Aydın Eroğlu – 18.04.2018
Cumhurbaşkanımız ve Ak Parti hükümeti erken seçim yok diye ısrar ederken, Devlet Bahçeli erken seçimi gündem yaptı! Cumhurbaşkanı bu konuda son kararı veren olacaktır. Yarın iki liderin görüşmesi var. Muhtemelen bu konudaki kararı yarın duyabiliriz.
Normal olarak yerel seçimler Mart 2019’da yapılacak iken, Meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ise eş zamanlı olarak Kasım 2019’da yapılacaktı. Şimdi ise bu tarihlerde değişiklik olabilir.
Peki Seçim bir kabus mudur?
Şimdi soruyorum; şu an kurlarda ve faizlerde ciddi bir yükseliş baskısı yaşamıyor muyuz? Peki dış ilişkilerimizin AB, ABD ve Araplar ile iyi olduğunu söyleyebilir miyiz? Ekonomide her şey toz pembe mi? Öyle ise cari açık, enflasyon, işsizlik sorunu neden?
Peki iç siyasette her şey yolunda mı? Misal, seçilmiş olan ve şu anki yasalara göre iktidar haklarını kullanması gereken hükümet ve başbakan sizce bu yetkilerini bağımsız ve tam olarak kullanıyor mu? Ya da 2019 cumhurbaşkanlığı sistemi devreye girene dek, şu an tarafsız olması gereken cumhurbaşkanımız gerçekten öyle mi? OHAL nedeniyle içeride ve dış platformlarda sıkıntılar yaşamıyor muyuz? OHAL içeride ya da dış ülkeler nezdinde sıkıntı yaratmıyorsa, o zaman içeride siyaset ve iş çevreleri, dışarıda ise neredeyse tüm ülkeler ve uluslararası platformlarda neden OHAL bir an önce kalkmalı diyorlar?
İç ve dış belirsizlikler ve sıkıntılar nedeniyle yükselen faiz ve kurlar, başta inşaat sektörü olmak üzere bir çok sektörde ciddi daralmalar yaşatmıyor mu?
Kurlardaki artış ve faizlerdeki yükselişler şirketlerin bilançolarında ciddi riskler yaratmıyorlar mı?
Eğer bu saydıklarımda hiç bir sorun yok. Hepsi suni diyorsanız sözüm yok. Ama bu saydıklarınızın hepsinde sorun var diyorsanız, sonuçta bu sorunları şu anki siyasi görüntü ve siyasi iktidar kullanımı nedeniyle yaşıyoruz. O zaman seçim olursa istikrar bozulur diye korku yaşamak gerçekçi olur mu? Yani şu an her alanda istikrar var mı da bunlar yaşanıyor?
Kısacası nereye vardığımı anlamışsınızdır! Bence erken seçimden korkmamak lazım. Bir an önce olsun da bu belirsizlikler sonuçlansın. Yeni yetkilerle yasal olarak kim ülkeyi yönetecekse, o yönetsin. Yoksa 2019 Kasım ayına kadar benzer baskılarla bu ekonomiyi yaşamak tam bir kabus olurdu. Bence bu sıkıntılarla 2019 Kasım’a kadar gitmek çok daha büyük yeni sorunların ve stresin kaynağı olurdu.
Hiç olmazsa, siyasi değişim olacak mı olmayacak mı piyasalar görür ve rahatlarlar. Değişim olacak beklentisi ile bu baskıları yapanlar varsa, seçimler sonrası değişim olmazsa bu beklentileri biteceği için, aynı baskıları da kalmaz. Yok eğer siyasi değişimler olacaksa da, o zaman yaklaşık 16 yıldır süren mevcut siyasi iktidara rağmen, içinde bulunduğumuz bu sorunlar yaşanıyorsa, acaba değişim sonrası işler düzelecek mi görmüş oluruz.
Kısacası ben seçim taraftarıyım. Zaten şuanki yapı, anayasal olarak olmaması gereken bir siyasi görüntü içeriyor.
Seçim Kararı Hiç Mi Sorun Değil?
