Haftalık Borsa Yorumu – (14-18 Nisan 2025)

İç piyasalar dışarıdaki gelişmeleri takip ediyor.

Siyasi gelişmelerin nispeten durulmasıyla dışarıya göre daha sakin bir seyirden söz edilebilir. Ancak 19 Mart ile başlayan siyasi sürecin makro ekonomik verilere yansımaları azalarak da olsa devam ediyor. Borsa İstanbul’un dış borsalardaki dalgalı seyre biraz duyarsız kaldığı söylenebilir. BIST100 Endeksi’nde tepki yükselişleri zayıf kaldı. Bu görünümde yabancı satışlarının sürüyor olması önemli paya sahip. TCMB verilerine göre 04 Nisan ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar 445 milyon dolarlık hisse senedi, 2.019 milyon dolarlık tahvil bono satışı yaptılar. 19 Mart’ta başlayan siyasi gelişmelerle son 3 haftada toplamda; 1.540 milyon dolarlık hisse senedi, 4.847 milyon dolarlık tahvil bono satışı yapılırken hisse ve tahvil bono satışlarının tamamı 6.388 milyon doları buldu. Aynı hafta TCMB brüt rezervlerinde 2.2 milyar dolar düşüş, bankaların yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında ise 4.5 milyar dolarlık yükseliş gerçekleşti. Dövize yönelim sürüyor. TCMB brüt rezervler 154.2 milyar dolara gerilerken 31.1 milyar dolara çekilen swap hariç net rezervlerinde ise düşüş biraz daha belirgindi. Swap hariç net rezervlerde 3 haftalık kayıp 34.3 milyar dolara ulaştı. Dışarıda gerilimin artması Türkiye’nin ülke risk priminin (CDS) yükselmesine neden oldu. Daha önce iç gündeme bağlı olarak kritik seviye olan 300’ün üzerine çıkmıştı. Dış piyasalardaki gelişmelerle 360-370 seviyelerine kadar yükseldi. İç gündemin önümüzdeki hafta önemli konu başlıklarından biri 17 Nisan Perşembe günkü TCMB toplantısı ve faiz kararı olacak. Beklentiler faizin sabit bırakılacağı yönünde. Geçtiğimiz günlerde yükselen kurlara bağlı olarak faiz artırımı bekleyenler çoğunluktaydı. Ancak kurların denge bulmaya başlaması ve mart enflasyon verilerinin beklentilerin altında kalmasıyla bu öngörüler azalmış görülüyor. TCMB muhtemelen bekle-gör moduna geçebilir. Fakat yine de faiz kararını ve toplantı metnini görmek doğru olacak. Döviz kurlarında ise; Dış piyasalarda euronun güçlenip doların zayıflaması iç piyasalara da yansıdı. Euro/TL kuru yükselirken dolar/TL yatay seyrediyor.

Dış piyasalarda dalgalı seyir devam ediyor. ABD Başkanı Trump, Çin dışındaki ülkelere vergileri ertelemesi Avrupa’yı rahatladı. Bu durum borsalarda tepki yükselişleri olarak yansıma gösterdi. Avrupa borsaları daha güçlü göründü. Bu görünümde; ABD’nin Avrupa’ya gümrük tarifelerini diğer ülkeler seviyesine (%10) indirmesi, Avrupa Birliği’nin ABD’ye aynı şekilde karşılık vermesi ve müzakereye hazır olduğunu açıklaması önemli rol oynadı. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında ise doz gittikçe artıyor. ABD, Çin’e uyguladığı gümrük tarifesini %145’e yükseltince Çin de %125’e çekti. Bu durum piyasaları biraz daha gerdi. İki ülke arasındaki ticareti neredeyse imkansız hale getiren olay dünyanın en çok üreteni ve tüketeni veya alanı satanı arasında el yükseltilerek karşılıklı “düelloya” dönüştü. Trump “Çin ile ne olacağını göreceğiz, onlarla bir anlaşma yapabilmeyi çok isteriz.” demesine rağmen iki taraftan da geri adım henüz yok. Trump Avrupa ve diğer ülkelere yaptığı gibi Çin’e karşı bir yumuşama gösterebilir mi? Ticaret savaşının sürdürülemez noktaya ulaşması bu ihtimali gündemde tutuyor. Son gelişmelerden ABD de olumsuz etkileniyor. “Her akım karşıtını besler” anlayışından hareketle ABD karşısındaki devletler ortak hareket etmeye başladı. Avrupa ve Asya, ABD’ye karşı ittifaka gidiyor. ABD hamleleri bumerang gibi ona geri dönerken dolar zayıfladı, ABD tahvillerine ilgi azaldı. ABD’nin gücünde doların konumu malum. Diğer yandan ABD’de enflasyon ve resesyon riski (stagflasyon) artıyor. Çin, Avrupa Birliği (AB) ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerindeki ticaret ortaklarıyla işbirliğini geliştirmeye yöneldi. Avrupa Birliği’nde son yıllarda kendi içinde zayıflayan bağlar yeniden kuvvetlenmeye başladı. Bir diğer soru, Çin ABD’ye satamadığı malları diğer ülkelere pazarlamaya çalışırsa rekabet diğer ülkelerle daha da artabilir. İhracata dayalı ve borçlu ekonomisiyle Çin dışarıya mal satmak zorunda. Çin’in ucuz malları diğer ülkeleri rekabet açısından zorlayacak haliyle. Bu açıdan bakılınca ABD ile Çin’in makul bir noktada anlaşması her iki ülke için olduğu kadar küresel ekonominin de hayrına olacak. Bu aşamada çok da öne çıkmayan ancak ihtimal olarak dillendirilen Çin’in elindeki ABD tahvillerine ilişkin sorular mevcut. Çin en fazla ABD tahvillerine sahip Japonya’dan sonra ikinci ülke. Henüz çok olası görülmese de bazı kesimlerde Çin bir silah olarak bu tahvilleri satışa başlayabilir kaygısı var. Bu ihtimal gerçeklik kazanırsa, ABD tahvil faizlerinin yükselmesiyle ABD tahvil piyasasını dalgalandırması ve belirsizliğin artması söz konusu olur. Ancak henüz olayın o noktaya taşınmadığı da yine kabul gören bir durum.

ABD veya Çin’den ticaret savaşını daha da kızıştıracak yeni bir hamle gelmezse son gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanmasına bağlı olarak piyasalarda dengelenme çabalarıyla borsalarda tepki alımları görülebilir.

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!