Aydın Eroğlu – 19.06.2013
Öncelikle hemen hatırlatmak istiyorum; biliyorsunuz ki, yaz aylarında parasal genişleme sürecinden çıkış süreci başlayabilir uyarıları FED başkanları tarafından çok önceden beri yapılıyordu. Bu uyarılara paralel olarak bir çok kez FED’in parasal genişlemeden çıkmaya başladığında, bu kararların özellikle borsalara düzeltmeler yaşatabileceğini yazmıştım. Bu sürece bir de yaz aylarındaki mevsimsel durgunluk ve düşüş de eklenirse, yaz aylarının düzeltmelerle geçebileceğini ifade ediyordum. Bu nedenle de, BIST dolar bazında zirvesine gelmeden evvel, bu zirve seviyelerinden realizelerin yapılmasını doğru bulduğumu belirtmiştim.
Yaz aylarının sonuna kadarda % 50’den fazla hissede olmamayı ve en az % 50 nakit olarak yazı geçirmeyi doğru buluyordum. Bu görüşlerimi zaten yazılarımdan bildiğiniz halde neden tekrar yazıyorum? Tamamen yaşanan süreci doğru ve objektif değerlendirebilmemiz açısından bunları hatırlatıyorum. Çünkü ya zamanında bu yazılanları tam okumadığımız, ya da yaşananların paniği esnasında çabuk unuttuğumuz için, değerlendirme yaparken sanki FED konusu ilk kez ortaya çıkmış gibi düşünebiliyoruz. Yaz aylarındaki mevsimsellik düzeltmesini ilk kez yaşamışız, ya da yaşayacakmışız gibi düşünebiliyoruz. Böyle yapınca da değerlendirmelerimiz yanlış olabiliyor.
Şimdi başlığa dönersek, zaten FED korkulan kararlarını alsaydı düşebiliriz diye düşündüğüm 82.000’li seviyelerin fazlası ile altına (kendi özel durumumuz nedeniyle) inmiş durumdayız. FED’in parasal genişleme politikası esnasında, düşük faizlerle finansman sağlayan ve gelişmekte olan ülkelerde arbitraj fırsatları arayan özellikle kısa vadeli fonlar (hadge fon), FED parasal genişlemeyi bitiriyorum dediğinde faiz riskinden çekindikleri için yeniden ABD’ye dönerler. Tahvil, kur ve borsa bu süreç esnasında olumsuz etkilenir. Ancak özellikle borsada yabancı takaslarının ağırlıklı kısmı uzun vadeli kurumsal fonlardır. Türkiye’nin makro dengeleri bozulmadığı takdirde, bu fonlar FED faiz arttıracak diye Türkiye’den çıkma kararı almazlar. Ama anlattığım sürecin fırsatları nedeniyle üstten verip alttan almayı deneyebilirler.
Bilakis Türkiye’nin notu arttığı için, önümüzdeki dönem daha büyük yabancı fonların ülke sermaye piyasalarına girişine şahit olmamız beklenen doğal gelişme olmalıydı! Olmalıydı diyorum, çünkü durduk yerde kendi kendimize çıkarttığımız gerginlik nedeniyle ortaya çıkan görüntüler, muhtemelen yeni gelecek yabancı fonların da tereddüte düşmesine neden olmuştur. Bu nedenle bir süre olan biteni izlemeyi tercih edebilirler. Asıl yeni yabancı girişini yaz sonrası beklemek daha doğru olabilir.
Gezi gerginliği öncesinde yaklaşık % 67 dolaylarında olan yabancı hisse saklama oranı, bu süreçte % 64 civarlarına gerilemiş. Ama bir kaç gündür yeniden kısmi alımlardan ve geri girişlerden söz ediliyor. Eğer biz bu iç tepki dönemini yaşamamış olsaydık, FED’in parasal genişlemeden çıkış stratejileri nedeniyle de % 2, % 3’lük bir yabancı çıkışını yaşayabilirdik. Çünkü bu kararlarla hadge fonların gelişmekte olan ülkelerden geri çıkabileceğini düşünen yeni ve daha büyük yabancı fonlar bile, alım yapmak için bu sürecin yaratacak olduğu düzeltmeyi kullanmak isteyeceklerdi. Şimdi onlar için çok daha iyi bir fırsat çıkmıştır. Hem kurlar daha yüksekten dövizlerini satabilme imkanı yaratmış, hem tahvil faizleri daha yüksek faiz alabilmelerine imkan vermiş, hem de borsa alabilecekleri düzeltme fiyatlarından çok daha fazla düşerek, daha avantajlı alım fırsatları yaratmıştır.