Yo böyle bir şey de demedim. Olası bir seçim ülkede çok ciddi gerilim yaratabilir, yapısal reformlar ertelenir, alınması gereken kararlar alınamaz, seçim savurganlığı başlar vs. diye rating kurumları yeni not indirimi kararları alabilirler. Bir erken seçim öncesi ve sonrasında ciddi gerilimler yaşanmasından çekinen yerli ve yabancı yatırımcılar borsada satıp çıkmayı tercih edebilirler.
Yani seçim kararı ilk anda olumsuz bir baskı yaratır ki, zaten lafı bile edilince öyle olduğunu -2.000 puan ile görüyoruz. Sonrasında ise gündemlere göre bazen yukarı, bazen aşağıya yönlenmeler olabilir. Çünkü bu seçim diğerlerinden çok farklı olacak. Tüm siyasi sistem tümden değişecek. O nedenle seçim belirsizliği diğerlerinden çok yüksek olacaktır.
Hatta bana göre meclis çoğunluğu ile Cumhurbaşkanlığı farklı farklı siyasi partilere geçebilir görüşündeyim. Bu nedenle de, böyle bir tablonun sonrasında yeniden bir seçim daha gündeme gelebilir. İki farklı taraf birbirlerini kilitleyebilirler. Böyle bir durum ise yeni bir seçim daha demek olur.
Belki de böyle bir risk yüksek olduğu için erken seçim tercih edilebilir! Bu ne demek derseniz! Şöyle ki, seçimler normal yapılırsa, Mart 2019’da yerel seçimler olacak. Eğer ülke genelinde yerel seçimlerde iktidarın ciddi kayıpları olursa, özellikle İstanbul ve Ankara muhalif partilere geçecek olursa, aynı şekilde yerelde MHP ciddi bir kayıp yaşayacak olursa, bu takdirde bu değişim rüzgarı Kasım seçimlerini iktidar partisi ve MHP için çok ciddi riskli hale getirmiş olur. İşte bu nedenle, yereldeki olası böyle bir değişim ve oy kayması riskini seçmene göstermeden seçime gitmek istenmiş olabilir.
Aynı şekilde, özellikle İYİ Parti baskısı altındaki MHP, yerel seçimlerin önce yapılması halinde güç kaybı yaşadığı görülürse, İktidar partisi ve cumhurbaşkanı adayı ile sonraki genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçiminde millet vekili ve bakanlık paylaşımları için pazarlık gücünün azalma riski olabileceğini düşünüp, erken seçim istemiş olabilir.
Seçimler Bilançoları Bozar Mı?
Tüm şirketler için bu soruya evet demek anlamsız olur. Çünkü artan kurlar ile ihracat ağırlıklı şirketler yüksek karlar getirmeye devam ederken, aynı şekilde misal yaz sezonunda gelecek olan turistler seçim var diye bu kararlarından vaz geçmezler. Yani turizm girdilerinden yararlanacak şirket ve sektörlerin bu beklentilerinde de bir değişim olmaz.
Ama seçim riski nedeniyle artacak kur ve faiz nedeniyle ithalatçı sektörler ve inşaat sektöründe bilanço kar kayıpları görülmesi normal olur. Enflasyon baskısı ve dolayısı ile faiz kur baskısı da devam edebilir.
Borsa ise, bir süre bu konuda ayırım yapmadan, karlara bakmadan genel düşüş yaşayabilir. Çünkü belirsizliğin yüksek olduğu ortamları sevmeyen yerli, yabancı yatırımcılar bilançolarına göre şirketleri değerlemez, tamamen belirsizlik hissine göre davranabilirler. Ama bununla birlikte, işini yapan, karlarını arttıran köklü şirketlerin özellikle yabancı yatırımcıları için de gayet güzel bir alım ortamı da oluşabilir. Yani, bazı şirketlerde de yabancı seçime falan aldırmayıp, belirlediği hisselerde pozisyon arttırmayı da tercih edebilir.
Borsa için erken seçimlerin en büyük riski, seçim öncesi ve sonrası belirsizlikler değil, bu süreçte rating şirketlerinin olası kararları olur! Eğer seçimler öncesinde bir çok alanda bozulmalar yaşanacak diye düşünürler ve not indirimleri yapacak olurlarsa, işte bu önümüzdeki en büyük baskı nedeni olur.
