Mahfi Eğilmez – 22.10.2012
G-8
Ekonomik açıdan dünyanın en zengin 7 ülkesinin, küresel sistemin ekonomik ve parasal sorunlarını görüşmek ve bu konularda işbirliği gerçekleştirmek amacıyla oluşturdukları gurubun adıdır. Group of Seven adının kısaltılmış halini ifade eder.
Bu gurubun üyeleri ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada ve Rusya’dır. İlk kez G-6 adı altında 6 üye ile 1975 yılında toplanmış, 1976 yılında Kanada katılınca adı G-7 olmuş ve 1997 yılında Rusya’nın da guruba girmesiyle adı G-8’e dönüşmüştür.
Bu 8 ülkenin Ekonomi Bakanları ve sonra da liderleri yılda bir veya iki kez bir araya gelerek küresel sistemin ekonomik ve parasal sorunları hakkında görüş alış verişinde bulunurlar ve izlenecek ortak politikalar için altyapı oluşturmaya çalışırlar. Her ne kadar burada oluşturulan politikalar bu devletleri bağlar gibi görünse de bu ekonomiler küresel sistemin ekonomik gücünün beşte ikisini oluşturduğu için küresel sistemin tümünü etkileyecek ağırlıktadır.
G-20
Dünyanın 20 büyük ekonomisinin bir araya geldiği guruba G 20 (Group of Twenty) adı veriliyor. Bu grupta 19 büyük ülkenin ekonomiden sorumlu bakanları ya da maliye bakanlarıyla Merkez Bankası Başkanları ve Avrupa Birliği Avrupa Konseyi Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı bulunuyor.
G-8 Maliye Bakanlarının Washington’da 25 Eylül 1999 tarihindeki toplantısında kuruluşu açıklanmıştır. Yılın belli zamanlarında Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları düzeyinde toplanmakta ve bu düzeyde belirlenen konular hakkında karar alınmasını sağlamak üzere de yılın belli zamanlarında bu ülkelerin Devlet Başkanları düzeyinde bir araya gelmektedir.
G-20 gurubunun üyeleri şunlardır: ABD, Çin, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada, Rusya, Hindistan, Arjantin, Türkiye, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, Suudi, Arabistan, Kore, Avustralya, Endonezya, Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve Avrupa Birliği Merkez Bankası Başkanı.
G-20 toplantılarında alınan kararlar küresel sitemin onda dokuzunu oluşturan ülkelerce alınmış sayıldığı için sisteme yön verici nitelik taşır. Dolayısıyla bu kararlar ülkelerin izleyeceği ekonomi politikası açısından yön gösterici olur.
Bu oluşumlara niçin ihtiyaç duyuluyor?
Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslar arası parasal sorunların görüşüldüğü, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi uluslar arası ticaret sorunlarının görüşüldüğü, Dünya Bankası (WB) gibi uluslararası kalkınma sorunlarının görüşüldüğü platformlar varken G-8 ve G-20 gibi oluşumlara niçin ihtiyaç duyuluyor? Her şeyden önce IMF, WTO ve WB gibi kuruluşlar üye sayısı çok yüksek olan ve görüşmelerin konferanslar biçiminde yapıldığı platformlardır. Her ne kadar bu kuruluşların içinde dar gruplarda ortak karar almak mümkün olsa da daha küçük gruplar halinde bir araya gelmek çok daha etkin bir çözüm olarak görülmektedir. Örneğin G-8 toplantılarında dünya ekonomisinin beşte ikisine egemen olan 8 ülke, G-20 toplantılarında ise dünya ekonomisinin onda dokuzundan fazlasına egemen olan 20 ekonominin temsilcisi bir araya gelerek çok daha verimli kararlara imza atabilmektedir.
G-20, G-8’in yalnızca en gelişmiş ekonomilerin temsilcilerinden oluşmasına yönelik yükselen piyasaların ve gelişme yolundaki ekonomilerin tepkisinden kaynaklanarak kurulmuştur.
İşbirliğinin sonuçları
Hiç kuşkusuz ekonomik işbirliği birçok açıdan yararlıdır. Her şeyden önce ekonomilerin birbirine zarar verecek uygulamalardan kaçınmalarını ve aynı paralelde uygulama yapmalarını sağlamaya yarar. Buna karşılık bu işbirliği küresel krizin önlenmesine de yayılmasına da engel olamamıştır. Bu durumda işbirliğinin biçimini, ayrıntılarını, uyum süreçlerini yeniden ele alıp ve eksik kalan yanlarını tamamlamak şart olmuştur.
peki neden çin g8 grubunda yer almıyor