Kısacası ben olası olumsuz FED kararlarının bu fiyatlardan sonra çok fazla düşüş yaratmasını beklemiyorum. Benim için risk, bozulmuş olan siyasi ve sosyal ortamın, gerilimlerinin daha da büyümeden bir an önce normale dönüp-dönemeyeceğidir. Biz toplumsal normalleşmeyi sağlayabilirsek, not artışı ile yatırım yapabilir duruma gelen yeni ve daha büyük yabancı fonların alımları ile, takas oranlarında yabancılar lehine artışlar olmasını bekliyorum. Ancak bu düşünceme rağmen, FED parasal genişlemeden çıkış politikalarını devreye almaya başladığında, kısmi düşüşler görmemiz yine de mümkün olacaktır. Kendi elimizde yarattığımız düşüş ortamında BIST 73.000 seviyesini görmüştür. Bu seviyenin fiyatlarından alabilmiş olanlar, olumsuz FED kararları ile realizelere gidebilirler. Böyle bir ihtimalle düşülebilecek endeks seviyesi olarak artık 73.000 seviyesi muhtemel risk seviyemizdir. FED’e rağmen bile olmayabilir, ama teknik ve geçici olarak mümkün olabileceğini belirtmek istedim.
Fakat, eğer biz bir anda içine düştüğümüz olayları yatıştırmayı başaramazsak, daha da derinleştirirsek, karşılığında gelen dış tepkileri de aynı tondan sert cevaplamaya devam edersek, bu takdirde hiç bir fonun bu ortamda ille de Türkiye’ye gelmeyi düşünmek gibi bir önceliği olacağını beklememeliyiz. Hatta mevcut fonlar bile olası rating riskleri nedeniyle ek çıkışlar bile yapabilirler. 1999 yılında % 63.9 olan borsa yabancı takası (SPK verileri), 2000 başında % 40.9’a düşmüştür. Biliyorsunuz sonrasında da 2001 yılında büyük bir finansal kriz yaşanmış ve bir çok bankaya el konulmuştur. Fakat dikkat ederseniz, yabancı 2001 finansal krizini ne hikmetse önceden koklamış olacak ki, evvelinde % 23 civarında bir takas çıkışı yapmıştır. Şu an baktığımızda yabancı takasında böyle bir riski gösteren çıkış yaşanmamaktadır. Türkiye de, aynı Türkiye değildir. Ekonomisi ve bankaları çok daha güçlü ve güvenilir durumdadır.
Yabancı takasının veri olarak takip edilebildiği en düşük seviye 2000 yılındaki % 40.9 olmuştur. 2001-2002 yabancı ortalaması % 46’lar civarında olup, sonrasında genelde yükselmiştir. Ama bu veriler bize büyük bir kriz halinde yabancı takasında yaşanabilecek çıkışların yaratabileceği riskleri de göstermektedir. Borsamız % 3’lük bir yabancı çıkışında bile 20 bin puanlık düşüş yaşayabildi. 2000 yılında şu anki endekse göre 20.600 civarındaki endeks, finansal kriz esnasında 6.800 düzeylerine gerilemişti. Devamında da tüm siyasi partiler çok büyük kayıplar yaşamışlardı. Ama dediğim gibi, o Türkiye ile bu Türkiye arasında ekonomik anlamda çok büyük olumlu farklar var. Yoksa bu krizi bu oranlarda faiz ve kur artışı ile atlatamazdık! Lakin ekonomimiz sağlam diye de, sosyal tepkilere duyarsız olmak doğru olmaz. Yoksa gördüğümüz gibi tepkilerin boyutları tüm bu kazanımlarınızı bir kenara atabilir.
Sonuç olarak; FED kararları BIST’in beklentilerini bitirmez, sadece erteletir. Ama oluşacak siyasi istikrasızlık tüm bu beklentileri tümden bozabilir. Bunun korunmasında en büyük sorumluluk da bana göre iktidardadır! Umarım gelişen Türkiye olarak kaldığımız yerden, demokratik, laik bir cumhuriyet olarak yolumuza devam ederiz.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com