yatırımcısını nispeten koruyan mevduat faizi (bileşik faiz) ve gram/TL altın dışında başka bir yatırım aracı bulmak zor. İç piyasalarda gram/TL altının getirisi enflasyon ile başa baş sayılır (%49). Borsanın (BIST100 Endeksi) kazancı ise %21, döviz kurları onun da altında. TCMB verilerine göre konut fiyat endeksinin son bir yıllık getirisi +%34.3 olurken reel olarak %11.6 azalmış durumda. Faiz ve altın dışında bütün yatırım araçlarının enflasyona yenildiği özel bir dönemden geçiyoruz. Borsanın gerekçelerine bakacak olursak; Son günlerde ivme kazanan bir satış baskısı söz konusu. Yüksek faize bağlı olarak yerli yatırımcının ilgisinin zayıflaması, yabancı yatırımcıların yine yüksek faiz nedeniyle tahvil bonoyu tercih edip hisse senetlerinde satıcı konumda olmaları, enflasyon muhasebesi ve ekonomideki yavaşlama nedeniyle şirket bilançolarındaki düşük performans, enflasyonda aylık bazda beklenen düşüşün henüz sağlanamaması ve bu durumun TCMB’nin faiz indirim beklentilerini ötelemesi, Ortadoğu’daki çatışma ortamı ve yayılma riski, kredili ve kaldıraçlı hesaplardaki teminat tamamlama amaçlı satışlar ile beklentilerin kırılması gibi bir çok etken sayılabilir. Diğer yandan, BIST100 Endeksi’nde zirveden itibaren yaşanan düşüşün %20’yi geçmesi nedeniyle karamsar hava olarak tanımlanan “ayı” piyasasına teknik olarak girilmişti. Bir nevi makas değişimi gibi. Fakat cuma günü tekrar 9.000 seviyesinin üzerine çıkılmasıyla bu bölgeden çıkılmış oldu. 9.000 bu açıdan önemli. Henüz yükseliş için bir güç görülmese de sayılan olumsuzlukların önemli ölçüde fiyatlara dahil olduğunu söylemek mümkün. Bu açıdan, cuma günü olduğu gibi önümüzdeki günlerde de tepki alım denemeleri görmek mümkün. Ancak hacim artışıyla destekleyici beklenti ve gündem oluşmazsa toparlanmak zor olacak. Tepki alım denemelerine rağmen bu aşamada Borsa İstanbul’da düşüş eğilimi korunuyor.

İç piyasaların geçen hafta dikkati eylül enflasyon verilerindeydi. TÜFE’deki değişim 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %2,97, yıllıkta %49,38 olarak gerçekleşti. Beklenti TÜFE’de aylık %2.2 idi. Bu gelişme TCMB’nin faiz indirim olasılığının ertelenmesine neden oldu. JP Morgan, Morgan Stanley, Citi, Barclays, BBVA, UBS gibi yabancı bankalar enflasyonda düşüş ve faiz indirim beklentilerini ertelediklerini açıkladılar. Bu meyanda gösterge tahvil faiz oranında da yükseliş görüldü. Hatırlanırsa geçtiğimiz haftaki yazılarımızda; Döviz kurlarında yukarı yönlü hareketlenme, gıdada mevsimsellik etkisinin azalması, kamu zamları (elektrik, doğalgaz), okulların açılması gibi gerekçelerle enflasyonda düşüşün zorlaşacağı, buna bağlı olarak TCMB’nin faiz indirimi için erken olacağı görüşlerine sıkça vurgu yapmıştık. Enflasyon faiz için en önemli referanslardan biri. Bu noktada, enflasyonda ciddi bir kırılma olmadan faiz düşüşü veya indirim sinyali vermenin son bir yıldır uygulanan ekonomik programla verilen emeklerin heba olması riski taşıyacağı görüşümüzü tekrarlamakta yarar var. Bunun yanı sıra ekonomide yavaşlama emareleri devam ediyor. Bu açıdan geçen hafta 44.3 olarak açıklanan Türkiye’nin eylül ayına ait “İmalat PMI” verisi önemli bir detay. Ağustos ayında 47.8 idi. Yüksek enflasyon ile durgunluk emaresi taşıyan verileri yan yana getirdiğimizde “stagflasyon” olasılığı biraz daha belirginleşiyor. Sonuç olarak mevcut programa devam etmek küçük revizyonlar ile en rasyonel yol olarak geçerliliğini koruyor. Yerine koyulabilecek çok kabul görecek başkaca bir alternatif bu aşamada görülmüyor. Belki enflasyonun seyrine göre ekonomideki durgunluğun devamını da göze alarak ek sıkılaşma adımları görebiliriz. ABD ve Avrupa enflasyonda bu politika ile sonuç aldı. Faiz artırım süreci iki yılı buldu. Mevcut ekonomik programın enflasyon dışında farklı yansımalarını göz ardı etmek doğru olmaz. Son bir yılı aşkın sürede Türkiye’nin kredi not artırımları, ülke risk primindeki düşüş, TL’ye dönüşün hız kazanması, TCMB rezervlerinde artış gibi bazı önemli sonuçlar da sağlandı. Bunlarla birlikte programın en önemli ayağı olan enflasyonda henüz beklenen sonucun alınmaması ve hayat pahalılığı ile yavaşlayan ekonomi çarklarına bağlı olarak borç ödeme kapasitelerinin zayıflaması gibi sonuçlar da aşılmayı bekliyor.

TCMB’nin her perşembe günü açıkladığı parasal kalemlere ait veriler yakından takip edilen gündemler arasında yer alıyor. 27 Eylül ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar 206 milyon dolarlık hisse senedi alırken 443 milyon dolarlık tahvil bono sattılar. Hisse senetlerinde art arda iki haftadır büyük tutarda olmasalar da alımdalar. 1.5 trilyon TL’nin hemen üzerindeki kur korumalı mevduatta erime ivme kaybetmekle birlikte sürüyor. Bankalardaki döviz mevduatında ise haftalık bazda 1.1 milyar dolarlık azalışla 171 milyar dolara geri çekilme söz konusu. Ancak dikkat çeken veri TCMB rezervleri oldu. 27 Eylül haftasında 998 milyon dolar artışla brüt rezervler 157.4 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezerv ise 31.7 milyar dolar oldu. Türkiye’ye son haftalarda sıcak para (portföy yatırımları) girişleri, döviz mevduatı, kur korumalı mevduat ve dış ticaret verilerinde çok olağandışı bir değişim gözlenmiyor. Buna rağmen TCMB rezervlerindeki yükseliş dikkat çekici bir hal aldı. Önümüzdeki aylarda bu döneme ilişkin ödemeler dengesi tablosu açıklandığında net hata noksan kalemine daha yakından bakmamız gerekebilir.

Google Play'den ücretsiz indirin
SİZ DE BİNLERCE YATIRIMCI GİBİ PARA & BORSA MOBİL UYGULAMASINI ÜCRETSİZ İNDİREREK GÜNCEL PİYASA YORUMLARINA ULAŞMAK İÇİN HEMEN BURAYA TIKLAYIN

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!