Gel 30 Mart Gel!

Aydın Eroğlu – 25.02.2014

Evet 30 Mart bir an önce gelsin de, seçim sandıkları kurulsun, kim oy kaybetmiş, kim kazanmış, İktidar oylarını korumuş mu, artırmış mı, yoksa düşürmüş mü ortaya çıksın. Çıksın ki, biz de bilelim erken seçim mi olacak, iktidar mı düşecek, yoksa iktidarın oylarını koruduğu hatta arttırdığı görülecek de bu yaşanan siyasi gerilimler mi bitecek anlayalım! Yoksa seçimler yaklaştıkça kasetler, dosyalar, iddialar, sayısız siyasi gündemler ortaya çıkacak gibi duruyor.

17 Aralık öncesi ve sonrası bunun böyle olacağını yazmış ve benim için en büyük belirsizlik yerel seçim sonuçlarıdır diye bir çok kez uyarmıştım. Peki iktidar oy kaybederse belirsizlikler mi bitecek? Hayır bitmeyecek, belki de riskler çok daha fazla artacak. Ama genel seçimdeki oylarını ve iktidarda kalmasını riske sokacak bir yerel seçim sonucu görürsek, en azından bileceğiz ki, sermaye piyasaları ve siyasi gündemler iyice karışacak. Artık genel seçimlere kadar bize borsada pek huzur kalmayacak. Yok eğer iktidar oylarını korursa, bu takdirde ne alalım ne satalım diye hesaplarımızı temel ve teknik analiz verilerini kullanarak yapmaya çalışacağız.

Yoksa şu anki gündemlerle neyi nasıl hesaplayalım, neye bakalım, piyasalar için neyi kendimize referans alalım iyice işler karışmış durumda. İşte yıllardır Ergenekon, Balyoz gibi davalarda devlet için yıllarca hizmet etmiş kişileri gerçek olup-olmadığı şüpheli kayıt ve iddialarla bu kadar kolay hapse atarsanız, ya da hapse atılmasına seyirci kalırsanız, hukukçuların dediğine göre insanlara savunma imkanı bile tanımazsanız, 10 yıllık tutukluluk süresi uygularsanız, davaları sonuçlandıramazsanız, insanları ve özel hayatlarını kontrolsüz şekilde dinler ya da dinlenmesine göz yumarsanız, en küçük bir ters düşmede bu durumun sizin de başınıza gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Ki, şu an yaşanan budur diye düşünüyorum.

5-6 yıldır aynı şekilde iddialar, kasetler, belgelerle bir çok asker ve bürokrat kişi hapse atılmışken, şimdi de aynı şekilde iddialar, belgeler, tutuklama, dinleme kararları alan hakim, savcılar ve polisler için paralel devlet açıklamaları ile bu iddiaların hiç biri ciddiye alınmıyor. Devlet içinde bir paralel yapılanmanın bunlara neden olduğu, devleti ele geçirmek için bunların yapıldığı söyleniyor. Doğruysa ne kadar vahim değil mi?

Peki o zaman hemen soruyorum, paralel devlet yapılanması içinde bulunduğu söylenen kişilerce ortaya atılan iddialar, belgeler, kayıtlarla hala içeride tutulan kişilere de büyük haksızlık yapılmıyor mu? Meclis toplanıp hemen şüpheli sanal belge ve kayıtlarla, adları paralel devlet yapılanmasının eylemlerine karışmış yargı mensuplarınca verilen tutuklamaları ve yargı hükümlerini yok sayar ve bugün hükümetin başına gelenlere bakılınca haksız ve yalan denen kararlarla hapse atılanları özgürlüğüne kavuşturursa yaşadığımız bu siyasi gerilimin şiddeti düşer. En azından şu anda yapılanlara bir tuzak ve kumpas deniyorsa, benzer tuzak ve kumpaslarla özgürlükleri ellerinden alınan insanların yeniden özgürlüklerine kavuşturulması bu tuzak ve kumpasların çökertilmesi için en önemli ilk adım olur.

Çünkü o zaman bu tip doğruluğu iyice incelenmemiş belgelerle kimsenin suçlanamayacağı anlaşılır ve her gün sanal aleme düşebilecek benzer bilgiler aynı etkiyi yaratmamaya başlar. Böyle olunca da, bu yola baş vuranlar bunun fayda etmediğini görürler. Yoksa ortaya atılan başbakan, ailesi, bakanlar, bazı iş adamları ile ilgili iddialara yalan deyip, dijital delil, gizli tanık iddialarıyla içeri atılmış insanları halen özgürlüklerinden alıkoymaya devam ederseniz kamuoyu, yoksa ortaya çıkan kaset ve iddialar doğru mu şüphesine düşmezler mi? Ancak tüm bu iddialar gerçek çıkarsa, o takdirde de suç işleyen, yolsuzluğa bulaşan, devletin imkanlarını kendi çıkarları için kullanan kim varsa, adalet onun için de uygulanmalı ve bunun hesabı muhakkak sorulmalıdır.

Adalet özel değildir. Herkes için olması gereken genel bir kavramdır. Umalım da en kısa zamanda gelişmiş ülkelerin adalet anlayışı bizim ülkemiz için de geçerli olur.

Dün gece sanal aleme düşen ses kayıtları nedeniyle ciddi bir düşüşle güne başlarız. Ama devamı ne olur, yaşayıp göreceğiz. Kur için Destek-Direnç Tablomuzdaki direnç kademelerini referans alabilirsiniz. Bunun ötesinde piyasalar için neyi nasıl söyleyebiliriz bilemiyorum. İzleyelim, yaşayalım da görelim. İşte o yüzden de diyorum ki; Gel 30 Mart Gel!

Saygılarımla

www.aydineroglu.comwww.borsaanalizci.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir