Haftalık Borsa Yorumu – (29 Nisan – 3 Mayıs 2024)

Piyasalarda iyimserlik sürüyor.

Borsa İstanbul’un dış borsalardan pozitif yönde ayrışması dikkat çekerken BIST100 Endeksi yeni zirve denemeleriyle çıkışını sürdürüyor. Bu görünümün ardında; Türkiye’ye giriş yapmaya devam eden portföy yatırımlarıyla (sıcak para) ekonomik programın iç ve dış finans çevrelerinden kabul görmesinin önemli payı var. Dış borsalardaki düşüşlere rağmen Borsa İstanbul’un daha dirençli kalması, döviz kurlarının dengesini ve yatay seyrini koruması ekonomik programın piyasalar açısından bir “çıpa” işlevi görmeye başladığı izlenimi veriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in IMF-Dünya Bankası Bahar toplantıları için gittiği ABD’de yabancı ilgisi için “mükemmel” tabirini kullanması kayda değer. Türkiye’nin ülke risk priminin (CDS) 300 seviyelerine çekilmesi, yabancı para girişlerinin sürüyor olması, ülke kredi notundaki görünüm ve not yükseltilmesi gibi gelişmeler bir süredir bu ilginin emareleri olarak kendini gösteriyordu. 3 Mayıs Cuma günü S&P’den beklenen Türkiye’nin kredi notuna ilişkin değerlendirmelerde bu görünümün korunması bekleniyor. TCMB verilerine son 5 haftalık periyotta; Hisse senetleri ve tahvil bonodaki yabancı girişi toplamı 1.3 milyar doları geçti. Şimşek ise Cuma günkü açıklamalarında; Haziran 2023-Şubat 2024 döneminde 17 milyar dolarlık net portföy girişinden söz etti. Ekonomi yönetiminin verdiği takvime göre haziran ayından sonra enflasyonda düşüş, öngörüldüğü üzere gerçekleşirse bu ilgi daha da artabilir. Güven pekişebilir. Ancak enflasyon inatçı ve yapışkan görünümünü korur ise bu defa bazı tereddütler oluşacaktır. Gerek ekonomi yönetiminin öne çıkması, gerekse piyasaların tavrı programın başarısı konusunda büyük ölçüde enflasyona endekslenmiş gibi bir algı hakim. İkiz açıklar olarak bilinen bütçe ve cari açık tarafında cari açıkta ciddi bir gerileme söz konusu. Bütçe rakamlarında aynı şeyleri söylemek bu aşamada zor. Bu açıdan Şimşek’in “kamuda tasarruf” söylemi daha çok anlam kazanıyor. Halen net rezervler ekside seyretse de son haftalarda TCMB brüt rezervlerinde toparlanma eğilimi sürüyor. Dışarıdan bir şok olmadığı takdirde geçtiğimiz aylara göre öngörülebilirlik artmış durumda. Enflasyon halen yüksek seyrini korumakla birlikte ekonomide genel bir dengelenme ve toparlanma eğiliminden söz etmek mümkün. Uygulanan ekonomik programın kararlılıkla sürdürülmesi ve enflasyon başta olmak üzere program hedeflerinin yakalanması piyasalara olumlu yansımalarını artıracaktır. Ancak programın uygulanması zorlu bir süreç. Şimşek’in söylediği gibi ekonomide yavaşlama beklenirken parasal skılaşma ile dar gelirli geniş bir kesimin haklı yakınmalarının bir süre daha devamı olası görülüyor. Enflasyon yükselirken de düşerken de can yakan bir veri. Düşürmek için ekonomide sıkılaştırıcı ve daraltıcı politikalar uygulamak durumda kalınıyor. Ekonomideki yavaşlama doğal olarak borç ödeme güçlerinde düşüş, kârlılıklarda zayıflama gibi şirket bazlı sonuçlarını da beraberinde getirebilir. Bu noktada piyasaya yansımaları konusunda bir çıkarım yapacak olursak hisse bazlı seçiciliğin artacağını söylemek mümkün. Özellikle bilanço ve temel verileri daha güçlü, yabancıların tercihi olacak hisselere öncelik vermek yerinde olacaktır. Yabancı ilgisi, dış piyasalardan bir şok olmaz, program kesintiye uğramaz ise devam edecek gibi görünüyor. Önceki yazılarımızda sıkça vurguladığımız üzere; Dış piyasalarla Türkiye arasındaki faiz farkı oldukça açılmış durumda. ABD ve Avrupa merkez bankaları faiz indirimine başlarsa ise bu makas daha da açılacak, risk iştahı artacaktır. Türkiye’de yüksek faiz ve parasal sıkılaşma, cari açıktaki daralma, kurumsalların yanı sıra dövize olan bireysel talebin azalması, yabancı yatırımcı girişleri ve turizm mevsiminin başlayacak olması gibi etkenler ile döviz kuru dengelenmeye başladı. Bu durum “carry trade” için uygun bir zemin açıyor. Bunun ne ölçüde kullanılacağını programın başarısı belirleyecek. Dışarıda yüksek faiz döneminin sonuna yaklaşılırken pandemi sonrası piyasalara boca edilen likiditenin önemli bir kısmı halen varlığını sürdürüyor. Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere buradan bir akım olması muhtemeldir.

3 Mayıs Cuma günü Türkiye nisan enflasyon verileri açıklanacak. Beklentiler; Aylık %3.10-3.20, yıllık %68 civarında. Enflasyonda ekonomi yönetiminin öngörüleri; Mayıs ayında zirve, haziran sonrası baz etkisinin de katkısıyla düşüşün yani dezenflasyon sürecinin başlaması yönünde. Geçen ay beklentilerin hafif altında gerçekleşmişti. Enflasyon düşüşüne ekonomik programın başarısı ile özdeş hale geldiği bu günlerde haklı olarak daha fazla önem atfediliyor. Geçen hafta TCMB’nin faizi %50’de sabit bırakmasının da altında yatan gerekçe biraz da bu olsa gerek. Parasal sıkılaşma politikasının sonuçlarıyla enflasyonun seyrini görmek istemeleri normal bir durum.

Temkinli görünümün devam ettiği dış piyasalarda önümüzdeki hafta önemli ve yoğun bir gündem var. Almanya ve Euro Bölgesi enflasyon verileriyle birlikte 1 Mayıs ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararı, 3 Mayıs ABD tarım dışı istihdamı piyasalarda sonuçlarına göre ciddi fiyatlamalara neden olabilecek konu başlıkları. Fed’den faiz değişimi beklenmiyor. Faiz indirimi konusunda beklentiler aralık ayına ertelenmiş görülüyor. Dış piyasaların temkinli görünümünün altında ağırlıklı olarak bu gerekçe var. Fed toplantısı sonrası yapılacak açıklamalarla bu konuda piyasalar biraz netleşebilir.