İşte bu nedenle belirsizliğin olduğu bu seçimler öncesi süre borsa için sorun yaratabilir. Bu nedenle bilançosuna göre bulunduğundan daha düşük değerlerde işlem gören şirketler olabilir. Ama seçimler sonrası kim çıkarsa çıksın tepki pozitif olabilir.
Çünkü siyasi istikrar var dediğimiz 16 yıllık iktidar esnasında şu an ekonomi ve siyasi ilişkilerimizde sahip olduğumuz sorunları yaşıyoruz. Sonuçta bu sorunlar farklı bir iktidar yönetiminde olmuyor. Öyleyse, seçimden yine aynı iktidarın çoğunluğu ve cumhurbaşkanı adayı çıkarsa, sistem değişmiyor diye beğenenler de olabilir, bozulan her türlü alandaki sorunlar yine devam edecek diyenler de olur. Seçimlerden değişim çıkar ve meclis çoğunluğu ile cumhurbaşkanlığı başka kişi ve siyasi partilere geçerse, o zaman da belki bu durum bazı çevrelerce derin bir siyasi belirsizlik dönemine giriliyor diye de görülebilir Ama aynı zamanda tam tersi Türkiye ile her alanda ilişkileri bozulmuş olan AB, ABD ve Arap dünyasının ülkeleri tarafından olumlu da karşılanabilir. Böyle bir değişim sonrası ilişkilerde çok hızlı bir iyileşme de görülebilir.
Kısacası BİST’in geleceği tamamen algı yönetimlerine göre belirlenecektir. Ama zaten var olan ve ters giden bir çok veri ve gelişme ile 2019 Kasım’a kadar gidip devamlı aynı baskıları hissetmektense, bırakalım erken seçimler olsun da, ne yaşayacaksak bir an önce görmüş olalım.
BİST İçin Fazla Korkmayın!
Hatırlarsanız daha önce de bir çok seçim oldu. Hatta bunların içinde erken seçim de yaşandı. Ak Partinin oy kaybı ile meclis çoğunluğunu kaybettiği seçimler sonrasında ne olmuştu? Ülkede hükümet kurulamadığı için çok daha hızlı bir erken seçime gidilmişti. Peki o zaman BİST çok sert düşüşler mi yaşadı? Hayır, tam tersi yükseliş bile olmuştu. Önceki seçimler esnasında da yükselişler olmuştu. O yüzden olası bir erken seçim kararı halinde ille de BİST düşüşe geçer diye bir beklenti sahibi olmak doğru olmaz. Nihayetinde iktidar böyle bir kriz ortamı içinde seçime gitmek istemeyeceği için, her türlü kontrolü yine de sağlamaya çalışacaktır.
Ayrıca, BİST’in teknik analizine bakınca da, dün belki düşüş yaşadık ama, öncesinde parabolic kriterine göre endeksin alım yönünde sinyal verdiğini söyleyebilirim. Yani aslında endeks için yükseliş beklemek teknik olarak daha yakın bir durum olur gibi geliyor bana. Neyse, yaşayalım görelim. Cumhurbaşkanı kararını açıklayınca göreceğiz. Seçim yok derse hemen, seçim var der ise, önce kısmen bir düşüş sonrasında yeniden yükseliş yaşandığını görebiliriz.
Ben seçimler nedeniyle piyasalardan çok aşırı korkmuyorum. Ama Ratingçilerin bu süreçte olası not indirimleri ve ABD’de süren Halkbank’ı ilgilendiren davanın kararlarından çok daha fazla çekiniyorum. Asıl piyasaları bozan, bu davadan gelebilecek ekstra kötü bir sonuç olur. Ama tam da seçimler öncesinde davadan Halkbank’ı ekstra zora sokacak bir karar çıkmazsa, ozaman da kimse seçim meçim dinlemez, BİST bankalar öncülüğünde çok ciddi yükselişler yaşar.
Kısacası ne olacaksa olsun, ülke ve BİST için hayırlı olsun.
NOT: Yazı, 17 Nisan Salı günü 18:08’de borsaanalizci.com‘da yayınlanmıştır!
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_