Bayram tatili dönüşü borsadaki olumlu hava devam etti.
Borsadaki çıkışın nedenleri arasında; Dış piyasalardaki olumlu seyir, 28 Haziran’da Singapur’daki toplantıda Türkiye’nin “gri listedeki” durumunun görüşülecek olması, son günlerde hisse senetlerinde yabancı takas saklama oranındaki hafif yükseliş, haziran sonrası enflasyonda düşüş beklentileri sayılabilir. Enflasyon düşeceğine göre faiz de düşecek gibi sesli düşünenler arttı. Yüksek faiz yabancı yatırımcıları tahvil bonoya çekerken yerli yatırımcıların borsaya ilgisini zayıflatmıştı. BIST100 Endeksi’ndeki yükseliş henüz tepki boyutunda. 11.090 seviyesindeki zirvenin altında işlem görüyor. Ancak bu aşamada piyasa bozucu bir haber akışı görülmüyor. Bu açıdan sayılan gelişmelerin etkisiyle yatırımcıların dikkati BIST100 Endeksi’ndeki zirve seviyesine çevrilmiş durumda. Güç denemesi o noktada ortaya çıkacak. Singapur’dan iyi haberler gelirse borsa zirve kırmak için iyi bir neden bulabilir. Aynı zamanda vergi konusunun da netleşmesi gerekecek. Bu konuda spekülasyonlar devam ediyor. Son yapılan değerlendirmeler vergi düzenlemelerinin haziran ayına yetişmeyebileceği yönünde. İçeriğine ilişkin belirsizlik borsaya bir parça ivme kaybettirmiş durumda. Diğer yandan döviz kurları ve gösterge tahvil faiz oranındaki yükselişi dikkate aldığımızda alternatif piyasa olması açısından para piyasalarının sermaye piyasalarına destek verdiğini söylemek zor. Birbirine alternatif sermaye ve para piyasalarının aynı yönde hareket etmesi “uyumsuzluk” olarak görülse de piyasa şartları gereği bu gibi durumlar olabiliyor. Ancak kısa süre sonra uyumlu hale geliyor. Döviz kurlarındaki yükselişi, enflasyonun haziran sonrası düşüşe geçmesi beklentilerine ve bunun da faizle ilişkilendirilmesine bağlamak mümkün. Enflasyon esas kriter olacak. Bunun ilk işaretlerini temmuzun ilk haftasında açıklanacak haziran enflasyon verilerinde görebileceğiz. Döviz kurlarında sınırlı bir yükseliş görülürken bu durum son dönemde hız kazanan “carry trade” uygulmalarını henüz rahatsız edecek boyutta değil. Ancak kurlardaki yükseliş devam ederse bu konuyu tekrar değerlendirmek gerekecek. Cari açıktaki daralma, turizm mevsiminin başlaması, TL’ye dönüşün yüksek faize bağlı olarak hız kazanması, TCMB rezervlerindeki artış, sıcak para girişleri dövizdeki yükselişi sınırlayacak gelişmeler. Ancak döviz kurlarıyla ilgili net ifadeler kullanmaktan kaçınmakta yarar var. En azından geçmiş tecrübeler bunu gösteriyor. Bununla birlikte, dövize yönelik parametreleri dikkate aldığımızda kurlarda yükselişi destekleyecek nedenler bulmakta zorlanıyoruz. 03/2024 bilanço açıklamaları ise geçen cuma itibariyle tamamlandı. Genel olarak bilançoların düşük performans nedeniyle hisselere katkısı oldukça zayıf. İyi bilanço bulmak zorlaştı. Bu açıdan seçicilik daha fazla artarken aracı kurumların araştırma bölümlerine daha fazla iş düşecek. Diğer yandan TCMB verilerine göre son haftalarda yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde satış, tahvil bonoda alım yönünde hareket ediyorlar. Ancak son birkaç günde hisse senetleri yabancı takas saklama oranında hafif de olsa bir yükseliş görülüyor. Bu durum yabancı satışlarının alıma dönmesi olasılığını artırıyor. Bu önümüzdeki hafta TCMB verileri açıklandığında netleşecek. Önümüzdeki haftanın gündemleri arasında TCMB toplantısı önemli bir yer tutuyor. Ancak faiz değişimi beklenmiyor. Faiz kararlarında değişiklik için haziran sonrası enflasyon verileri görülmek istenecektir. Toplantı sonrası yapılacak açıklamalar faiz kararından daha fazla öneme haiz. İleriye yönelik projeksiyonlar açısından toplantı metni yakından takip edilecek.
Dış piyasalarda dalgalı seyir devam ediyor. Ancak son günlerde iyimserlik öne çıkmış durumda. Lokomotif olarak görülen ABD borsalarındaki çıkış küresel piyasalar için önemli bir referans. S&P500 ve Nasdaq endeksleri yeni zirve denemeleriyle çıkışını sürdürüyor. Şirket bazlı gelişmelerin de çıkışa katkısı söz konusu (teknoloji hisseleri-Nvidia etkisi önemli). ABD’de kasım ayındaki başkanlık seçimleri artık piyasa yorumlarına girmeye başladı. Ancak fiyatlamalara ne ölçüde girdiği konusu tartışılır. Seçim öncesi piyasaların bozulması pek istenmiyor bahsi de dillendirilen bir konu. Veri akışına göre piyasaların seyri değişiyor. ABD istihdamı ile enflasyon verileri, ABD ve Avrupa merkez bankaları (Fed, ECB) toplantı sonuçları piyasaları oldukça dalgalandırdı. Enflasyon moral verirken Fed üyelerinden faiz indirimleri zamanlaması konusundaki temkinli açıklamalar risk iştahını azaltıyor. ABD tarım dışı istihdamı da beklentilerin oldukça üzerinde gelmiş ve olumsuz algılanmıştı. Eski St. Louis Merkez Bankası Başkanı James Bullard, ABD’nin para politikasındaki gevşeme hızının yavaş olmasını beklediğini ancak son enflasyon verilerinin Eylül ayında faiz indirimi için umut uyandırdığını söyledi. Faiz indirimlerinin başlaması konusunda eylül ve aralık arasında tahminler gidip geliyor. Bunun yanı sıra bu yıl için hiç faiz indirimi olmamalı diyenler de mevcut. Bu yöndeki belirleyici enflasyon ve istihdam verileri olacak. İngiltere’de enflasyonda %2 hedefi yakalanırken İngiltere Merkez Bankası perşembe toplantısında beklendiği üzere faiz oranını %5.25 seviyesinde sabit tuttu. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda enflasyon için hala temkinli ifadeler yer aldı. Biraz daha enflasyonu izlemek tarafında oldukları anlaşılıyor. İsviçre Merkez Bankası ise sürpriz bir şekilde 25 baz puanlık faiz indirimine gitti ve faizi %1.25’e çekti. Avrupa Merkez Bankası ise bilindiği üzere 6 Haziran’daki toplantıda faiz indirim sürecini başlatmıştı. Ancak devamı konusunda başkan Lagarde pek umut vermemiş, verilere göre toplantıdan toplantıya karar vereceklerini söylemişti. Gerek ABD, gerekse Avrupa merkez bankası kaynaklı açıklamaları biraz da “sözlü yönlendirme” olarak görmek gerekir. Verilerin seyrine göre bu konuşmaların şekli de değişebiliyor.
Borsa İstanbul’da iyimserlik sürmekle birlikte zirve seviyelerine yaklaşılması nedeniyle direnç noktalarında kâr satışları olasıdır.