Piyasalar Ortadoğu kaynaklı gelişmelerin etkisinden sıyrılmaya başladı.
İran-İsrail arasındaki gelişmeler piyasaları gerdi. Ancak çok derinleşen fiyatlamalar yapılmadı. Karşılıklı hava saldırısı ve misilleme boyutunda kalması, belki de iki ülkenin kara sınırının olmaması çatışma ortamının şiddetlenmesinin önüne geçti. İç piyasalarda en fazla tepkiyi Borsa İstanbul verdi. BIST100 Endeksi 9.800’den 9.400 seviyelerine kadar gerileyip alımlarla karşılaştı. Para piyasaları (faiz, döviz) daha sakindi. Bu görünümde; Uygulanan ekonomik programın kırılganlığı azaltan yönüyle yerli ve yabancı yatırımcılar nezdinde kredisi var. Bu meyanda ekonomik programın devamlılığı konusunda Hazine ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın IMF ve Dünya Bankası’nın Bahar Toplantıları’nda sıkı para politikası konusunda verdiği mesajlar önemliydi. Aynı mesajlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da yapılmaya devam ediliyor. Ayrıca Türkiye’nin mevcut koşullarda çok fazla seçeneğinin de kalmadığı değerlendirilen bir konu. Enflasyon ile mücadelenin en etkili yöntemlerinden biri parasal sıkılaşma. ABD ile Avrupa merkez bankalarının geçtiğimiz dönemde önemli ölçüde sonuçlar aldığı, ekonomi ve para teorisinin gereği olan politikalara dönülmesi ile bunun kararlılıkla uygulanması oldukça önemli. Bu durum Türk ekonomisini ve piyasaları olası gerginliklere karşı eskiye oranla daha dirençli yapıyor. Bu görünümden Türkiye’ye özgü bir farkındalık veya bir hikaye çıktı demek için oldukça erken. Bunun için enflasyonda düşüşün görülmesi, bütçe, dış ticaret ve cari açıklarının kontrol altına alınması gerekecek. Bu açıdan bakınca yol daha uzun gibi görünüyor. Ancak gidilen yolun doğru istikamette olduğu konusunda iç ve dış finans çevrelerinde bir görüş birliği var. Türkiye’nin risk priminin (CDS) kritik eşik olarak görülen 300 seviyelerine çekilmesi ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik portföy yatırımları (sıcak para girişleri) bunun emareleri. TCMB verilerine göre 12 Nisan ile biten haftada yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde 160 milyon dolar, tahvil bonoda 38.2 milyon dolar alım yaptılar. Hisse senetlerinde son dört haftadır devam eden alımlarının toplamı 1.2 milyar doları buldu. Yüksek faiz, seçim gibi önemli bir gündemin geride kalması, yabancı para girişlerinin sürüyor olması, cari açıktaki ve bireysel döviz talebindeki azalma, turizm mevsiminin yaklaşması döviz kurlarında yavaşlama ve dengelenmeyi beraberinde getirmiş durumda. Her ne kadar Türkiye kredi notu açısından yatırım yapılabilir seviyenin oldukça altında bulunmasına rağmen; Dış piyasalarla Türkiye arasındaki faiz makasının oldukça açık olması, piyasa dostu ekonomik programı uygulamaktaki kararlılık yabancı yatırımcı için uygun bir alan açıyor. Devamının gelmesi yine mevcut programda kararlılık ve dış piyasa koşullarına bağlı olacak. Diğer yandan yerli yatırımcıların yüksek faiz nedeniyle borsaya ilgisinin çok yüksek olduğunu söylemek bu aşamada zor. Özellikle banka mevduat faizi borsa için ciddi bir alternatif. Yüksek faiz geçen hafta açıklanan konut satışlarında olduğu gibi aynı zamanda ekonomide yavaşlama emarelerini de beraberinde getiriyor. Konut fiyat endeksindeki yükseliş ise ocak ayında %67.96 ile Aralık/2021 tarihinden bu yana en yavaş yıllık artış olarak kayıtlara geçti. Konutta şimdilik pek bir hareketlilik gözlenmiyor. Geleneksel yatırım araçları arasında gram/TL altın getiride dikkat çekiyor. Yılbaşından bu yana getirisi %27 olurken ons altının getirisi %15’de kaldı. BIST100 Endeksi’nin primi de %27 seviyelerinde. Dolar/TL ve euro/TL getirileri ise zayıf (%10-%6). Ocak-Mart dönemi enflasyonun (TÜFE) %15.06 olduğunu dikkate alırsak borsa ve gram/TL altının enflasyona galip geldiğini ve koruma sağladığı görülüyor. Bu aşamada her iki yatırım aracının tasarruflar için ciddi alternatif olarak konumunu sürdürdüğünü söylemek pekala mümkün.
TCMB’nin 25 Nisan’daki toplantısı yakından takip edilecek gelişmeler arasında olacak. Beklentiler faizde değişim olmayacağı yönünde. Ancak bu noktada TCMB faiz kararları için tekrar sürprizli günlere döndüğümüzü söylemekte yarar var. Bu açıdan bir sürpriz çıkması olasılığını da dikkate almak yerinde olacak. TCMB faiz konusunda sıkı para politikası gereği daha esnek davranıyor. Kriteri ise enflasyon. Bu yöndeki gelişmeler TCMB’nin faiz politikasına yön verecek.
Dış piyasalarda temkinli görünüm hakim. İran-İsrail gerginliği ve ABD ile Avrupa merkez bankaları (Fed, ECB) kaynaklı gelişmeler ön planda. İran-İsrail gerilimiyle birlikte borsalarda düşüş, altın ve petrolde yükseliş görüldü. Riskli varlıklardan kaçış, güvenli limanlara ilginin arttığı gözlenirken saldırıların şiddeti, devamının gelip gelmeyeceği konusuyla gerginliğin boyutları piyasalara etkileri konusunda önemli olacak. Diğer yandan; Fed’in faiz indirim beklentilerinde ertelenme olasılığı söz konusu. Fed için eylül veya yıl sonu faiz indirimine başlama öngörüleri bazı Fed üyelerinin açıklamalarıyla “bu yıl hiç faiz indirimi olmayacağı” noktasına doğru evrilmeye başladı. Bu durum piyasalar tarafından fiyatlanmaya başladı. Bu konuda netleşmek açısından 1 Mayıs’taki Fed toplantısını yakından takip edecek. Ortadoğu’daki gerilim düşerse tekrar Fed faiz politikasına ilişkin fiyatlamalar öne çıkacaktır.