Geçen Hafta Uluslararası Piyasalar – (21-25 Mayıs 2012)

Uluslararası piyasalarda geçen hafta, Euro Bölgesi’nde süregelen borç krizi ve Yunanistan’ın bölgeden ayrılabileceğine yönelik endişeler öne çıktı. Altın fiyatları gerilerken, ABD Doları bazı önemli para birimleri karşısında değer kaybetti. Haftanın son işlem gününde ABD ham petrolünün varil fiyatı da 90 dolar seviyelerinde işlem gördü.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), bu yıl küresel ekonominin yüzde 3,4, ABD ekonomisinin yüzde 2,4 büyüyeceğini, Euro Bölgesi’nde ise yüzde 0,1 daralma görüleceğini bildirdi.

OECD’nin Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Euro Bölgesi’nde süregelen borç krizinin küresel ekonomi açısından en önemli risk kaynağı olduğuna dikkat çekilerek, Euro Bölgesi’nde ekonomik faaliyetlerin bu yıl yüzde 0,1 daralmasının, gelecek yıl ise yüzde 0,9 büyümesinin öngörüldüğü belirtildi.

Raporda, Euro Bölgesi’nde işsizliğin 2012-2013 yılları arasında artma eğiliminde olduğu vurgulanırken, ”Euro Bölgesi’nde oluşturulan finansal güvenlik duvarı, hükümetlerin finansman sorunları ile yakından ilgilenebilme ve yeniden dengeleme sağlayabilme olanağı tanımaktadır. İkincil devlet tahvillerinde olası bir türbülans, bankaların istikrarında ve kamu finansmanında yankılar uyandırabilir ve Avrupa Merkez Bankası’nın devlet tahvili satın alma programı yoluyla devreye girerek, gereğini yapmasını içerecek politika tepkilerine ihtiyaç duyulabilir” ifadesine yer verildi.

”Eurobond’lar Avrupa’yı gelecekte bugünden daha sıkıntılı bir konuma sürükleyebilir”

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa’da siyasi birliğin sağlanabilmesi için bütçe kurallarının daha bağlayıcı hale getirilmesi gerektiğini savundu.

Merkel, mali birliğin istikrarlı bir Avrupa için şart olduğunu belirterek, ”Bütçe kurallarını daha bağlayıcı hale getirmeden siyasi birliği sağlayamayacağız” şeklinde konuştu.

Euro krizine karşı Eurobond adlı ortak bonoların piyasaya sürülmesi görüşüne bir kez daha karşı çıkan Merkel, dayanışma aracı olarak görülen Eurobond’ların gelecekte Avrupa’yı, bugün içinde bulunduğu durumdan daha sıkıntılı bir konuma sürükleyebileceği uyarısında bulundu.

”Ortak tahvil ihracı uzun vadede kaçınılmaz”

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de Eurobond adı verilen ortak euro ülkeleri bonolarının, borçların azaltılması ve rekabet gücünün artırılması sorunlarını çözmediğini söyledi.

Alman hükümetinin, AB ülkeleri ile haziran ayı sonuna kadar bir ”büyüme ajandası” konusunda anlaşma sağlamak istediğini de ifade eden Westerwelle, ”Hepimiz bütçe disiplininin gerekli, ancak yeterli olmadığını biliyoruz” dedi.

Westerwelle, ekonomik büyüme konusunun Almanya için de çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Avrupa Komisyonu Enerjiden Sorumlu Komiseri Günther Oettinger ise, Euro Bölgesi’nde ortak tahvil ihracının uzun vadede kaçınılmaz olduğunu bildirdi.

Oettinger, tüm taraflara Euro Bölgesi ortak tahviline prensip olarak karşı olmama çağrısında bulunarak, ortak tahvil gibi bir aracın hayata geçmesinin zaman meselesi olduğunu vurguladı.

Günther Oettinger, tek bir faiz oranıyla bölge üyesi tüm ülkelerin ortak tahvili anlamına gelen Eurobond’un, yeni mali yapı için kilit taşı olabileceğine işaret etti.

Euro Bölgesi’nin borç sorunu

Avrupa Merkez Bankası (AMB) Mario Draghi, Avrupa Birliği’nin (AB) tarihinin önemli bir anını yaşadığını söyledi.

Draghi, mali disiplin paktının yanında büyüme paktının da gerekliliğine dikkati çekerek, borç krizinin zayıflıkları ortaya çıkardığı dönemde AB’nin önemli bir zamandan geçtiğini vurguladı.

Avrupa entegrasyon sürecinde, hayatta kalabilmesi için politik imgelemde daha cesur bir sıçrayışa ihtiyacı olduğu bir döneme gelindiğine işaret eden Draghi, Euro Bölgesi’ne üye ülke hükümetlerinin, ortak parayı desteklemek için politik ve ekonomik yapısını oluşturacak vizyonlarını tanımlaması gerektiğini kaydetti.

