Dünya ekonomisinin bugün ve geleceğine yönelik pek çok şey konuşuyoruz. OECD çatısı altında, bilhassa G7 ekonomileri ve daha geniş tutarsak, pek çok AB üyesi ülke açısından da en çok konuşulması arzu edilen konuların başında ‘yaşlanan nüfus sendromu’ geliyor. Gelişmiş ekonomilerin tümü, yaşlanan nüfuslarının yakın gelecekte ekonomilerinde ne tür etkilere sebep olacağını merak ediyorlar. Bu nedenle, önümüzdeki dönemin nüfus gelişmeleri, nüfus hareketleri ve gelişmiş ekonomilerde yaşlanan nüfusunun ülke ekonomilerine etkisini analiz etmek üzere bir araştırma merkezi kurulması konusunda da mutabakata varıldı. Çünkü, hızla yaşlanan nüfus, gelişmiş ekonomiler için sadece ciddi boyutlarda bir ‘resesyon riski’ anlamına gelmiyor; aynı zamanda sosyal güvenlik sistemine yönetilmesi karmaşık ve ağır bir yük anlamına da geliyor.
Gelişmiş ülkeler, pek çok sektör ve alanda kalifiye işgücü bulamama sorununu iki başlığı değerlendirerek çözmeye çalışıyorlar; bunlardan ilki ‘düzenli göç’, diğeri ise ‘dijitalleşme’. Dijitalleşme, salt yazılım ile çözülebilecek bir konu değil. Çünkü, ulaştırma, sağlık ve lojistik gibi alanlarda aynı zamanda fiziki aktivite gerektiren faaliyetler de söz konusu. Bu nedenle, gelişmiş ekonomilerin tümü ulaştırma, sağlık, lojistik, madencilik, sanayi gibi alanlarda, kol gücüne dayalı süreçlerinin tümünü yapabilecek kabiliyetler kazandırılmış yeni nesil robotlara ağırlık vermiş durumdalar. Dünyanın bu alanda önde gelen şirketleri, yayınladıkları içeriklerle sadece 5 yıl içinde robotlara kazandırdıkları becerileri adeta yarıştırıyorlar. Üstelik, yeni nesil robotların ve yapay zekanın söz konusu gelişmiş ekonomilerde mal ve hizmet üretim verimliliğini arttıracağına dair iddiaları da söz konusu.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!