Piyasalarda mevcut dengeler kaybolmasıyla yeni denge arayışı başladı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve sonrasında gelen gözaltı ve tutuklama kararlarına bağlı siyasi gelişmeler piyasalar tarafından fiyatlanmaya devam ediliyor. Bu durum, borsaya düşüş, tahvil faizleri ve döviz kurları ile ülke risk priminde (CDS) yükseliş olarak kendini gösterdi. TCMB’nin takvim dışı bir kararla borç verme faizini 200 baz puan artırarak %46’ya çekmesi gelişmelere tepki vermesi açısından yerinde bir hamle. Faize en duyarlı sektör bankacılık olduğu için borsada ilk tepkinin banka hisselerinden gelmesi olağan bir durum. Önümüzdeki hafta dikkatler yine siyasi gelişmelerin seyri, yabancı yatırımcıların tavrı ve ekonomi yönetiminde olacak. Haziran/2023 tarihinden bu yana uygulanan ekonomik programın en önemli eşiği enflasyon olarak görülüyor. Türkiye’nin risk priminde ciddi düşüş sağlanırken TCMB rezervleri tarihinin en yüksek seviyelerine ulaştı. Tahvil bono ağırlıklı olmak üzere önemli miktarda sıcak para ve yabancı portföy girişi oldu. Türkiye’nin yabancı yatırımcılara sunduğu bir hikaye ortaya çıktı. Ciddi kazanımlarına rağmen programın yumuşak karnı olarak görülen enflasyonda istenen noktaya henüz ulaşılmasa da belli bir mesafe de alınarak düşüş eğilimine girildi. Son gelişmeler üzerine döviz kurlarındaki yükseliş bu açıdan oldukça önemli. Kur geçişkenliği nedeniyle enflasyonda yaşanacak bir yükseliş doğal olarak faiz indirim sürecini de etkileyecek. Faiz düşüşü durursa bu durumun ekonomik büyümeye yansıması söz konusu. TCMB’nin döviz kurlarındaki yükselişe karşılık önce doğrudan satış, ardından faiz artışıyla müdahale etmesi bu açıdan önemli ve olumlu. Binbir zahmet ve fedakârlıkla biriktirilen TCMB rezervlerini harcamak istememeleri de çok doğal. Döviz kurları dengelenmez ise faiz silahını kullanmaya devam etmeleri daha yüksek bir olasılık gibi görünüyor. Borsada düşüş, kur ve faizlerdeki yükseliş ile program ve hikaye bitti demek için henüz erken. Ancak bu noktada gelişmelerin seyri çok önemli olacak. Diğer yandan yabancıların tavrının rakam olarak nasıl geliştiğini önümüzdeki hafta Perşembe günü saat 14.30’da TCMB verileri açıklayınca görebileceğiz. Son aylarda yabancı ilgisi ile carry trade işlemleri artmıştı. 14 Mart ile biten haftada 480 milyon dolarlık hisse senedi, 1.465 milyon dolarlık tahvil bono aldılar. Toplamda 1.945 milyon dolarla son haftaların en yüksek rakamlı işlemi. Geçen yıl 21.1 milyar dolar, bu yılın ilk iki ayında 2.3 milyar dolar portföy girişi sağlandı. Yabancı yatırımcıların tavrı kadar yerli tasarrufların da yönü ve nasıl şekilleneceğinin noktasında faiz ciddi bir referans noktası. Özellikle yabancı yatırımcılar ve carry trade işlemleri açısından döviz kurları da önemli. Son dönemde Borsa İstanbul’da artan işlem hacmi yerli ve yabancı ilgisinin arttığını gösteriyordu. Ancak; Para piyasaları hareketlenince (faiz, döviz) alternatifi olan sermaye piyasalarına (hisse senedi) ilginin zayıflaması olağan bir piyasa işleyişi. Riskten kaçınma ve güvenli limanlar öne çıkmış görülüyor. Borsa geçen haftaya göre çok daha ucuz. Ama ucuzluk izafi bir kavram. Yönü para akışı ve talep belirliyor.
Altın fiyatlarında çıkış trendi devam etmekle birlikte önemli direnç noktaları test ediliyor. Dolardaki zayıflama, ABD tahvil faizlerindeki düşüş eğiliminin yanı sıra Trump belirsizliği, jeopolitik risklere bağlı “güvenli liman” ihtiyacı altın fiyatlarını yukarı çekmeye devam ediyor. Ancak sayılan gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlara dahil olduğunu söylemek mümkün. Bu durum kâr satışı olasılığını gündemde tutuyor. Trump ve jeopolitik kaynaklı yeni bir gelişme olursa ayrıca fiyatlama konusu olabilir. Bu olasılığı da çekince olarak koymak yararlı olacak. İç piyasalarda ise ons fiyatındaki çıkışa dolar/TL kurundaki yükseliş de eklenince çıkış ivmesi biraz daha fazla oldu. Nominal bazda; Gram/TL altın yılbaşından bu yana %24’lük getiriyle diğer yatırım araçlarına göre açık ara öne geçti. Onu % 15 ile ons altın, %12 ile euro/TL takip etti. Borsa ise %6’dan fazla ekside görülüyor. Bu aşamada güvenli limanlar enflasyona karşı kazandırmış durumda. Ocak-şubat dönemi enflasyon (TÜFE) %7.30 olarak gerçekleşti. Ancak yıl daha uzun. Sonraki aşamalarda şartlar nasıl gelişecek izleyip göreceğiz. Altın fiyatlarına teknik olarak baktığımızda; Gram/TL fiyatında 4.100-4.200 ilk direnç olarak görülürken ons fiyatında 3.050-3.100 dolar bandı önem kazanmış durumda. Yine bir çekince koymak gerekirse; Bu seviyelerin geçilmesi durumunda ayrıca değerlendirme yapmak gerekecek. Bu noktada teknik olarak bu seviyeler öne çıkıyor.
Dalgalı seyrin devamıyla yeni denge oluşumu zaman alabilir. İç gündeme ilişkin gelişmelerin fiyatlamasıyla dış piyasalara duyarsızlık sürebilir. Satış baskısı korunmakla birlikte BIST100 Endeksi’nde tepki alım denemeleri görülebilir.