Gelişmiş Dünyada Durum Parlak Değil

Mahfi Eğilmez – 16.08.2014

Geçen hafta dış dünyadan büyümeyle ilgili iki önemli veri geldi. İlk veri Japonya’nın ikinci çeyrekteki büyüme oranının yüzde -1,7 olduğunu gösteriyor. İkinci veri Euro bölgesinin ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre sıfır büyüme kaydettiğini ortaya koyuyor.

Önce başlıca gelişmiş ekonomilerdeki mevcut durumu en önemli makro göstergelerle ortaya koymaya çalışalım (Oranlar The Economist’ten alınmıştır.)

  Büyüme (yıllıklandırılmış İşsizlik (son durum) Enflasyon (son durum) Bütçe Dengesi (yıl tahmini) Cari Denge (yıl tahmini)
ABD 2,4 6,1 2,1 -2,9 -2,5
Japonya -0,1 3,5 3,6 -7,8 +0,2
Almanya 2,0 5,1 0,8 +0,5 +7,1
Fransa 0,7 10,2 0,5 -4,0 -1,2
İtalya -0,3 12,3 0,1 -3,0 +1,1
İspanya 1,2 24,5 -0,3 -5,7 +0,8
İngiltere 3,1 6,5 1,9 -4,6 -4,0

 

Japonya, ekonomi bilimi açısından oldukça ilginç bir durumu ortaya koyuyor. İkinci çeyrekte yaşanan sarsıcı küçülme 2011’de yaşanan tsunamiden bu yana en ciddi gerilemeyi gösteriyor. Başbakan Abe’nin enflasyon yaratmak için verdiği talimatlara, iyiden iyiye gevşetilmiş para ve maliye politikası uygulamalarına karşın Japonya, içine düştüğü likidite tuzağından çıkamıyor. İşin en ilginci enflasyonu yüzde 3,6’ya yükseltmiş, yüksek bütçe açığı vermiş (yüzde 7,8) ve cari fazlasını da ciddi biçimde küçültmüş (yüzde +0,2) olmasına karşın Japonya kısır döngüyü kıramıyor.

Almanya’nın yıllıklandırılmış büyümesi yüzde 2,4 görünse de ikinci çeyrek büyümesinin ilk çeyreğe göre yüzde -0,2 oranında daralması yıkılmaz görünen Alman ekonomisiyle ilgili oldukça ciddi soru işaretleri yarattı. İkinci çeyrekte Fransa yüzde 0’lık büyüme oranıyla yerinde sayarken, İtalya yüzde –0,2 oranında küçüldü, İspanya ise yüzde 0,6 oranında büyüdü. Bu oranlar Avrupa’da işlerin pek parlak gitmediğini ortaya koyuyor. Bu oranlar içinde en şaşırtıcı olanı kuşkusuz Avrupa’nın çekici gücü sayılan Almanya’nın sergilediği eksi büyüme oldu.

Küresel kriz içinde bocalamaya devam eden gelişmiş dünyada en sağlam durumda görünen ekonomiler, her şeye karşın, ABD ve İngiltere. Krize ilk giren iki gelişmiş ülke olan ABD ve İngiltere aşağı yukarı benzer yollara başvurdular. Her ikisi de faizleri düşürdü, her ikisi de parasal ve finansal gevşeme politikası uygulayarak tahvil alıp piyasaya likidite verdiler. ABD, tahvil alıp likidite verme politikasını yavaş yavaş sonlandırırken İngiltere hiç hız kesmeden devam ediyor. Buna karşılık piyasalarda İngiltere Merkez Bankası’nın, Fed’den önce faiz artıracağı tahminleri yapılıyor. İngiltere ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre yüzde 0,8, geçen yılın ikinci çeyreğine göre ise yüzde 3,1 büyüyerek Avrupa’nın öteki büyük ekonomilerinden daha iyi bir konumda olduğunu gösterdi. ABD ise ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre yüzde 1, geçen yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 2,4 büyüme sergileyerek ilk çeyrekteki olumsuz havayı bir miktar silmeyi başardı.

Euro bölgesindeki durgunluk, ihracatının yarısını bu bölgeye yapan Türkiye için kötü haber. Irak’ta yaşanan olaylar nedeniyle oraya olan ihracatta büyük düşüş yaşanırken Avrupa’dan gelen haberler ihracatımız açısından iyice sarsıcı oldu. Türkiye’nin açıklanmamış B planında Irakta kaybedilen ihracat potansiyelinin bir bölümünü, Avrupa’dan yaş meyve ve sebze alımını kesen Rusya’ya, bir bölümünü de Avrupa’ya yönlendirmek vardı muhtemelen. Avrupa’nın böyle bir ortamda ithalatını artırıp artırmayacağı net değil. Öte yandan Rusya’nın da Avrupa’dan kestiği yaş meyve ve sebze ithalatı için ilk düşündüğü seçenek olarak BRICS üyesi Brezilya öne çıkıyor.

2013 yılının sonlarına doğru 2014 yılına büyük umutlarla bakılıyordu. Euro Bölgesi ve Japonya’nın içine düştüğü sıkıntıdan kurtulup toparlanacağı, ABD ve İngiltere’nin de sıkıntıyı aşmakta epey yol alacağı düşünülüyordu. Düşüncenin ilk bölümü tutmamış görünüyor. Henüz yılın tamamlanmasına 4 ay olsa da artık umutlar 2015’e taşınmaya başlamış bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir