İç piyasaların gündemi cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra gelen TCMB’den gelen haberlerle değişti.
Hafize Gaye Erkan’ın yerine yeni başkan olarak Fatih Karahan atandı. Devletin ve ekonominin en temel kurumlarından biri olması nedeniyle merkez bankasının başkan değişiklikleri piyasalar için önemlidir. Ancak 2023/haziran ayından bu yana uygulanan, iç ve dış finans çevrelerinden kabul gören ekonomi politikasında bir değişim olup olmayacağı aynı derece önemli bir konu. Bu açıdan dikkatler hemen ekonomi yönetiminden gelecek açıklamalara çevrildi. Gerek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gerekse Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan gelen “ekonomik program kararlılıkla uygulanacak” açıklamaları soru işaretlerini ortadan kaldırdı ve bir rahatlama sağladı. Politika değişmeyeceği için pazartesi sabah kısa süreli bir dalgalanma olsa da piyasaların ve ekonominin seyrinde ciddi bir etkiye neden olması zor. Sınırlı bir etkiden söz etmek mümkün olur.
Borsa İstanbul, Ekim/2023 ayından bu yana geçemediği 8.560 zirvesini geçti ve haftayı yeni zirve denemeleriyle kapattı. Dış borsalardan olumlu ayrışma devam ediyor. Borsa İstanbul’un güçlü görünümünün nedenlerine bakıldığında; Yabancı yatırımcıların devam eden alımlarına yerli yatırımcıların da katılması, alternatif piyasalardaki durgunluk ve özellikle mevduat faiz oranlarındaki yükselişin yerini düşüşe bırakması, enflasyona karşı getiri arayışında borsanın tekrar alternatif olarak öne çıkması, BIST100 Endeksi’nin dolar bazında primsiz görünümü, yayınlanmaya başlanan 12/2023 dönem bilançolarına ilişkin beklentiler gibi sebepleri saymak mümkün. İşlem hacmi artışı istenen ölçüde artmasa da önceki günlere göre belirgin bir yükseliş söz konusu. Bu arada yabancı alımlarına rağmen yabancı takas saklama oranının düşüyor olması yerli yatırımcıların da borsaya ilgisinin arttığını gösteren bir gelişme. Yabancı yatırımcıların gelişinin altında yatan temel sebep, uygulanan ekonomi programına duyulan güven. Son TCMB Başkan değişikliğinin bu güveni sarsması zor. Bir de dış piyasa koşullarının iyileşmesi ve risk iştahındaki artış sayılabilir. Türkiye’nin düşen risk primi, kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu değerlendirmeler bir süredir yabancı yatırımcılardaki tavır değişikliğini gösteriyordu. Fakat eyleme geçtiler ve kasım ayının ilk haftasından itibaren (bir hafta hariç) Borsa İstanbul’da kesintisiz bir şeklide hisse alımlarına devam ettiler. Nitekim bu durum 26 Ocak ile biten haftada da sürdü. Haftalık bazda; Hisse senetlerinde 62.5 milyon dolar, tahvil bonoda 51.2 milyon dolarlık alım yaptılar. Rakam olarak çok büyük tutar teşkil etmese de alımların devamlılığı bir kararlılık ve istikrar görüntüsü veriyor. Bu açıdan kısa dönemden çok daha uzun vadeli bir hamleye benziyor. Yerli yatırımcılarda ise enflasyona karşı korunma isteği öne çıkmış görülüyor. Yüksek mevduat faizleri nispeten bir koruma sağlıyordu. Ama enflasyon bir süre daha yüksek kalacak. Beklentilere göre mayıs ayına kadar yükselip zirve yapacak ve %70’leri görüp yılın ikinci yarısı gerileyecek. En azından hatırı sayılır bir süre daha yüksek enflasyon ile yaşamaya devam edeceğiz. Faiz, döviz, konut gibi mevcut yatırım araçlarının durgunlaşan seyrine bakıldığında enflasyona karşı koruma sağlayacak veya enflasyonu yenecek yatırım aracı bulmak biraz zorlaşıyor. Bu durumda bir süredir baskı altında kalmış olan borsa tekrar ciddi bir alternatif olarak kendini göstermeye başladı.
2024 yılının ilk enflasyonu yarın açıklanacak. Kur artışları, akaryakıt zamları, gıda fiyatları, yapılan emekli ve memur zamlarının talebe olan yansıması gibi etkenlerin birleşmesiyle ocak ayında daha yüksek bir enflasyon beklentisi hakim. Hatırlanırsa son aylarda aylık bazda %3’ün altında rakamlar geliyordu. Bu durum 2024 yılı için %36-40 enflasyon tahminlerinin güç kazanmasına neden olmuştu. Enflasyondaki yükselişin TCMB faiz kararlarına etkisi olmayacağı için piyasaya yansımaları zayıf kalabilir.
Dış piyasalar geçen hafta ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısına odaklanmıştı. Fed beklendiği üzere faizi sabit tuttu. Toplantı sonrası Fed Başkanı Powell’ın “Fed’in mart ayına kadar faiz indirimi konusunda yeterli güvene sahip olması olası değil” vurguları dikkat çekti. Bu açıklama sonrası mart ayında faiz indirimi olasılığı %35’e gerilerken mayıs ayı için %90’lara çıktı. İlk aşamada piyasalar bu açıklamalara olumsuz tepki verdi. Ancak toplantı öncesi de faiz indirimine ilişkin beklentiler ağırlıklı olarak mayıs veya haziran ayları içindi. Öngörüler o yöndeydi. Bu açıdan kısa kararsızlık sonrası piyasalar toplantı öncesindeki fiyatlamalarına geri döndü. Borsalar tekrar toparlandı ve çıkışını sürdürdü. Cuma günü beklentilerin üzerinde gelen ABD tarım dışı istihdamı ABD ekonomisinde “yumuşak inişle” birlikte canlılığın sürdüğünü gösteriyor. Ancak bu durum önümüzdeki dönemde enflasyon düşüşünün devamı ve faiz indirimlerinin geleceği açısından pek de iyi haberler değil.