Obama’dan, Euro Bölgesi ülkelerine daha etkin işbirliği çağrısı

ABD Başkanı Barack Obama, Euro Bölgesi ülkelerine borç krizinin üstesinden gelmek için daha etkin işbirliği çağrısı yaptı.

Obama, Avrupa’nın ortak para birimi euro projesinin paradan daha fazla şey ifade ettiğini anlaması gerektiğini belirterek, bunun, büyüme ile para ve mali politika planları üzerinde daha etkin bir işbirliği gerektirdiğine vurgu yaptı.

Öte yandan Uluslararası Para Fonu (IMF) İngiltere’ye, ekonomik büyümesini hızlandırmak için faiz oranlarını düşürme ve mali piyasaları rahatlatma tavsiyesinde bulundu.

IMF Başkanı Christine Lagarde, Euro’nun geleceğiyle ilgili belirsizliğin, İngiliz ekonomisinin iyileşmesinin önündeki en büyük engel olduğuna dikkati çekerek, ”İngiltere’nin bütçesiyle ve mali risklerin azaltılmasıyla ilgili önemli ilerlemeler kaydettiğini” bildirdi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Fransa’nın ”AAA” olan uzun vadeli kredi notunu korudu ancak ülkenin ekonomi politikasını eleştirdi.

Moody’s, Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande’un ekonomiyi canladırmak için kararlılık gösterdiğini ancak bunun nasıl yapacağının belirsiz olduğunu vurguladı.

Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin yarattığı belirsizlik göz önüne alındığında Fransa’nın yeni hükümetine programına ilişkin daha net bir görüntü sağlaması çağrısında bulunan Moody’s, yeni hükümetin borçlarını azaltmak için gerekli ekonomik ve mali tedbirleri hayata geçirmemesi halinde ülkenin kredi notunun düşürülebileceğine dikkati çekti.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), borç kriziyle mücadele eden İspanya’da bankaların 2012-2013 döneminde kredi zararının 218-260 milyar euro aralığında olabileceğini, sektörün ayakta kalabilmesi içinse yaklaşık 60 milyar euro yardıma ihtiyaç duyabileceğini belirtti.

Yunanistan krizi

Uluslararası piyasalarda geçtiğimiz haftaya Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkışına yönelik senaryolar damga vurdu.

Camp David’de yapılan G-8 toplantısında dünyanın önde gelen sekiz sanayi ülkesi ABD, Kanada, İtalya, Fransa, İngiltere, Almanya, Japonya ile Rusya, borç krizinde olan Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalması ve Yunanistan’ın tedbir paketini uygulamaya devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Belçika Maliye Bakanı Steven Vanackere, Euro Bölgesi’nin Yunanistan’ın çıkışına hazırlandığı iddialarını doğruladı.

Vanackere, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılmasını arzu etmeseler de böyle bir ihtimale hazırlıklı olmaları gerektiğini belirterek, ”Çıkış senaryosundan kaçınacak çabalar üzerinde yoğunlaşmalıyız, fakat bu demek değildir ki her ihtimale hazırlanmıyoruz” diye konuştu.

Öte yandan AB devlet ve hükümet başkanları Yunanistan’a ”Taahhütlerini yerine getirirsen Euro Bölgesi’nde kalırsın” mesajı verdi.

AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB’nin kriz gündemli 18’inci zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Yunan vatandaşlarının kayda değer çabalarının tamamıyla farkında olduklarını belirterek, Euro Bölgesi’nin, 2010 yılından itibaren IMF’yle birlikte Yunanistan’a yaklaşık 150 milyar euro destekle önemli bir dayanışma gösterdiğini kaydetti.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’ndeki devamlılığı için ne gerekiyorsa yapacağını belirterek, Yunan halkını taahhütlerini yerine getirmek ve Euro Bölgesi’nde kalmaya ikna etmek, Avrupalıları da ülkenin bölgede kalmasının gerekliliğine inandırmak için elinden geleni yapacağını vurguladı.

Fransa Maliye Bakanı Pierre Moscovici de Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkmasının borç krizinin tahmin edilemez şekilde yayılmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Moscovici, Yunanistan’ın bölgeden ayrılmasının krizin öngörülemez şekilde yayılmasına ve belki kontrol edilememesine neden olabileceğine dikkati çekerek, tüm maliyetine karşın Fransa’nın Yunanistan’ın bölgede kalması için elinden geleni yapacağını vurguladı.

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) ise Yunanistan’daki durumun çok kaygı verici olduğu yönünde uyardı.

Bundesbank aylık raporunda, borç kriziyle mücadele eden ülkede durumun son derece endişe verici olduğunu belirterek, Yunanistan’ın reform taahhütlerini yerine getirmemesi halinde sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağını bildirdi.

