Arapça kökenli fahiş sözcüğü; ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla, ölçüsüz gibi anlamlara geliyor. Buradan türetilen fahiş fiyat deyimi de; satışa sunulan mallar veya hizmetler için talep edilen ve ölçüyü aştığı düşünülen satın alma bedellerini tanımlamak için kullanılıyor.
Son günlerde özellikle tarımsal ürünlerin fiyatlarının hızlı bir artış içinde olması karşısında hükümet tarafından ‘fahiş fiyatları önlemek için çeşitli denetimler yapılacağı, önlemler alınacağı’ dile getirilmeye başlayınca bu sözcükler de gündemde yerini aldı.
Tekelciliğe izin vermeyecek düzenlemeleri yapmış olan düzgün bir piyasa sisteminde ‘fahiş fiyat’ diye bir olgu olmaz. Fahiş fiyat varsa ya piyasa sistemi düzgün işlemediği için tekel sistemi yaygın hal almıştır ya da üretimde bir sorun var demektir. Düzgün işleyen bir piyasa sisteminde mal ve hizmetlerin fiyatı, arz ve talebe göre belirlenir. Bu iki karşıt gücün dengelenmesini sağlayan iki unsur vardır: Miktar ve fiyat. Eğer bir malın satılmak için piyasaya sunulan miktarı (arz), o malın satın alınmak istenen miktarından (talep) az ise o zaman o malın fiyatı arz ve talep dengesini sağlayabilmek için yükselir. Eğer tersine bir malın arz edilen miktarı talep edilen miktarından fazlaysa o zaman da o malın fiyatı düşer. Bir başka ifadeyle bu ilişkide malın arz ve talep miktarları neden, malın fiyatı ise sonuçtur. Dolayısıyla düzgün işleyen bir piyasada bir malın fiyatı değil, arz ya da talep miktarı fahiş olabilir. Eğer özellikle talebe uygun bir arz yönetimi yoksa ve sonuçta arz, talebe göre düşük kalıyorsa fiyatlar yükselir. Bunu düzeltmenin tek yolu üretime yönelik yanlış politikaları düzeltmekten ve üretimi artırmaktan geçer. Hiç kuşkusuz üretimi artırırken de rekabeti ve verimliliği kollayarak artırmak gerekir. Aksi takdirde üretim artsa bile fiyat düşmeyebilir.
Tekelciliğin olmadığı ya da denetim altına alındığı bir piyasa sisteminde üretilen bir malın arz fiyatını belirleyen unsurların başında maliyetler gelir. Üretim maliyetleri içinde en önemli kalemlerden birisi üretim için kullanılan mazot, doğal gaz, elektrik ve gübre hammaddesi gibi üretim girdileridir. Eğer bunların önemli bir kısmı ithal ediliyorsa o zaman kur yükseldiğinde üretim maliyetleri de yükselir. Yükselen maliyetler ister istemez üretici/imalatçı tarafından fiyata yansıtılır. O zaman da fiyatlar yükselir. İşin maliyet kısmını görmezseniz üretici/imalatçı, fiyatları keyfine göre yükseltiyor sanırsınız. O aşamada üreticinin maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmasını engellemek için ithalat yolunu seçerseniz, kısa vadede fiyatları denetleseniz bile orta vadede üretici üretimden vazgeçer ve fiyatlar daha da yükselir.
Ünlü şemamızı bir kez daha paylaşalım:
Enflasyon – faiz ilişkisinin çözümü için yıllardır denklemin son iki kademesinden, üstelik onu da ters çevirerek başladığımız için olayı çözemedik. Şimdi yüksek fiyat sorununu yani denklemin sondan üçüncü aşamasında yer alan fiyatlarda artış meselesini piyasaya müdahale yoluyla bastırıp, enflasyonda artış aşamasını çözmeye çalışıyoruz. Ne yazık ki bu mümkün değil. Bunu geçmişte defalarca denedik, olmadı. Yine olmayacak.
Yalnızca fiyat artışlarını ya da enflasyonu çözmek için değil, bütün ekonomik sorunlarımızı çözmek için yapmamız gereken şey bu denklemin ilk aşamasından başlayarak yola çıkmaktır. Önce yüksek ülke riskine neden olan sorunları belirleyip onların çözümüne girişmemiz gerek. Çünkü ülke riskimiz (CDS primi) 430 baz puana yakın bir düzeyde bulunuyor. 300 baz puanın üzerinde CDS primi söz konusu olduğunda o ekonominin aşırı riskli olduğu kabul ediliyor. Bu durumda sorunun temelinde fiyatların değil risklerin fahişliği var. O halde riskleri düşürecek adımları atarsak güven kaybını onarmış ve olumsuz beklentileri olumlu hale dönüştürerek kurlarda gerileme sağlamış oluruz. Kurlar gerileyince ithal girdi maliyetlerindeki artışlar durulur, fiyat artışları geriler, enflasyon düşer. Ve sonunda faizleri indirmekte sorun kalmaz.
Bilim böyle bir şeydir. Çizdiği yolda mucizeye yer yoktur, önerdiği çözümler zahmetli ve zaman alıcıdır, hatta çoğu kez can sıkıcıdır. Ama eğer o yoldan giderseniz boşa zaman yitirmemenizi sağlar.