Mahfi Eğilmez – 12.05.2015
Yılın ilk 4 ayında ihracatta yüzde 8,1 oranında düşüş oldu. Bu düşüş ilk üç ayda yüzde 6,8 idi (Kaynak: TİM verileri: http://www.tim.org.tr/tr/ihracat-ihracat-rakamlari-tablolar.html.) İlk 3 ayda ihracat verilerinde ortaya çıkan gerileme cari açık açısından alarm zillerinin yeniden çalmasına yol açan gelişme idi. Her ne kadar ithalatta gerileme sürse de ihracatta ortaya çıkan gerilemenin bu düzelmeyi bir süre sonra terse çevireceğini tahmin ediyorduk. Biraz gecikmeli de olsa bu beklentimiz Mart ayı ödemeler dengesi verileri açıklandığında gerçekleşti ve cari açık yeniden artışa geçti.
Buradan hareketle iki türlü görüş geliştirileceğini tahmin ediyorum. Kimi yorumcular bu düşüşün Euro/USD paritesinin Euro aleyhine dönmüş olmasından kaynaklandığını söyleyecekler. Ki bu kısmen doğrudur. Ne var ki eğer bu doğruysa bundan önceki ihracat artışlarının da Euro/USD paritesinin Euro lehine gelişmesinden kaynaklandığını kabul etmek gerekir. Kimi yorumcular ise ihracattaki bu düşüşün kur/faiz ilişkisinin doğru kurulamadığından kaynaklandığını öne sürecek. Ki bu da kısmen doğrudur. Ama tümüyle doğru olduğunu söyleyemeyiz çünkü aksi takdirde bugüne kadarki, artışın kur/faiz ilişkisinin doğru kurulmuş olduğunu kabul etmek gerekir.
Ben bu iki görüşte de doğrular ve yanlışlar bulunduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin ihracat gelirlerinin ağırlığı Euro cinsinden, buna karşılık girdi maliyetleri ve dış finansman maliyetlerinin ağırlığı USD cinsindendir. Bu durumda Euro/USD kuru Euro lehine olduğunda gelirler artıyor buna karşılık giderler göreli olarak veya reel olarak azalıyor ya da sabit kalıyor demektir. Bu durumda ihracatın artması normaldir. Türkiye, aşağı yukarı 2014’ün son ayına kadar bu avantajdan yararlandı. Bu tarihten sonra USD, Euro’ya karşı prim yapmaya başlayınca bu kez işler tersine döndü ve gelirler düşmeye, giderler yükselmeye başladı. Bu gelişmenin sonucu olarak ihracatımız düşmeye yöneldi. Öte yandan kurlarla ilgili gelişmelere baktığımızda bu iki rezerv kurun birbirine üstünlük sağlama kavgası sırasında her ikisi de TL’ye karşı değer kazandı. Bu durumda bizim kur/faiz dengesini tam olarak kuramadığımız anlaşılıyor. Yani her iki görüşün de doğru yanları var.
Bu gelişmeler uzun süredir ihracatını artıran Türkiye’nin 2015 yılında ihracatında gerilemeyle karşılaşmasına yol açtı. İlk 4 ayda ihracatımızda yüzde 8,1 oranında düşüş yaşadık. Bu düşüş, ilk iki ayda cari açığa tam olarak olumsuz yansımadı. Daha doğrusu cari açıktaki düşüşün hızının kesilmesine yol açsa da en azından ithalattaki düşüş nedeniyle cari açık düşmeye devam etti. Mart ayında artık ithalattaki düşüş, ihracattaki düşüşü dengeleyemez olunca cari açık artmaya başladı.
Aşağıdaki grafik Kasım 2014 ile Mart 2015 arasında Euro / USD kurunu (mavi çizgi) ve cari açığın (kırmızı çizgi) gelişmesini gösteriyor.
Grafiğe bakılacak olursa Euro, Dolara karşı değer kaybederken başlangıçta ithalattaki hızlı düşüşle düşmeye devam eden cari açık, Şubat ayında yavaşça, Mart ayında ise daha hızlı bir tempoyla artışa geçmiş görünüyor.
Mayıs ayında Euro / USD paritesi yeniden Euro lehine dönmeye başlamış bulunuyor. Bu gelişme, ABD verilerinin ilk çeyrekte yaşanan ekonomik daralmanın etkisiyle zayıf gelmesine karşılık Euro bölgesinde parasal gevşemenin de etkisiyle başlayan toparlanma işaretlerinin sonucunda oluştu. Euro/USD paritesinin Euro lehine dönmesi bizim ihracatımızda yeniden olumlu bir kıpırdanma başlatabilir. Bundan sonra cari açık ve ihracatımızın kaderi bizden çok ABD ekonomik verilerine, Fed’in faiz artışı kararına ve Euro bölgesinin toparlanmasına bağlı görünüyor.