“Değişen dünya ile birlikte nasıl bir işte çalışacağımı çok bilmiyorum ama nasıl bir işte çalışmayı umuyorum derseniz, kesinlikle şunu söyleyebilirim; zaten küçüklükten beri hayalimdir, bir etki yaratacak, Dünya üzerinde, global ölçekte bir etki yaratacak bir işte, belki 9-5 kısıtlamaları arasında değil ama ne zaman istersem, gerekirse 24 saatimi de verebileceğim, gerekirse 2-3 saat ile ertesi güne hazırlanabileceğim, biraz daha esnek bir platformda çalışmak isterdim açıkçası.”
Bu sözler Ekotürk TV’de hazırlayıp sunduğum Dijital Finans’ın 18 Ekim’deki konuklarından 12. Sınıf öğrencisi İlkan Budak’a ait. Bu genç arkadaşım, Dünya Ekonomik Forumu İşlerin Geleceği Raporu’nda 2025 yılı için öngörülen yetkinliklerden biri olan “esneklik” kavramını öyle güzel içselleştirmiş ki, yayın boyunca buna vurgu yaptı. Yayın öncesi sohbetimizde “Sizden yeni şeyler öğrenmeye geldim.” sözümü, diğer konuğum Belemir Uzgur ile birlikte yayın süresince doğruladılar. Buradan hareketle geleceğin işleri ve işlerin geleceği ile ilgili ben de birkaç kelam etmek istedim.
Dönüşüm Muhteşem Olacak! Mı?
Dünya’nın dönüş hızı aynı kalsa da dönüşüm hızı günden güne artıyor. Bunda en büyük rol elbette ki teknolojinin yaygınlaşarak gelişmesine ait. Uygarlık tarihine baktığımızda benzer gelişimlerde savaşların katkısı çok büyük. Günümüzde ise özellikle Dünya genelinde hüküm süren pandemi tetikleyici rol oynuyor. “Siyah Kuğu” olarak da tanımlayabileceğimiz bu tetikleyici ile birlikte paradigmalar eksen değiştiriyor. Bugünün işleri de buna paralel olarak hızla dönüşüyor.
İnternetin hem hızının artması hem de yaygınlaşması ile birlikte “Süper İnsan” kavramına daha da yaklaşıyoruz. Dijitalleşme kültürünü odağına alan her insan artık birer süper kahraman misali istediği bilgiye ulaşabileceği gibi, bilgi yaratım sürecini de hayatın akışında, hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirebiliyor. Ben duruş olarak bu dönüşümün olumlu ve olumsuz yanlarını sorgulamaktan ziyade deneyimlediğimiz sonuçlara odaklanmayı, onları sindirmeyi ve adapte olmayı tercih ediyorum.
İşlerin Geleceği
Yakın zamanda verdiğim bir “Borsa Aracı Kurum Otomasyonları” ve “Varlık Yönetimi Otomasyonlar” eğitiminde öğrencilerden gelen soruydu şu: “Sermaye Piyasası kurumlarındaki işler nasıl dönüşecek?”. Bir an duraksadım. Kendi kariyerimi düşündüm. Faks makinesi ile gelen kağıtlardaki bilgileri muhasebe yazılımlarına nasıl tek tek elle girdiğimizi hatırladım. Bir müşteri hesabı açmak için onlarca sayfa sözleşme üzerindeki verileri nasıl kontrol ettiğimizi, onları nasıl klasörde arşivlediğimizi, o evraklar içinde ihtiyaç duyduğumuz bilgileri nasıl gözle aradığımı hatırladım. Bunun gibi onlarca manuel iş bugün neredeyse tamamen otomatik olarak gerçekleştiriliyor.
Örneğin hesap açılışları artık Video Görüşme ile tamamen uzaktan yapılabiliyor. Hesap açmak için çalışan kişilere artık ihtiyaç kalmıyor. Veriler entegre bir şekilde sistemlere akıyor. Eskiden aracı kurumların operasyon biriminde sadece bu işle ilgilenen en az 2-3 kişi varken, artık bir kişi mesaisinin kısa bir bölümünü buna ayırabiliyor. Üstelik şu andaki hesap açılış sayıları geçmiştekinin en az 10 katı olmasına rağmen ayrıca bir istihdama gerek kalmıyor. Buna benzer şekilde birçok iş otomasyon süreçlerine dahil oluyor. Çalışanlar ise “işi yapan” yerine “işi kontrol” eden pozisyonuna geçiyor.
Geçmişte sermaye piyasaları ekosisteminde “Dealer” “Broker” gibi meslekler bugün nasıl yok olduysa özellikle operasyonel işlerde de artık işlemlerin sisteme girilmesine aracılık eden kişiler farklı işleri kendilerine adapte etmek durumundalar. Kendilerini adapte edemeyenler elimine olma tehlikesi ile karşı karşıyalar.
Sermaye piyasaları perspektifinden örnek verdiğim bu başlık aslında birçok sektörde de geçerli durumda. Bununla birlikte her yok oluş başka bir var oluşu tetikler. Bu doğanın değişmez kuralıdır. Yani yok olan işler başka yeni işlerin doğmasına vesile olurlar. Önemli olan bu potansiyeli doğru okuyup, yetkinlikleri de buna göre dönüştürmek veya yenilerini kazanmak.
