Haftalık Borsa Yorumu – (2-6 Eylül 2024)

Borsa İstanbul’da Ağustos ayını kayıpla %7.5’luk bir düşüşle kapattı.

Dış piyasalardaki iyimserliğe rağmen Borsa İstanbul olumsuz ayrışma gösterdi. Piyasayı taşıyacak beklenti ve gündem eksiliği, yabancı yatırımcıların hisse satışları, yerli yatırımcıların azalan ilgisi, yılın ilk yarısına ait şirket bilançolarının zayıf gelmesi gibi birçok neden BIST100 Endeksi’ndeki düşüşe sebep olarak gösterilebilir. “Büyük para haklıdır” sözünü doğrularcasına bazı yatırımcı davranışlarının da bu sürece belli ölçüde katkısı olasıdır. Piyasa bozucu önemli bir haber akışı da yoktu. Eylül ayı ile farklı bir gündem söz konusu. 6 Eylül Cuma günü Fitch’den gelecek Türkiye’nin kredi notuna ilişkin haberler, olumsuz fiyatlamanın önemli ölçüde yapılmış olması, ABD Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecini başlatması ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz düşüşüne devam edeceği beklentileri gibi olumlu fiyatlamaya konu olabilecek gündemler var. Borsa İstanbul’un bu konu başlıklarını ne ölçüde kullanacağını önümüzdeki haftadan itibaren göreceğiz. Bunun için öncelikle yabancı girişlerinin başladığını görmek gerekecek. Bu meyanda yerli yatırımcıların ilgisinin de tekrar artması önemli olacak. Talep artışı olmazsa, olmaz. Mevcut faiz halen enflasyonun altında yani negatif faiz durumu söz konusu. Bu aşamada; Gerek banka mevduatı, tahvil bono ve gerekse TCMB politika faiz oranları halen tasarrufları enflasyona karşı korumada yetersiz kalıyor. Ancak perşembe akşamı TCMB tarafından zorunlu karşılık uygulamasında yapılan değişikliğin TL mevduatının desteklenmesi ve mevduat faizlerindeki düşüşün sınırlanması hatta örtülü faiz artışı gibi bazı sonuçları beraberinde getirmesi olasılığı mevcut. Bu gelişmenin mevduat faizlerine yansımalarını bir görmek gerekecek. Mevduat faizindeki düşüş durursa kredi faizleri de yüksek kalmaya devam edecektir. TCMB’nin bu hamlesini dezenflasyon sürecindeki gecikme ile birlikte parasal sıkılaşma adımlarının devamı olarak görmek mümkün. Uygulanan ekonomik programın döviz kurlarındaki artışa tahammülü olmayacağına göre bu tür önlemleri olağan karşılamak gerekir. Kur artışı demek enflasyon artışı ve parasal dengeleri besleyen carry trade işlemlerine sekte vurmak demek bir yerde. TCMB bu yolla piyasaya mesajını vermiş oldu. Zaten toplantı metinlerinde gerekirse diye başlayan cümleler ile ek sıkılaştırmadan söz etmişti. Son aylarda döviz mevduatında bir artış da vardı. Bu tasarruf sahiplerinin alternatif arayışında olduğunu gösteren bir durumdu. Enflasyona karşı korunma çerçevesinde biraz da güvenli liman olarak altın, döviz, konut gibi yatırım araçları daha fazla sorulur olmaya başlamıştı. Konut için halen yüksek kredi faizleri önemli bir set oluşturuyor. Ancak yıl sonuna doğru faiz indirimleri başlarsa diye bir beklentiyle orta ve uzun dönemli bir alternatif olabilir. Döviz kuru ve mevduatlarında bir kımıldama var ama TCMB ile ekonomi yönetimi o noktada sıkı takipte. Perşembe akşamı TCMB’den gelen kararla bunu tekrar teyit etmiş oldu. Bu meyanda; Geçen ay düşmüş ve mayıs ayındaki seviyelerinin altına çekilmiş bir BIST100 Endeksi var. Hisse senetlerindeki kayıplar daha fazla. Tavsiye olarak algılanmamak kaydıyla, bir alternatif olarak “umutlar eylülde” derken biraz da bu açıdan bakmak istedik. Spekülasyonlar ve hızla değişiklik gösteren gündem ile bu beklentinin ne ölçüde realize olacağını göreceğiz. Mevcut durum itibariyle Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.

Yabancı yatırımcıların son aylardaki “tahvil bono al, hisse sat” politikası 23 Ağustos ile biten haftada kesintiye uğradı. Tahvil bonoda 1.026 milyon dolarlık satış yaparken hisse senetlerinde 66 milyon dolarlık alım yaptılar. Bu durum politika değişikliği oluyor demek için yeterli değil. Önümüzdeki birkaç hafta daha devamının gelip gelmeyeceğinin test edilmesi gerekir. Haftalık bazda benzer durum geçtiğimiz dönemlerde de oldu. Ancak sonra olağan akışına döndü. Bu aşamada bilemiyoruz belki de bir politika değişikliğinin eşiğinde olabiliriz. Ama bunu birkaç hafta daha gözlemlemek gerekir. Aynı hafta; TCMB brüt rezervleri 2.5 milyar dolar azalışla 150.4 milyar dolara çekilirken swap hariç net rezervler 4.3 milyar dolar gerileme ile 21.4 milyar dolar oldu. Buna karşılık geçtiğimiz haftalarda sıkça vurguladığımız üzere yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki döviz mevduatı 3.4 milyar dolarlık artışla 172.4 milyar dolara yükseldi. Perşembe akşamı TCMB’den gelen kararın bu görünüm ile bir parça ilgisinin olması muhtemeldir. Kur korumalı mevduatta (KKM) ise düşüş eğilimi sürmekle birlikte biraz ivme kaybı var. KKM, 23 Ağustos haftasında 40 milyar TL’lik düşüşle 1.619.232 milyon TL oldu.

Ağustos enflasyonu 3 Eylül Salı günü açıklanacak. Piyasa beklentisi aylıkta (TÜFE) %2.64 olarak öne çıkarken yıllıkta %52‘ye gerilemesi bekleniyor. Baz etkisiyle yıllık enflasyonun düşmesi matematiksel olarak beklenen bir durum. Bu açıdan enflasyonun seyrini aylık üzerinden okumak gerekecek. Temmuz ayında %3.23 olan enflasyonun ağustosta beklendiği gibi %2.60 seviyelerine gerileme durumu söz konusu olursa bu olumlu yorumlanabilir. Enflasyon, son bir yıldır uygulanan ekonomik programın en önemli ayağı. Enflasyon hedefi yakalanmaz ise; Faiz düşmez, faiz düşmez ise ekonomideki yavaşlamanın önüne geçilmez, ekonomide canlılık olmazsa şirketlerin borç ödeme kapasiteleri artmaz, işsizlik azalmaz gibi birçok türev ve sonuç çıkarmak mümkün olur. Bu açıdan enflasyonda katılık sürerse TCMB parasal sıkılaşma adımlarının atılacağını sıkça vurguluyor. Yazın bitmesiyle gıdada mevsimsellik etkisinin azalacak olması, kurlardaki hafif yükseliş, okulların açılacak olması, yönetilen ve yönlendirilen ürün zamları (kamu) olayın kolay olmayacağını gösteriyor. Diğer önemli gündem yarın açıklanacak Türkiye’nin 2.çeyrek büyüme verisi olacak. Piyasa %3 civarında büyüme bekliyor. İlk çeyrek %5.7 idi. Yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın büyümeye olumsuz yansıması olağan bir sonuç.