Haftalık Borsa Yorumu – (13-17 Ocak 2025)

TCMB faiz indirim sürecinin başlamasının ardından enflasyonda yükseliş hızının düşmesiyle piyasalar yeni yıla umutlu girmişti.

Borsada tepki çıkışı, döviz kurlarında yatay seyir, tahvil faiz oranlarında ise düşüş gözlendi. Gösterge ve uzun vadeli tahvil faizlerindeki düşüş ve fiyatlama daha belirgin bir şekle büründü. Ancak borsaya yansıması aynı ölçüde olmadı. Diğer yandan yabancı yatırımcının tahvil ve bonoya ilgisini sıkça vurguladığımız üzere yüksek faiz nedeniyle olağan karşılamak gerekecek. 2025 enflasyon tahminlerini dikkate aldığımızda mevcut faiz, reel ve risksiz bir kazanç sunuyor. Bu açıdan yerli ve yabancı yatırımcının halen faizde ısrarcı olmasını anlamak bu aşamada mümkün. TCMB faiz indirimleri devam ettiği taktirde bu görünümün değişme olasılığı mevcut. Ama aynı kazançlar daha zor olacak. Bu durumda ibrenin alternatif yatırım araçlarına yönelmesi olasılığı gündeme gelebilir. Bu noktada yerli olduğu kadar yabancı yatırımcıların da hisse senetlerini 2025 yılı için radarlarına almaları muhtemeldir. Son günlerde henüz somut olarak işlemlere yansımasa da yabancı yatırımcıların Türkiye’yi daha yakından takibe aldıkları yönünde haberler var. Yatırım tavsiyesi olmamakla birlikte; Gerek fiyat kazanç gibi temel finansal oranlar, gerekse dolar ve TÜFE bazlı değerlendirmelere göre Borsa İstanbul’un (BIST100 Endeksi) ucuz ve primsiz olduğu konusunda kabul gören bir görüş var. BIST100 Endeksi fiyat kazanç oranı 7.5-8.0 bandında seyrediyor. Bu görünüm uzun bir süredir geçerliliğini korumakla birlikte tabloda eksik olan tarafın talep olduğu yine uzlaşılan bir konu. Talep derken özellikle yabancı yatırımcı daha fazla işaret ediliyor. Geçen yıl TCMB ödemeler dengesi tablosuna göre 2024 yılı ocak-ekim döneminde 2.6 milyar dolarlık hisse satışı, 36 milyar dolarlık tahvil bono alımı resmi bilgi olarak kayıtlarda yer alıyor. Yarın açıklanacak kasım ayına ait ödemeler dengesi tablosunda bu verilerin son şeklini görebileceğiz. İç gündeme bakıldığında, makroekonomik veriler açısından olumlu fiyatlamaya konu olabilecek bir gündem ve hikayenin oluşmaya başladığını söylemek mümkün. ABD yatırım bankası Goldman Sachs, Türk hisse senetleri ile ilgili değerlendirmesini güncelledi ve tavsiyesini “piyasa altı getiri” düzeyinden “piyasaya paralel getiri” düzeyine yükseltti. Banka bu görüşünü, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)’nın faiz indirimine dayandırdı. Dış koşullar yani gelişen ülkelere fon akışı ise önemli ölçüde Trump’ın göreve başlamasıyla oluşacak yeni görünüme ve Fed’in para politikasına göre şekillenecek bir konu. Dış piyasa şartları gelişen ülkeler lehine dönmeye başladığında Türkiye’ye de kayıtsız kalınmayacaktır. Yabancı yatırımcının neden önemli olduğu ise yabancı takası ve BIST100 Endeksi grafiklerine bakıldığında bir fikir verecektir. 2020 yılındaki pandemi şartları hariç yabancı yatırımcının borsada olmadığı yıllarda BIST100 Endeksi’nde ciddi primler oluşmadığı görülüyor. 2010 öncesi yabancıların borsadaki hisse payı %70’in üzerinde iken 2019 yılında %65’e gerilemiş. Cuma günü itibariyle ise bu oran %36 seviyelerinde (Finansbank katkısıyla). 2004-2005 sonrası özellikle AB çıpası ile başlayan yabancı girişleri BIST100 Endeksi’nde ciddi rallilerin oluşmasına neden olmuş. Bu açıdan yabancı yatırımcının borsaya katılması piyasaların seyri açısından oldukça önemli rol oynayacak. Diğer yandan; TCMB tarafından açıklanan 03 Ocak ile biten haftaya ait verilerde; Yabancı yatırımcılar 42.1 milyon dolarlık hisse senedi alırken 187.5 milyon dolarlık tahvil bono satışı yaptılar.

ABD’de tarım dışı istihdamı Aralık ayında +256 bin (Beklenti: +160 bin, önceki: +227 bin) olarak açıklandı. Veri sonrası; Trump ile zaten zayıflayan Fed’in faiz indirim beklentileri iyice azaldı. Risk iştahı zayıfladı ve bir sonraki Fed faiz indiriminin Ekim ayında yapılması ihtimali fiyatlanmaya başladı. Bu durum, ABD başta olmak üzere dış borsalara satış olarak yansıdı. ABD tahvil faiz oranı yükseldi, dolar değerlendi, euro zayıfladı ve euro/dolar paritesi 1.0215 ile Kasım 2022’den bu yana en düşük seviyeyi test etti. Fed ile ilgili revizyonlar da gelmeye başladı. Goldman Sachs, bu yıl 3 değil 2 faiz indirimi beklerken Haziran ve Aralık aylarını işaret etti. Diğer yandan önemli bir gelişme de Çin Merkez Bankası’ndan geldi. Çin Merkez Bankası, ülkenin para birimindeki değer kaybını önlemek adına tahvil alımlarını durduracağını açıkladı. Enflasyonda devam eden düşüşle oluşan deflasyon sinyallerine, gerileyen tahvil faizleri ve zayıf büyüme oranları eklenince haklı olarak Çin Japonya’laşıyor mu soruları sorulmaya başlandı. Hatırlanırsa Japonya uzun yıllar düşük büyüme ve negatif faizle yaşamıştı. Şimdilerde ise Japonya’da tam tersi bir durum var. Tahvil faizleri ve enflasyonda yükseliş hakim. Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, %3’e ulaşan enflasyon (TÜFE) karşısında her fırsatta faiz artırımından söz ediyor. Önümüzdeki hafta yoğun ve önemli bir veri akışı var. 15 Ocak’ta ABD TÜFE, 16 Ocak’ta Almanya TÜFE, İngiltere GSYH, 17 Ocak’ta ise Çin GSYH ve Euro Bölgesi TÜFE verileri açıklanacak.

Piyasalarda olumlu seyir zayıflarken temkinli görünüm öne çıktı. Dalgalı bir seyir izlenebilir.

Google Play'den ücretsiz indirin
SİZ DE BİNLERCE YATIRIMCI GİBİ PARA & BORSA MOBİL UYGULAMASINI ÜCRETSİZ İNDİREREK GÜNCEL PİYASA YORUMLARINA ULAŞMAK İÇİN HEMEN BURAYA TIKLAYIN

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!