Faiz Nasıl Düşer?

Mahfi Eğilmez – 14.03.2015

Türkiye, sermaye hareketlerinin serbestliği sistemi içinde, serbest (dalgalı) döviz kuru rejimi ve bağımsız para politikası uyguluyor. Bağımsız para politikasını, ağırlıklı olarak faiz politikası, zorunlu karşılıklar (onun içinde rezerv opsiyon mekanizması) ve likidite politikası aracılığıyla uyguluyor. Bu çerçevede Merkez Bankası kura karışmıyor. Daha doğrusu bazen alış satış yoluyla talepleri karşılamaya giderek dolaylı olarak düzenleyicilik yapmaya çalışıyor.

Bu noktada Türkiye’nin bazı önemli ekonomik sorunlarını sıralayayım: (1) Yüksek enflasyon, (2) Düşüşte olsa da hala yüksek sayılabilecek bir cari açık, (3) Bir yıl içinde çevrilmesi gereken 170 milyar dolar dış yükümlülük, (4) Reel kesimin 180 milyar doları bulan açık pozisyonu, (5) Yüksek CDS primi.

Bu risklerin varlığı yabancıların Türkiye’ye paralarını rahatça getirmelerinin engeli. Böyle bir ortamda ek risk yaratmamak ve mümkün mertebe bu riskleri düşürmeye çalışmak gerekiyor. Biz ize bunun tam tersini yaparak riskleri artırıyoruz.

Mekanizma şöyle işliyor:

Risk düşüyor, döviz girişi artıyor, kurlar düşüyor, enflasyon düşüyor, faiz düşüyor.
Risk artıyor, döviz girişi azalıyor, kurlar yükseliyor, enflasyon yükseliyor, faiz artıyor.

Aşağıdaki ilk grafik 2015 yılı başından bugüne kadar sepet kur ile CDS ilişkisini ikinci grafik aynı dönemde gösterge faizdeki gelişmeyi sergiliyor.

gostergefaiz cds

Grafiklere bakıldığında ne demek istediğimiz fotoğraf netliğinde görülebiliyor. Ne zaman bilim dışı tartışmalara girmişsek riskler yükselmiş ve peşi sıra diğer kötülükler sökün edip gelmiş.

Biz ne istiyoruz?

Faizi düşürelim, enflasyon düşsün, riskler düşsün, döviz girişi artsın, kurlar düşsün.
Doğrusu ne?
Riskleri düşürelim, döviz girişi artsın, kurlar düşsün, enflasyon düşsün, faiz düşsün.

Bilimsel eğitim, analitik yaklaşım diye anlatıp durduğum şey aşağı yukarı bu. Bazen bazı şeyleri tersten okumak doğru sonuçlara götürebilir insanı. Ama bu durum, çok ender olarak gerçekleşebilen bir şeydir. Tersten okumak çoğu kez insanı tamamen yanlış yerlere götürür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir