Pek çok kişi çeşitli ülkelerden örnekler vererek ‘faizi artırdıkları halde enflasyon düşmüyor, demek ki faizi artırmak çözüm değilmiş’ gibi yorumlar yapıyor. Bu alanda son günlerde en çok verilen örnek faizi artırdığı halde enflasyonda yükseliş görülen Birleşik Krallık.
Birleşik Krallıkta 12 aylık enflasyon yüzde 10,4, Merkez Bankası faizi yüzde 4,25. Aşağıdaki grafiklerden soldaki Birleşik Krallıkta enflasyonun 2022 Nisan ayından bugüne kadarki gelişimini, sağdaki de Merkez Bankası faizlerinde aynı dönemdeki gelişimi sergiliyor.
Merkez Bankası faizinin artırılmasının enflasyonu denetim altına aldığı grafiklerden görülebiliyor. Ne var ki yine grafiklerden görülüyor ki bu denetim yeterli değil çünkü enflasyon hala yüzde 10’un üzerinde ve son ayda da yeniden artışa geçmiş.
Enflasyon ile faiz ilişkisi konusunda bazı konuları netleştirelim: (1) Enflasyon yükselmeye başladığında faiz de aynı şekilde yükseltilmeyip beklenirse bir süre sonra enflasyon denetimden çıkabilir. (2) Eğer aradaki fark çok açılmışsa faizi enflasyonun üzerine çıkaracak bir karar alınmadığı sürece ani çözümler elde edilemez. Ne var ki bu kadar sert bir artış da büyüme ve işsizlik sorunları yaratabilir. (3) Ekonominin geleceğine ilişkin beklentiler olumlu değilse faiz artışı tek başına uzun vadeli çözümler getirmez.
ABD, Avrupa ve Birleşik Krallık, resesyona yol açacağı korkusuyla enflasyondaki artışa göz yumarak faizleri düşük tutmaya bir süre devam ettiler. Oysa başlangıçta enflasyon yükselişe geçtiğinde faizi de o kadar artırsalardı bugün ne faizi o kadar hızlı ve yüksek artırmak zorunda kalırlardı ne de enflasyon bu kadar yükselirdi. Örneğin Birleşik Krallıkta enflasyon 2021 Mayıs ayında yüzde 2,1 idi. Aynı tarihte İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) faizi 0,10 idi. O tarihte enflasyonda kıpırdanmaya başladığında BOE faizi 0,10’dan 0,25’e çıkararak artırma sinyali verseydi enflasyon buralara varmazdı. BOE faizi 0,25’e çıkarmak için 2022 Ocak ayına kadar bekledi. O tarihte enflasyon yüzde 5,5 olmuştu. Benzer gecikmeler ABD ve Avrupa’da da söz konusu oldu.
Faizi hem düşük tutup hem de enflasyon arttığında artırmazsanız enflasyonu denetleyemezsiniz. Sonradan faizi yavaş yavaş artırmanın katkısı da hemen gelmez. Çinli bilgelerin dediği gibi: “Uçurumun kenarında atın yularını çeksen de fayda etmez.” Önemli olan atı uçurumun kenarına getirmemektir. Enflasyonla faiz arasındaki fark, faiz aleyhine açılmışsa faizi hızla yükseltmek de başka sorunlar yaratır. Bu kez büyüme düşer, işsizlik artar. Onun için uçurumun kenarına gelmeden önlemleri almak gerekir.
Türkiye’nin sorunu Birleşik Krallığın sorunundan çok daha büyük görünüyor. Çünkü Türkiye’de enflasyonla faiz arasında, faiz aleyhine, 50 puana yakın fark var ve enflasyon, baz etkisinin düşüş yönünde yarattığı baskıya karşın, yükselişe geçmiş bulunuyor. Bu durumda faizi, enflasyonun üzerine çıkarsak ekonomi bir anda çöker, çıkarmasak hiper enflasyonla karşılaşabiliriz. Son iki yılda ‘faiz sebep enflasyon sonuçtur’ tezi çerçevesinde uygulanan yanlış yaklaşımlar, enflasyonu ikinci plana itip, faizi düşük tutarak, insanları paradan kaçarcasına harcamaya, tasarruf etmek yerine ikinci, üçüncü konutları almaya, tüketimi artırmaya yöneltti. Bütün bunlar büyümeyi yüksek tutmakla birlikte enflasyonun kalıcı hale gelmesine yol açtı. Bu durumda ekonomiyi küçülmeye itmeden, işsizliği artırmadan enflasyonu düşürmek için yapılacak şey; hızla yapısal reformları devreye sokarak yavaş yavaş faizi artırmak ve bir süre sonra iyileşen beklentilerle birlikte enflasyonun da düşüşe geçmesini sağlamaktır.
Faiz, tek başına uzun vadede enflasyonu düşüremez ama tek başına enflasyonu azdırmaya yeter.