Borsa İstanbul’da çıkış rallisi kâr satışlarıyla karşılaştı.
Satışlar sakindi ve teknik düzeltme boyutunda kaldı. Son dönemde BIST100 Endeksi’nde oluşan primi dikkate aldığımızda yorgunluk emareleriyle birlikte gelen satışları olağan karşılamakta yarar var. Geçen haftanın özel gündemi Yapı Kredi Bankası kaynaklı gelişmelerdi. Bankanın satışı konusundaki görüşmelerin devam etmesine karşılık henüz somut bir gelişme olmadığı Koç Holding tarafından açıklanırken borsadaki çıkışa katkı yapan bir durum olarak görüldü. Bu yönden gelecek açıklamalara duyarlılık devam ediyor. Diğer yandan 12/2023 ve 03/2024 dönem bilançoları enflasyon muhasebesi uygulaması nedeniyle iç içe geçti. 2023 yıl sonu bilanço açıklamaları tamamlanmadan bu yılın ilk çeyrek bilançoları yayınlanmaya başlandı. Ancak bilanço kârları genel olarak beklentilerin altında geliyor. Düşük kârlılık fiyat kazanç oranlarının yükselmesine neden olduğu için bazı lokomotif hisselerde satışlar için gerekçe oldu. Bu durum borsanın geneline de kısmen yansıma gösteriyor. Geçen haftanın diğer önemli gündemi TCMB toplantısıydı. Beklendiği üzere faiz sabit bırakılırken toplantı sonrası yapılan açıklamalarda “enflasyon konusundaki endişeler ile yılın ikinci yarısında dezenflasyonun tesis edileceği” vurgulandı. Ayrıca; “Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası finansal varlıklara talebiyle oluşan likidite fazlası ilave tedbirlerle sterilize edilecektir.” ifadeleri dikkat çekti. Sterilizasyon için karşılık oranlarını artıran TCMB kararları yayınlandı ve TL mevduat zorunlu karşılıkları yükseltildi. Ek sıkılaştırma içeren bu kararla piyasalardan 600-700 milyar TL likiditenin çekilmesi bekleniyor. Ayrıca döviz kredilerindeki artış %2 ile sınırlandırıldı. TCMB döviz rezervi biriktirirken piyasaya TL vermek durumunda kalmıştı. Şartlara göre tedbirlerin gecikmeden alınması önemli ve olumlu. Son dönemde oluşan likidite fazlasına bağlı olarak bankaların mevduat faizlerinde görülen gerilemenin borsaya yansımaları ise takip edilecek. Bankacılık sektörünün toplam mevduatı, 17 Mayıs ile biten haftada önceki haftaya göre yaklaşık 374,7 milyar lira artarak 16 trilyon 486,5 milyar liraya ulaşırken mevduat faizinde gerileme yaşandı. 1-3 aylık mevduat faizinde 4-5 puanlık düşüşler görüldü. Tahvil bono ve bankacılık mevduat faizlerindeki düşüşler doğal olarak alternatiflerini güçlendirir. Ayrıca halen mevcut faizler enflasyonun altında seyrediyor (negatif faiz). Bu gelişmelerin hisse senetlerine olumlu yansımaları olası bir durum. BIST100 Endeksi’nin primli görünümüne karşılık para piyasalarından sermaye piyasalarına bir akım olup olmayacağını veya ne ölçüde transfer gerçekleşeceğini zamanla göreceğiz. Yerli yatırımcının borsaya tavrında son günlerde olumlu yönde bir değişim gözleniyor. TCMB verilerine göre 17 Mayıs ile biten haftada yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde 232.7 milyon dolarlık satış yaparken tahvil bonoda 1.339 milyon dolarlık alım yaptılar. Yüksek faiz ve “carry trade” uygulamaları nedeniyle yabancıların tahvil bonoya girişleri tam gaz devam ediyor. Son bir aylık tahvil bono alımları 5.5 milyar doları geçti. Aynı sürede totalde hisse senetlerinde 7 milyon dolarlık bir çıkış var. Hisselerde daha seçiciler. Diğer yandan, BDDK verilerine göre yabancıların Türk bankaları ile yaptığı para takasının (swap) miktarı 17 Mayıs haftasında 2,2 milyar dolar arttığı, seçim sonrası yapılan swap miktarının 15,9 milyar dolar olduğu haber akışları arasında yer aldı. Getiri yüksek olunca ilgi de yüksek. Piyasa dostu ekonomik programa bağlı olarak yüksek faiz, döviz kurlarının dengelenmesi ve istikrar kazanması, iç ve dış piyasalar arasındaki faiz farkı ile enflasyonda düşüş beklentileri de eklenince yabancı girişleri ivme kazandı. Borsa İstanbul’da yorgunluk emarelerine karşılık iyimserlik korunuyor. Ancak kâr satışları sıklaşabilir.
Faizlerdeki yükseliş TL’ye geçişlere yol vermiş durumda. Bankalardaki döviz mevduatı ve kur korumalı mevduatlarda (KKM) erime sürüyor. 17 Mayıs ile biten haftada; Bankalarda yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 590 milyon dolar gerileme ile 172 milyar dolar, kur korumalı mevduat 20 milyar TL’lik düşüşle 2.176 milyar TL oldu. Diğer çarpıcı gelişme TCMB rezervlerinde yaşanıyor. Aynı hafta brüt rezervler 4.7 milyar dolar artışla 139.1 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezervler pozitife doğru hızla yaklaşarak eksi 14,8 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta eksi 23,6 milyar dolardı. Geçen yıl ise eksi 60 milyar dolardı. Faiz düşerken eriyen rezervler faiz artışıyla toparlanıyor. Hatırlanırsa geçtiğimiz yıllarda faizlerin düşürülmesi sonrası döviz kurları yükselince TCMB yükselişi önlemek için döviz satmak durumunda kalmıştı. Rasyonel politikalara dönülmesiyle şimdi rezervler de hızla yükseliyor. TL’nin değerlenmesi enflasyon açısından iyi olsa da diğer yandan ihracatçıların yakınmaları artıyor. Ekonomi yönetimi önceliği enflasyona verdiği için yüksek faiz ve parasal sıkılaşmada ısrarcı. Bu da TL’nin değer kazanmasına neden olan bir gelişme. Ancak ihracatın ekonomi için önemi de malum. Ayrıca bu durum süreklilik kazanırsa ithalatın ucuzlaması, ihracatın yavaşlaması gibi bir durumu da beraberinde getireceği için dış ticaret ve cari açığa olumsuz yansımaları kaçınılmaz olacak. Ekonomi yönetimi olayın bu tarafını da mutlaka izliyordur.