Foreks Piyasalarında İşlem Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Yurtiçi piyasalardaki belirsizlikten sıkıldınız mı? Uluslararası ekonomik analizlerinize güveniyor musunuz? Teknik analizin daha iyi çalıştığı derinlikte ürünler mi bulmak istiyorsunuz?

Bundan birkaç yıl önce gerek komisyon oranları gerekse güvenilirlik sorunu nedeniyle çok fazla tercih edilmeyen yurtdışı işlemler ve parite işlemleri günümüzün yeni trendi haline geldi. Yatırımcılar bu piyasada işlem yapabilmek için gerekli programları kullanmayı öğrendiler belki, ancak bu piyasaların kendine has dinamiklerini çözümlediklerini söylemek hala çok zor.

Bu yazıdaki amacımız FX nedir CFD nedir gibi tanımlamalar yapmak olmadığı için kavram kargaşasından uzaklaşmak adına, yurtdışı hisse senetleri, endeksler, vadeliler, pariteler vs. gibi tüm ürünleri FX işlemler olarak tanımlayacağız. Maalesef yatırımcının bu işlemleri yaparken bunların ne olduğunu merak ettiğini de söylemek zor. Ancak kayıpların çoğu da bu nedenden oluyor. Yatırımcı belki de grafiğini ilk defa gördüğü, ilk defa işittiği bir üründe çok kolaylıkla işlem yapabiliyor. Basit bir telefon alırken bile daha ucuzunu bulup bulamayacağını, özelliklerinin ihtiyacını karşılayıp karşılamayacağını, alternatiflerinin neler olduğunu araştıran yatırımcı, bir grafiği açar açmaz alınır mı satılır mı konusunda fikir sahibi olabiliyor. Aynı şekilde kulaktan dolma bilgilerle çok çabuk değer yükleyebiliyor. Kayıpların büyük bir çoğunluğu bu şekilde hiçbir fikir sahibi olunmayan paritelerde ve ürünlerde gerçekleşiyor. Bu nedenle kurumların daha yüksek komisyon elde etikleri majör pariteler ve ürünler dışındaki marketing amaçlı yapılan yorumlara daha temkinli yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu demek değil ki, bu ürünler hakkında verilen yorumlar güvenilmez. Ancak yorumu verenin bu ürünler konusundaki bilgi birikimi ve önceki analizlerini de sorgulamak faydalı olacaktır.

TEKNİK ANALİZ DE BİR YERE KADAR

Böyle değimime bakmayın teknik analize sonuna kadar güvenen ve birçok üründe çok güzel çalıştığına inanan biriyim. Ancak özellikle FX piyasalarında gün içi kısa vadeli işlemlerde önüne çıkan her grafiğin, geçmişi analiz edilmeden, bir süre izlenip işleyiş ve davranış özellikleri çözülmeden analiz edilmesine de kesinlikle karşıyım. Bu nedenle hangi ürün olursa olsun işlem yapmadan önce, pozisyon için gereken teminat, volatilite aralığı, trend takip etme gücü, formasyonların geçmişteki performansları, dalga boylarına, kademe aralıklarına göre anlık kar/zarar oluşumu gibi ürünün kendine has özelliklerinin yanında, bu ürünü etkileyebilecek unsurların tespiti, örneğin ürünle ilişkili veri saatleri, gelebilecek açıklamalar gibi unsurlar da bilinmelidir. Her ne kadar teknik analizle karar verirken belki de bu tür makro verilere ihtiyaç duymuyor olsanız da, örneğin ABD’de 15:30’da tarım dışı istihdam verisinin açıklandığı bir Cuma günü 15:25’te teknik analize göre Euro/Dolar paritesinde bir karar vermek ve işlem yapmak da malumunuz üzere çok mantıklı bir yatırım stratejisi olmayacaktır. Bunun gibi her paritenin ve ürünün kendine özgü işleyiş kuralları vardır. Bu kuralları bilmeyerek girdiğiniz piyasada, haftalarca hatta aylarca, yıllarca sadece o ürünleri izleyen yatırımcı ve uzmanlarla karşı karşıya kalacağınızı da göz önünde bulundurmanız gerekecektir. Böyle bir durumda 5 dakikalık analizle piyasanın geri kalan bu kısmını istikrarlı bir şekilde yenebileceğinizi düşünmek saflıktan öte bir şey değildir.

ALTIN, EURO/DOLAR, DOLAR/YEN, POUND/DOLAR

Bu piyasada işlem yapmaya yeni başlamış iseniz tavsiyemiz tüm dünyada likiditenin yüksek olduğu bu nedenle fiyatların manipüle edilmesinin zor olduğu bu ürünleri seçmeniz olacaktır. Bunlara ek olarak dinamiklerini iyi bildiğimiz ve haberlerine hakim olduğumuz için Dolar/TL’de eklenebilir. Odaklanmak çoğu zaman daha fazla başarı getirecektir. Elbette spesifik olarak ilgi alanınız olan ya da uzun zamandır tanıdığınız ürünleri de bu listeye ekleyebilirsiniz. Ek olarak heyecan arıyorsanız ya da bir ürünü tanımaya çalışıyorsanız bunu düşük tutarlarla yapmanızda fayda var.

