Fiyat istikrarı insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranını ifade etmektedir.
Fiyat istikrarı, gelişmiş ülkeler için yüzde 1 ila yüzde 3 aralığındaki enflasyon oranı olarak ifade edilmektedir.
Ekonomik ve sosyal istikrarın sağlanabilmesi için olmazsa olmaz bir koşul olan fiyat istikrarı, sadece düşük enflasyon oranına ulaşmayı değil; enflasyon oranının düşük düzeylerde sürdürülmesini de ifade eder.
Fiyat istikrarı, yüksek enflasyonun yarattığı belirsizliğin ortadan kalkmasına yardımcı olarak sürdürülebilir ekonomik büyümeye ve ekonomik refaha katkıda bulunmaktadır. Ayrıca fiyat istikrarının olmadığı bir ekonomide geleceğe ilişkin belirsizlikler toplumdaki güven duygusunu aşındırmaktadır.
Günümüzde modern merkez bankacılığı çerçevesinde fiyat istikrarı görevi, hükûmetlerden bağımsız olarak örgütlenmiş merkez bankalarına verilmiştir.
Fiyat istikrarının sağlandığı bir ekonomide;
• Göreli fiyatlar kolaylıkla izlenebilir. Fiyat istikrarı, yatırımcılara ve tüketicilere göreli fiyatları kolayca karşılaştırma imkânı tanıyarak yatırım ve tüketim kararlarının sağlıklı bir şekilde verilmesini ve ülke kaynaklarının daha verimli alanlara yönlendirilmesini sağlar. Böylece fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda büyüme potansiyeli artar.
• Tasarruf sahipleri ve yatırımcılar enflasyon risk primi talep etmez. Tasarruf sahipleri ve yatırımcılar yüksek enflasyonunun yaşandığı ülkelerde yatırımlarının getirisini enflasyon riskinden korumak için olması gerekenden daha yüksek getiri talep eder. Bu da faizlerin yükselmesine ve dolayısıyla, yatırım maliyetlerinin artmasına neden olur. Yüksek faizler yatırımları azaltır ve ülke kalkınmasını olumsuz yönde etkiler. Yani, fiyat istikrarının sağlandığı bir ekonomide faiz oranları daha düşük olur.
• Verimsiz harcama ve yatırımlar azalır. Enflasyonun yüksek ve dalgalı olduğu ortamlarda, hane halklarının ve firmaların kaynaklarını henüz ihtiyaçları olmayan, ancak ileride ihtiyaç duyabilecekleri mallar için kullanmaları, yani gereksiz mal stoklamaları, daha verimli alanlarda kullanılacak veya tasarruf edilecek kaynakları azaltır. Fiyat istikrarı bu tür gereksiz mal stoklamalarını azaltarak harcanan bu kaynakların daha verimli alanlara aktarılmasına olanak verir.
• Enflasyondan korunmak için gereksiz/verimsiz uğraşlar azalır. Yüksek enflasyon, yatırım kararlarının çok sık değiştirilmesine, yatırım araçları arasında harekete ve “ayakkabı eskitme maliyeti” olarak bilinen arama maliyetine neden olur ve zaman kaybına yol açar.
• Para ikamesi (dolarizasyon) azalır. Yüksek enflasyon, yerel paraya olan güveni azaltarak ekonomik birimlerin daha değerli olan yabancı paraları kullanmayı tercih etmelerine neden olur. Yabancı parayı elde tutmak ise, o ülkeye faizsiz kredi verme anlamına gelir. Para ikamesi olgusu, ülkenin emisyon kapsamında elde ettiği senyoraj gelirlerini azaltırken, bir anlamda yabancı ülkeye maliyetsiz kaynak sağlar.
• Gelir dağılımının bozulması önlenir. Enflasyondan en fazla sabit gelirliler zarar görür ve gelir dağılımı kendini enflasyondan koruyamayan kesimlerin aleyhine bozulur. Bu kesimler genelde toplumun alt ve orta gelir gruplarıdır. Ayrıca, enflasyondaki beklenmedik artış sebebiyle borç verenler, azalış sebebiyle ise borç alanlar zararlı çıkar ve bunun neticesinde gelir dağılımı bozulur. Gelir dağılımının bozulması toplumsal barışı da olumsuz etkiler.
Tüm bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde de fiyat istikrarına ulaşmanın neden bu denli önem arz ettiği ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olarak belirlenmiştir.