Gig; kısa süreli iş, bir kez sahneye çıkmak, tek atlı araba gibi birçok anlama gelen bir sözcük. Konumuz ekonomi olunca bizi ilgilendiren anlamı; ‘kısa süreli iş’ ya da ‘bir bedel karşılığı kısa süreli çalışma’ oluyor. Gig ekonomisi de buradan giderek; daha çok hizmetler kesiminde, kişilerin belirli saatler arasında bir işyerinde çalışmak yerine uzaktan, bazen dijital ortamda esnek çalışma saatleri çerçevesinde üretime katılmasını sağlayan sistemin yarattığı ekonomik faaliyetler bütünü olarak tanımlanıyor.
Gig ekonomisi tanımı içine giren işler daha çok geçmişte de çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmış olan geçici işler. Buna karşılık geçmişteki geçici işlerde çalışma bugünkünden farklı olarak, belirli dönemlerde ya da mevsimlerde işyerine ya da emeğin sunulacağı yere giderek çalışma şeklindeydi. İnşaatlarda çalışan inşaat işçileri, tarımda mevsimlik çalışan tarım işçileri ya da bir şirkette dışarıdan denetim yaptırılmak üzere davet edilen danışmanlar bu tür geçici işleri yaparlardı. Günümüzde bu tür çalışmalardan doğrudan fiziksel emekle yapılanlar dışındakiler daha çok uzaktan yapılıyor. Bir işletmenin organizasyon yapısını yeniden oluşturmak için alınan danışmanlık hizmeti bunun tipik örneğidir. Danışmanlık hizmeti veren uzmanlar, şirketin yapısını, iç ve dış ilişkilerini inceler ve bu bulgulara göre raporunu yazarak görüşlerini bildirir, böylece de görevini tamamlamış olur.
Gig ekonomisi tanımı çerçevesinde çalışanlara gig çalışanları deniyor. Bunlara örnek olarak: Yaptıkları her iş ya da proje başına ücret alan serbest çalışanlar, tek başına çalışan ve yaptıkları iş kadar para alan üstleniciler, belirli bir zaman için işe alınıp o süre kadar ücret ödenen çalışanlar, internet üzerinden sürekli olmamak kaydıyla satış yapanlar, senaryo yazarları, yedek öğretmenler, danışmanlar sayılabilir.
Günümüzde iyiden iyiye öne çıkmış olan gig ekonomisinin gelişmesindeki en önemli itici güç kuşkusuz dijital devrim diye adlandırılan gelişmiş bilgisayarlar ve internet sistemi. İnternetin ortaya çıkıp gelişmesi, insanların özellikle fizik emeğe dayanmayan hizmet üretimine dayalı işlerini belirli bir işyerine gelmeden ve belirli saatlere bağlı kalmadan yapabilmesini ve geçimini bu şekilde sağlamasını imkân içine soktu. Covid 19 salgını gig ekonomisini iyice yaygınlaştırarak doruk noktasına taşıdı. Tam zamanlı çalışanların bile çoğu ister istemez gig çalışanı durumuna geçti. Bu sistem, özellikle hizmet kesiminde çalışan insanların günlük çalışmasını birkaç saat içinde bitirip kalan süreyi kendilerine ayırmalarına imkân sağlıyor. Bir işyerinde çalışan insanların o işyerine gidiş gelişte harcadıkları zamanı tasarruf etmek bile başlı başına bir kazanç olarak karşımıza çıkıyor.
Gig ekonomisinin avantajları yanında dezavantajları da var. En belirgin avantajları esnek çalışma sürelerine imkân sağlaması ve çalışma yeri kavramını ortadan kaldırması (gig çalışanı projesini evinde ya da bir kafede çayını, kahvesini içerken yazabiliyor.) En belirgin dezavantajları ise sürekliliğin olmaması nedeniyle gelir devamlılığının sağlanmasındaki sıkıntı ve sağlık sigortası, sosyal güvenlik gibi giderlerin çalışana ait olması. Çalışanlar açısından sendika üyeliğini azaltıcı bir etki yaratacağı da açık. Bu da toplu olarak hak talep etme eğilimini ortadan kaldırarak emeği zayıf düşürecek bir gelişme.
Nereden bakarsak bakalım gig ekonomisi önümüzdeki dönemde gelişecek ve geleceğe damga vuracak gibi görünüyor.