PİYASA GERÇEKTEN LİKİT Mİ?

Forex piyasası için kullanılan en büyük argümanlardan biri de günlük 5 trilyon dolarlık işlem hacmiyle dünyanın en likit piyasası konumunda olduğudur. Evet tüm dünyada forex piyasasında günlük 5 trilyon dolar işlem hacmi gerçekleşiyor olabilir. Ancak bu hacmin tamamının sizin işlem yaptığınız platformdan geçtiği anlamına gelmiyor. Siz, kullandığınız terminalde size kotasyon sağlayan kurumun girdiği fiyatları görüyorsunuz. Bu bazen tek kurumun, bazen de birkaç bankanın sağladığı kotasyon oluyor. Bu da platformlar arası farklı fiyatların ve farklı alım satım aralıklarının görülmesi anlamına geliyor. Ayrıca bu durum veri açıklama zamanı gibi hareketliliğin yüksek olduğu dönemlerde alım satım marjlarnın açılabileceği, geçici olarak kotasyon görülemeyeceği anlamına da geliyor. Yani piyasanın tamamı likit olarak alınsa da seçilen kuruma göre zaman zaman likidite sıkıntısı da oluşabiliyor. Bu durum özellikle majör ürünler dışında daha net görülebiliyor. Bu nedenle işlem yapılacak ürünü seçmek kadar işlem yapılacak kurumu seçmek de bu piyasada başarılı olabilmek için ön koşullardan biri oluyor.

KALDIRAÇ DOĞRU KULLANILIRSA NİMET, YANLIŞ KULLANILIRSA HEZİMET OLUR

Kaldıraçlı piyasalarda kaybeden yatırımcı oranının çok yüksek olmasının ana nedenlerinden biri de kontrollü kullanıldığında nimet olan kaldıracın, şuursuzca kullanılmasıdır. Bu ifade biraz ağır olacak ama aynı etkiyi yaratacak başka bir ifade bulamadığımız için bunu kullandık. Türkiye’de SPK mevzuatı çerçevesinde maksimum kaldıraç oranı 1:100. Yani teminatınızın 100 katı büyüklüğü kadar pozisyon büyüklüğüne ulaşabiliyorsunuz. Stop loss yani zarara düştüğünüzde pozisyonunuzun kapatılacağı oran kurumdan kuruma değişmekle birlikte genelde %25 ile %40 arasında dalgalanıyor. Bu şu anlama geliyor, teminatınızın bu oranlara göre %75 ya da %60’ını kaybettiğinizde pozisyonunuz otomatik olarak kapanıyor. Bu durum eğer full kaldıraç (100) kullandıysanız pozisyon aldığınız ürünün sizin yönünüzün aksinde binde 7,5/binde 6 oranında hareket etmesi durumunda pozisyonunuzun kapanacağı anlamına geliyor. Sonrasında hareket beklediğiniz şekilde bile gerçekleşse oyunun dışında kalıyorsunuz. Bahsettiğimiz oranları bir kez daha vurgulayalım: BİNDE 7,5 ve BİNDE 6. Hangi üründe bu kadar küçük hareketlere hakimsiniz, kaç defa dibi ya da tepeyi yakalayabildiniz bir düşünmenizde fayda var. Bu nedenle bu piyasada var olmak istiyorsanız mutlaka kaldıracı makul düzeylerde tutmanız gerektiğini bilin. Bizim tecrübemiz insanoğlunun çoğu zaman hırslarına yenildiğini gösteriyor. Bu nedenle işlem bazlı kaldıraç ayarlamak yerine, en iyisi hesap açtığınız kurumu arayarak, kaldıraç oranınızı baştan düşürtmeniz olacaktır. Eğer mekanik bir sistem kullanmıyorsanız 100 kaldıraç kullanmakla birikimlerinizi yazı turaya bağlamak arasında biz çok fark görmüyoruz.

SON OLARAK….

Her piyasanın kendine göre avantajları ya da dezavantajları, zorlukları ya da kolaylıkları olabiliyor. Önemli olan bunların farkında olmak ve işlem yapılacak piyasayı tanımak. Bunun yanında Türkiye’de bu piyasanın SPK denetiminde olması ve teminatların Takasbank güvencesinde olması da bir avantaj. İşlem yapacağınız kurumun mutlaka SPK yetkisine sahip olmasına dikkat edin. Türkiye’de yerleşik kurumlar bu işlemleri yapabilmek için SPK’dan faaliyet izni almak zorunda. SPK’nin internet sitesinde bu kurumların listesini bulabilirsiniz. Ancak yurtdışında kurulmuş internet siteleri aracılığıyla yerli yatırımcıya yönelik bu tür faaliyetlerin de legal olmayan bir şekilde devam ediyor olduğu da bir gerçek. Bu tür kurumlarda karşılaşacağınız sorunlarda karşınızda yetkili birini bulamayacağınızı ve teminatınızın hiçbir güvencesi olmadığını da göz önünde bulundurun. Pozisyon stresinin üstüne bir de teminatınızın akıbetinin ne olacağı stresini eklemeyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir