Çin, Hindistan ve ABD altın üretimi ve tüketimi deyince en büyük 3 ülke. Çin’in gözünden altına bakmazsak yanılırız. Bir de Orta Doğu’nun soykırıma tabi tutulması var tabi ki. Gerilim artıyor, petrol yükselebiliyor ve kan dökülürken sağ kalan insanlar alın terini altına yatırıyor.
Orta Doğu’daki jeopolitik gerginliklerin artmasıyla, altın kontratları 23 Ekim’de gram başına rekor seviyesi olan 630.44 yuan’a yükseldi. Bu durum, küresel altın piyasalarında güvenli liman talebinin artışını gösteriyor ve Türkiye’deki altın fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. 2024’ün ilk üç çeyreğinde Şangay Vadeli İşlemler Borsası’ndaki en aktif altın kontratı, yılbaşından 30 Eylül’e kadar %23.5 artışla gram başına 596.72 yuan seviyesine ulaştı.
Çin’in altın tüketimindeki dinamikler dikkat çekici değişimler gösteriyor. 2024’ün ilk dokuz ayında toplam altın tüketimi, yüksek fiyatların mücevher talebini olumsuz etkilemesiyle yıllık bazda %11.18 düşüşle 741.732 tona geriledi. Özellikle mücevher alımları, toplam tüketimin %53.9’unu oluşturmasına rağmen, 400.038 tona düşerek %27.53’lük keskin bir düşüş yaşadı. Ancak, külçe ve sikke alımları, görece düşük primler sayesinde %27.14 artışla 282.721 tona yükseldi, bu da güvenli liman talebinin güçlü olduğunu gösteriyor.
Çin’in yerli hammaddelerden altın üretimi %1.17 düşüşle 268.068 tona gerilerken, ithal hammaddelerden üretim %15.51 artışla 111.207 tona yükseldi. Toplam üretim ise %3.2 artışla 379.275 tona ulaştı. Sektör uzmanları, yeni büyük madenlerin henüz tam kapasite üretime geçmemesi nedeniyle geçici bir düşüş yaşandığını, ancak uzun vadede yerli üretimin geleceğinin umut verici olduğunu belirtiyor.
Küresel finansal piyasaların en önemli göstergelerinden biri olan Dolar Endeksi, profesyonel yatırımcılar için vazgeçilmez bir analiz aracı olarak öne çıkmaktadır. Bu güçlü gösterge, uluslararası sermaye akışlarının yönünü belirlemekte ve piyasanın momentumunu tahmin etmede çok da mühim bir rol oynamaktadır. Özellikle volatilitenin arttığı dönemlerde, yatırımcılara sunduğu net öngörüler sayesinde portföy yönetiminde stratejik bir avantaj sağlar.
Finansal piyasaların nabzını tutan ekonomik takvim ise yatırımcılar için adeta bir rehber görevi görmektedir. Makroekonomik verilerin açıklanma tarihleri, merkez bankalarının politika kararları ve küresel çapta etkili olabilecek ekonomik olayların takvimdeki yeri, piyasa katılımcılarına proaktif pozisyon alma olanağı tanır. Bu sayede yatırımcılar, olası piyasa dalgalanmalarına karşı hazırlıklı olup, risk yönetimlerini daha etkin bir şekilde yapabilirler.
Grafik TradingView’den
Gram Altın Altın/TL grafiğinde Fibonacci seviyeleri incelendiğinde, son yükseliş trendinde 2.693 – 3.111 aralığında önemli bir hareket görülmektedir. 0,618 Fibonacci düzeltme seviyesi 2.840 civarında güçlü bir destek oluşturmuş, RSI göstergesi bu seviyelerde 40-45 bandından yukarı dönüş sinyalleri vermiştir. Momentum açısından pozitif bir görünüm mevcuttur.
Ichimoku bulut sistemi analizi, Tenkan-sen ve Kijun-sen çizgilerinin yukarı yönlü kesişim gerçekleştirdiğini gösteriyor. Hareketli ortalamalar yükseliş trendini desteklerken, özellikle Kumo bulutu üzerinde fiyatın tutunması, trendin gücünü işaret etmektedir. Chikou Span çizgisinin fiyatın üzerinde seyretmesi de yükseliş trendini doğrulamaktadır.
Momentum göstergeleri ve fiyat hareketleri birlikte değerlendirildiğinde, altın/TL için ana destek seviyeleri 2.880 ve 2.920’de bulunmaktadır. Direnç seviyeleri ise 3.075 ve 3.160 olarak öne çıkmaktadır. Bu seviyeler, özellikle yüksek hacimli işlemlerin gerçekleştiği bölgelere denk gelmekte ve teknik açıdan önem arz etmektedir.
Sonuç itibariyle, E-ticaret ve canlı yayın satışları gibi yeni perakende modellerinin küçük gram altın mücevher tüketimini artırması, sektörde yeni fırsatlar yaratıyor. Bu gelişmeler ışığında, küresel altın piyasalarındaki yükseliş trendinin devam edeceği ve Türkiye’deki altın fiyatlarının da bu dinamiklerden etkileneceği öngörülüyor. Teknik açıdan, 2.800,00 seviyesi kritik direnç noktası olarak izlenirken, jeopolitik gelişmeler ve güvenli liman talebi, fiyat hareketlerinin ana belirleyicileri olmaya devam edecek.
Okan Özdemir