The Economist’in iki hafta önceki kapak makalesi, içinde yaşadığımız ekonomik sistemi irdelemek açısından oldukça çarpıcıydı… Makalenin adı “Amerika’nın şaşırtıcı ekonomisinden çıkarılacak dersler…”
Aslında derginin açıklamasında iki kapak tasarlanmış; biri sözünü ettiğim konu, diğeri ise dünyanın “bağlantısız” ülkelerinin giderek artan bağımsız davranışları olarak ifade ediliyor ve resimde dolaşık kollardaki eller pazarlık için sıkışıyorlar. Her ne kadar onlar bu bağlantısız ülkelerin bağımsız davranışlarını kötü bir anlam barındıracak şekilde anlatsalar da biz bu resmi ABD hegemonyasını reddeden ülkelerin davranışları olarak da açıklayabiliriz.
Amerikalılar gelecek konusunda karamsar
Yazımın ana konusu olan Amerika’nın şaşırtıcı ekonomisine ve mutsuzluğun dozajına gelecek olursam: Dergideki makalede ara başlık “Dünyanın en büyük ekonomisi emsallerinin tozunu attırıyor” yazsa da; resimse çok uzun bacaklı bir at üzerinde oturan kovboy, hafif bulutlu havaya rağmen önündeki verimli kırları inceliyordu… Sizin de hemen anlayacağınız üzere, subliminal mesaj oldukça açık:
Belirsiz de olsa küresel ekonomiye tepeden bakan bir ABD ve düştüğünde tehlike yaratabilecek yükseklikte oturan Amerikalı… Biliyoruz ki ABD’de yaşam, çalışma hayatı boyunca güzel; aksi ise, bizim deprem sonrası çadır kentler kadar büyük alanlarda bir sokak yaşamı. Bu alternatif çok uzak gelmesin, çünkü sistem böyle… Yazının detaylarında, 1990 yılından bu yana yapılan bir anket sonucundan söz ediliyor: Buna göre ABD’lilerin yüzde 80’i anketörlere, çocuklarının gelecekte kendilerinden daha kötü durumda olacağını söylüyor. Ve ortaya çıkan bu karamsar tablo, anketin başlangıcından bu yana en kötü sonuçları veriyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!