Geleceğin İşleri
Bugünden geleceğe baktığımızda birçok alanda yeni işlerin ortaya çıkacağını veya bugünlerde az sayıda uzmanı olan işlerin, gelecekte revaçta olacağını tahmin edebiliyoruz. Kısaca fikir yürüttüğümüzde, dijital ayak izlerimizle her an ürettiğimiz verileri analiz edenlerin, bunu bir bilim olarak tasarlayanların, mühendislik perspektifinden değerlendirenlerin ve verilerin güvenliğine odaklananların ön plana çıkacağı aşikar. Son yıllardaki kariyer değişimlerinde ağır basan yapay zeka konusunda kendini geliştirenler gelecekte en çok kazananlar olacak. Yazılım ve uygulama geliştirme uzmanları da bu mesleki yeteneklerini nesnelerin interneti odağına kaydırırlarsa daha etkin bir kariyer yolculuğuna sahip olacaklar. Yine önemli başlıklardan biri de blokzincir teknolojileri olacak. Özellikle akıllı kontratları hayatımızdaki süreçlere adapte edebilenler günün kazananları olacak. İş geliştirme uzmanı, proje yöneticisi, dijital dönüşüm uzmanı, robotik mühendisi, fintech mühendisi, risk yönetimi uzmanı gibi meslekleri daha sık duyacağız.
Günümüzdeki birçok araştırmacı, geleceğin işlerinin teknoloji odaklı olacağı konusunda hemfikir. Dijitalleşen her süreç hayatımızı kolaylaştırıyor ve konfor alanımıza katkı sağlıyor.
Sermaye piyasalarından örnek vermeye devam edersek, bugün artık “Dijital Aracı Kurum” ve “Dijital Portföy Yönetim Şirketi” kavramlarının somut örneklerini ülkemizde de görüyoruz. Mevcut kurumlardan farklı olarak bu kurumların organizasyonel yapıları oldukça küçük. Üstelik çoğunluğu yazılım mühendislerinden oluşuyor. Ön plandaki mobil uygulama ile diğer kurumlardan farklı bir müşteri deneyimi sunmayı hedefliyorlar. Basit ve kullanışlı olmayı odaklarına koymuşlar. Halihazırda bu işi yapan kurumların operasyonel süreçlerinin neredeyse tamamını, uygulama üzerinde müşterinin inisiyatifine bırakarak, arka plandaki operasyonel yükü büyük oranda azaltıyorlar. Kullandıkları emir iletim, operasyon, muhasebe, denetim ve raporlama alt yapıları, ekosistemin önemli paydaşları olan Borsa İstanbul, Takasbank, MKK, GİB, MASAK, SPK ve TSPB ile entegre olup, bu kurumların mevzuat gereği beklentilerini de otomatik bir şekilde sağlayabiliyor. Sadece bu kurumlar değil diğer aracı kurumlar, diğer portföy yönetim şirketleri ve portföy saklama kuruluşları da bu entegrasyonun önemli bir parçası. Diğer yandan organize olmayan piyasalardaki işlemler için de “Açık Bankacılık” uyumlu alt yapılar mevcut. Haliyle uçtan uca otomasyon yaklaşımıyla, modüler olarak tüm sistemler birbiri ile dijital bir dille konuşuyor. Burada özetlediğim yaklaşımla, az sayıdaki deneyimli çalışanla tüm süreçlerin yürütülmesi mümkün hale geliyor.
Sonuç: Yetkinlikleri Tasarlamak
Yazının başında referans verdiğim raporda, bu değişime adapte olmak için kişilerin yeni yetkinliklere adapte olmasının önemi vurgulanıyor. Analitik düşünme ve inovasyon, etkin öğrenme ve öğrenme stratejileri, karmaşık problem çözme, eleştirel düşünce ve analiz, yaratıcılık, özgünlük ve girişkenlik, liderlik ve sosyal nüfuz, teknoloji kullanımı, takibi ve kontrolü, teknoloji tasarımı ve programlanması, dirençlilik, stresle başa çıkma ve esneklik, tümevarım, problem çözme ve kavrama yeteneği 2025 yılı için öngörülen yetkinlikler. Yukarıda verdiğim örneklerde buradaki birçok yetkinliğin hem bireyler hem de kurumlar açısından önemini vurguladım. Bu adaptasyonu içselleştirmek için sürekli “an”da kalmak ve geleceği düşlemek gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda bu değişimin mevcut düzeninizi yok edeceğine odaklanmak yerine, bu değişimle birlikte potansiyelinizi nasıl farklı şekillerde ortaya koyabileceğinizi ve bunun için ihtiyaç duyduğunuz bilgiye nasıl erişebileceğinizi tasarlamak daha uygun bir yol olarak görünüyor.
Bu senenin yaz ayında sevgili İnci Abay Cansabuncu’nun sosyal girişimcilik şapkasıyla tasarladığı “GelecektekiSen Geleceğin İşleri Yaz Okulu”nda tanıştığım Belemir Uzgur’un, Dijital Finans’ta söylediği bir cümle ile yazımı tamamlamak istiyorum: “Ben gelecekte kendi işimi yaratmış olmayı istiyorum!”
Güzel ve aydınlık bir gelecek için…
İskender Ada
İnfina Yazılım A.Ş.
Satış, Pazarlama ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı