Finans sektöründe inovasyon kültürünü benimsemiş, hep yeniyi, yapılmamışı arayan kurumların açık ara öne çıktığı aşikâr. Elbette ki bu yaklaşımın, o şirketteki en üst yöneticiden tutun da kariyerindeki ilk günlerini yaşayan stajyerlere kadar herkeste aynı duyguyla bütünleşmesi önemli.
Bu anlamda başlıkta belirttiğim finovasyon kelimesi benim için yeni fikirler, yeni teknolojiler ve yeni iş modelleri aracılığıyla finansal hizmetlerin sunumunda ve işleyişinde yapılan değişiklikleri ifade ediyor.
Yeni teknolojileri son kullanıcıların hayatına entegrede başarılıyız
Ülkemizdeki finans kurumlarının bu konuda hem yetenekli hem de iştahlı olduklarını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek bunları yerelleştirip, yeni teknolojileri son kullanıcının hayatına entegre etmek noktasında oldukça başarılıyız. Bu noktada “görünmez bankacılık” ve “gömülü finans” gibi kavramların somut örneklerini görmeye başladık. Özellikle “servis modeli bankacılığı” yaklaşımı ile tüm bankacılık fonksiyonlarının servisleştirilmesi adına önemli adımlar atılıyor.
Böyle gelişmeler arttıkça kurumlar arasındaki rekabetin inovasyon başlığına kaydığını görüyoruz. Özellikle sene başından itibaren birçok banka, aracı kurum, portföy yönetim şirketi, emeklilik şirketi, elektronik para ve ödeme kuruluşunun üst düzey yöneticileri ile yaptığım sohbetlerin ana konusu “yeni ne yapabiliriz?” oluyor. Müşteri deneyimini bir taraftan sadeleştirip, diğer taraftan finansal hizmetleri hayatın her anına nasıl entegre ederiz diye düşünüyor, fütüristik bakış açısıyla geleceğin dünyasını bugünden tasarlıyoruz. Bunu yaparken de elbette sadece ülkemize bakmıyoruz. Dünyadaki finansal hizmetlerde nasıl yenilikler uygulanıyor, hangi ülkede ne gibi yenilikler kurgulanıyor diye yoğun araştırmalar yapıyoruz. Birçok finans kurumunun sadece bu konuyla ilgilenen üst düzey yöneticileri ve takımları bulunuyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!