FED dün gerçekleştirdiği FOMC toplantısı sonunda yaptığı açıklamada Federal fonlama oranını %2.25-2.50 aralığında sabit bıraktı.
Piyasanın genel beklentisi dahilinde olan bu kararla birlikte merakla beklenen 2019 yılına dair faiz artırım beklentisi ise piyasaların bu sefer beklentilerinin ötesine geçti. Güncellenen tahminlere göre FED yetkilileri 2019 yılında Aralık ayında iki olan faiz artırım sayısını sıfıra düşürdü. Bu sonucun ardından ilk tepkide Dolar endeksinde %0.70 değer kaybı oluşurken ons Altın’da 1317 seviyesine kadar yükselişlerin yaşandığı gözlendi. ABD 10 yıllık tahvil faizi %2.50 seviyesi yakınlarına kadar düşerken 2 ve 10 yıllık tahvil faizi arasındaki fark 13 baz puana kadar düştü. Ayrıca ileriye dönük resesyon beklentisinin bir göstergesi olan 3 aylık ABD hazine bonosu ile 10 yıllık ABD devlet tahvil faizi arasındaki farkın da 12 baz puanla yılın en düşük seviyesine indiği gözlendi. FED yetkililerinin ayrıca 2019 yılı için büyüme beklentisini Aralık ayındaki %2.3’ten %2.1’e, PCE’de (kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi) ise %1.9’dan %1.8’e indirdikleri gözlendi.
FED’in açıkladığı toplantı metnine baktığımızda dördüncü çeyrekte ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya işaret edilirken ücretlerde Şubat ayında ufak değişikliklerin olduğuna ve son göstergelerin de hane halkı harcamalarının ve ayrıca sabit işletme yatırımlarının 12 aylık bazda genel enflasyonun sonucu olarak daha yavaş büyümeye işaret etiğine değinildiği gözleniyor. Bu yorumlardan anlaşılan o ki FED görünümünü global ekonomik yavaşlamaya ilişkin işaretler nedeniyle kendi ekonomik aktivitesi üzerinde şu an için çok olumsuz olmasa da ileride olabilecek etkileri konusunda daha fazla temkinli olmaya doğru yöneltmiş durumda. Nitekim FED başkanı Powell’ın yaptığı açıklamalarda kendi ülkesindeki enflasyonist aşağı yönlü eğilimle birlikte bilinen risklere, yani İngiltere’de Brexit, Avrupa Bölgesi’ndeki yavaşlama ve ABD-Çin arasındaki ticaret görüşmelerindeki belirsizliğe atıfta bulunması alınan kararlarda etkenler olduğunu gösteriyor.
Powell konuşmasında, Avrupa ekonomisinin önemli ölçüde yavaşladığını ancak durgunluk beklemediklerini dile getirirken Çin ekonomisinde dengelenme beklediklerini ifade etti ve ABD’nin uyguladığı ek gümrük vergilerinin ekonomik büyüklüğe kıyasla düşük olduğunu ekledi. Powell, Brexit ve ticaret görüşmelerinin risk oluşturduğunu da sözlerine eklerken küresel yavaşlamanın Fed için sorun olabileceğini belirtti.
Dünkü toplantıda ayrıca piyasaların beklediği diğer bir konu olan bilanço küçültülmesi ile de ilgili detaylar geldi. Buna göre FED Mayıs ayında başlatacağı bilanço küçültülmesinin durdurulmasına şu an için aylık 30 milyar Dolar olan tahvil miktarını Mayıs ayı itibariyle 15 milyar Dolar’a indirecek ve Eylül ayı itibariyle de bilanço küçültme operasyonunu sonlandırarak bilançoyu 3.5 trilyon Dolar seviyesinde bırakacak. FED böylece Eylül-Ekim ayında geri dönüşü olan ipoteğe dayalı menkul kıymetleri hazine kâğıdına çevirecek ve bilanço kompozisyonunu değiştirecek. Burada Powell’ın açıklamalarında net olamayan konu vade dağılımının nasıl olacağı ve uzun vadeli bilanço konusunda ne gibi bir duruş gerçekleşeceği oldu.
Sonuç olarak piyasanın uzunca bir zamandır FED’in bu yıl içinde bir faiz artırımı yapmayacağı fiyatlamasıyla eşitlenen bir FED kararıyla karşılaşmış olduk. Bu nedenle piyasadaki fiyatlamalara baktığımızda hemen hemen bu duruma hazır olan bir fiyatlama daha önce gerçekleştiğinden çok sert tepki hareketleriyle karşılaşılmadı. Hatta FED’in bu kararı ile Dünya ekonomisinde ve dolayısıyla ABD ekonomisinde FED’in piyasanın beklediğinden daha fazla bir durgunluğa mı doğru gidileceği endişesi şu an için FED fon vadelileri tarafında Ocak 2020 için faiz indirimleri ihtimalini %48’lere kadar yükseltti. Hatta ve hatta bu yıl bir faiz indirimi olabileceğine dair oranların bile yükseliş gösterdiğini görüyoruz. Yılın üçüncü çeyreği itibariyle faiz indirim ihtimalleri %23 ile %38 arasında görünüyor. Ayrıca FED’in bu görüntüsü ile piyasalarda beklenenden daha şiddetli bir durgunluk olabileceği beklentisinin güçlenmesi riskli varlıklara olan yönelimi de sınırlandırabilir. Nitekim bunun ilk örneğini dün ABD endekslerinde gördük. Bu sabah itibariyle ABD vadelileri negatif eğilimde hareket ederken Altın’da yükseliş eğilimi göze çarpıyor. Brexit belirsizliğinin devam etmesi ve ABD-Çin ticaret görüşmelerindeki belirsizliklerin sürmesi önümüzdeki günlerde bu tarz fiyatlamaların devam etmesine neden olabilir diye düşünüyoruz.