Fitch Japonya’nın kredi notunu düşürdü

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Japonya’nın kredi notunu ‘AA’dan ‘A ‘ derecesine düşürerek görünümü de negatife çevirdi.

Konuyla ilgili Fitch’in yazılı açıklamasında yükselen kamu borcu rasyosu vurgulandı, ”Notun düşürülmesi ve görünümümün negatife çevrilmesi Japonya’nın profilinde artan risk ve yükselen kamu borcunun bir yansımasıdır” ifadesine yer verildi.

Fitch’in Asya Pasific Bölgesi Derecelendirme Başkanı Andrew Colquhoun ise ”Ülkenin mali sıkılaştırma planı diğer mali zorluklar yaşayan geliri yüksek ülkelerin mali sıkılaştırma planlarına oranla yavaş ve uygulanması politik riske tabii” ifadesini kullandı.

Öte yandan Japonya Merkez Bankası (BoJ), yüzde 0-0,1 aralığındaki gösterge faiz oranını değiştirmedi. BoJ ayrıca varlık alım programında da değişiklik yapmadı.

Japon ekonomisinin yatay olduğunu ancak ılımlı toparlanma sinyalleri görüldüğünü belirten Japonya Merkez Bankası, Avro Bölgesi’ndeki gelişmeler nedeniyle ihtiyatı bir duruş gerektiğine de dikkati çekti.

Japonya Maliye Bakanlığı, dış ticaret açığının Nisan ayında 520 milyar yene (6,5 milyar dolar) yükseldiğini açıkladı. Ülkenin dış ticaret açığı 2011 yılı nisan ayında 478 milyar yen düzeyindeydi.

Döviz piyasası

ABD dolarının, uluslararası döviz borsalarında önemli para birimleri karşısında, Pazartesi günü açılış ve Cuma günü kapanış değerleri şöyle oldu:

PARA BİRİMİ PAZARTESİ CUMA

———– ——— ———

Japon Yeni 79,33 79,69

İsviçre Frangı 0,9458 0,9596

Kanada Doları 1,0175 1,0294

Pazartesi günü 1,2699 dolardan açılan euro, Cuma kapanışta 1,2517 dolara geriledi.

Aynı borsada pazartesi günü 1,5807 dolardan açılan İngiliz Sterlini ise cuma kapanışta 1,5666 dolar oldu.

New York Borsasında, altının ons fiyatı pazartesi günü 1.588,70 dolardan kapanırken, cuma günü kapanışta 1.568,90 dolara indi.

ABD, Avrupa ve Asya borsaları

ABD’de dün New York Borsası’nda Dow Jones Endeksi yüzde 0,60 (74,92 puan) değer kaybederek, haftayı 12.454,83 puandan kapattı. Standard and Poor’s 500 Endeksi aynı gün yüzde 0,22 (2,86 puan) azalarak 1.317,82 puan, Nasdaq Bileşik Endeksi ise yüzde 0,07 (1,85 puan) azalarak 2.837,53 puan oldu.

Avrupa’da Londra Borsası’nda FTSE-100 Endeksi yüzde 0,03 (1,48 puan) değer kazanarak 5.351,53 puandan, Frankfurt Borsası’nda Dax Endeksi yüzde 0,38 (24,05 puan) artarak 6.339,94 puandan ve Paris Borsası’nda Cac 40 Endeksi de yüzde 0,32 (9,69 puan) artarak 3.045,94 puandan haftayı kapattı.

Asya’da Japonya’da Tokyo Borsası’nda Nikkei 225 Endeksi yüzde 0,20 değer kazanarak 8.580,39 puandan kapandı.

Haftanın son işlem gününde ayrıca Hong Kong Borsasında Hang Seng Endeksi yüzde 0,25, Güney Kore Borsası yüzde 0,53, Tayland Borsası yüzde 0,63 oranında değer kazanırken, Avustralya Borsası yüzde 0,66, Şanghay Borsasında SE Composite Endeksi yüzde 0,74, Tayvan Borsası yüzde 0,75, Singapur Borsası yüzde 0,24, Yeni Zelanda Borsası yüzde 0,28, Endonezya Borsası yüzde 2,07, Hindistan Borsası yüzde 0,03 oranında değer kaybetti.

Petrol fiyatları

Haftanın son işlem gününde ABD ham petrolünün Temmuz ayı teslimi varil fiyatı 90 dolar ve Londra Brent tipi ham petrolün Temmuz ayı teslimi varil fiyatı 106 dolar seviyelerinde kapandı.

Haftaya 91 dolar seviyelerinde başlayan Batı Teksas tipi ham petrolünün Temmuz ayı teslimi varil fiyatı Cuma günü 90,86 dolar seviyesinde işlem gördü.

Londra Brent tipi ham petrolün Temmuz ayı teslimi varil fiyatı ise haftanın son işlem gününde 106,83 dolar oldu.

Bloomberght.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir