Mahfi Eğilmez – 30.05.2013
30 Mayıs Çarşamba günü Maliye Bakanı, Bakanlığın uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı yeni Gelir Vergisi Kanun Tasarısının ana çizgilerini açıkladı. Ana çizgilerine bakarak ilk yorumlarımızı televizyonda yaptık. Ama ondan ötesi henüz kamuoyunun tartışmasına açılmadı. O nedenle kamuoyuna açıklanan ilk görüşleri ele alarak bir değerlendirme yapacağım.
1.Maddeler bazında yeni tasarıyı tartışacak durumda değiliz çünkü maddeleri bilmiyoruz. İlk eleştirim bu noktadadır. Hepimizin mükellef olacağı ya da en azından hepimizin beyanname vermek durumunda olacağımız bir tasarının tartışmaya açılmasında yarar. Maliye Bakanlığı, tasarıyı son şekliyle web sitesine koymalı ve 3 ay süreyle görüşlere açmalıdır. Tasarının altına insanlar görüşlerini yazabilmelidirler. Bu görüşlerden haklı bulunanlar tasarıya işlenerek tasarı olgunlaştırılmalıdır. Elbette ki son söz ve tasarıya son halini vermek Maliye Bakanlığı’nın yetkisinde olacaktır. Ama bu yöntem ile tasarı yasalaştığında bütün toplumun eseri haline gelir ve benimsenmesi daha kolay olur.
2.Türkiye’de gelir vergisinin GSYH’ya oranı düşüktür de gelirlerin oranı nasıldır? Türkiye, gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerde yani gelir vergisinde (gelir vergisi tahsilatı/GSYH = % 5,8) OECD ülkeleri arasında Meksika ve Slovakya’nın önünde sondan üçüncü sırada yer alıyor. O nedenle gelir vergisini artırmak gerektiği ifade ediliyor. Benzer bir sıralamayı kişi başına gelirde yaparsak Türkiye’nin son sırada olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin üstünde Meksika ve Macaristan yer alıyor. Yani geliri düşük olanlarda gelir vergisi de düşük kalmış.
3.Gelir vergisi karmaşık bir yapı içinde görünüyor. Gelir vergisinde defalarca değişiklik yapılmış olduğu için yasanın sistematiği bozulmuştur. Bu gerekçeye katılmamak mümkün değil. Yasanın basit ve anlaşılabilir hale getirilmesi gerekiyor.
4.Gelir vergisiyle kurumlar vergisinin tek yasada birleştirilmesi: Bugün artık kurumlar vergisinin ayrı bir vergi olarak alınmasının mükerrerliğe neden olduğu genel kabul görüyor.
5. Beyanname esası yaygınlaşıyor. Vergi sisteminin esası beyannameye dayalı vergileme olmalı. Aslında gelir vergisi ilk yürürlüğe girdiğinde de hedef buydu. Ne var ki yıllar geçtikçe bu hedeften uzaklaşıldı. Beyana dayalı sistem giderlerin indirimini de getirdiği sürece yararlıdır.
6. İstisnalar azaltılıyor: İstisna ve muaflıkların azaltılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. İstisnaların genişlediği, sayılarının arttığı yerde kayıplar çoğalıyor. Bununla birlikte kira gelirlerinde götürü gider uygulamasının kaldırılması doğru olmayabilir.
7. Bakanlar kuruluna verilen yetkilerin artırılması yaklaşımını olumlu bulmuyorum. Vergi, parlamentonun yetkisindeki bir işlevdir. Bunun uğruna bir tarih yazılmıştır dünyada. Magna Carta’dan başlayan bir sınırlamanın tarihidir bu. O nedenle alt ve üst sınırları belirlenmek kaydıyla bazı oranların güncellenmesine imkân tanıması dışındaki yetkilerin bakanlar kuruluna devredilmesinin uygun olmayacağı düşüncesindeyim.
Maliye Bakanlığı tasarıyı yayınlarsa maddeler üzerinden ayrıntılı olarak görüşlerimi paylaşacağım.