Enflasyon dengeye oturdu lakin gelir dağılımının şirazesi kaydı

Tutmayan ve sürekli güncellenen enflasyon hedefleri derken; 2024’ün son ayına ilişkin tüketici enflasyonunun aylık yüzde 1,03 ile TCMB’nin yılsonu enflasyon beklentisi olan yüzde 44’e yakınsadığına (yüzde 44,38)  şahit olduk.

Aylık enflasyon motifi incelendiğinde ise enteresan bir tablo ortaya çıkıyor:

Mevcut ekonomik programın uygulandığı Haziran 2023’ten itibaren 6 aylık dilimler halinde TÜİK’in açıkladığı aylık enflasyon oranlarına bakıldığında Aralık 2023’te yüzde 2,93 olan enflasyonun Ocak 2024’te yüzde 6,7’ye Mayıs 2024’teki yüzde 3,37’nin Haziran 2024’te yüzde 1,64’e düşüp ancak bir sonraki ay yüzde 3,23’e çıktığını ve nihayetinde Aralık 2024’te ölçülen TÜFE’nin bir önceki ayki yüzde 2,24’lük seviyesinden 1,03’e düştüğü görülmektedir. Söz konusu 6 aylık dilimler bilindiği üzere enflasyon farkına göre hesaplanan emekli ve memur maaşlarının baz alındığı dönemlerdir.

Şimdi buradan enflasyon sepeti ya da TÜİK’ten farklı olarak özel bir kurumun hesapladığı orana ve dahi hesaplama tekniğine atıfta bulunmayacağım. Zira TÜİK ile kıyas kabul edilen en resmi kurum İTO olup, onun da bölgesel olarak bir hesaplama yaptığı gerçeğinden hareketle tek kabulümüz resmi istatistik kurumu TÜİK olacaktır. Diğer taraftan Aralık ve Haziran ayları özelinde düşüş kaydedip, ardından tekrar yükselişe geçen oranlara ilişkin kampanya, indirim veyahut maaşların vergi dilimine girmesi gibi bir takım genel geçer nedenlerin de bu kilit aylardaki etkisinin hesaplanarak, kamuoyunu bilgilendirme maksatlı paylaşılması hem daha şeffaf hem de beklentilerin yönetilmesi açısından şahane olurdu…

Enflasyon hesaplamaları, cari durumda meşakkatli ve teknik bir konu ancak ülkemizdeki maaş skalasına bakıldığında ortaya çıkan durum, bundan çok daha karmaşık bir görünüm arz ediyor.

Asgari maaş artışları konusu gündemdeyken şarkılara konu olan mavi yakalıların esasında çoğunun imalat sanayii ve inşaat gibi sektörlerde değil asgari, azami oranlarda maaş aldıkları, diğer taraftan beyaz yakalı olarak tariflenen üniversite mezunu bir gencin kamuda ya da özel sektörde işe başlama maaşı hatta devam maaşı olarak aldıkları ücretler arasındaki farkın neredeyse iki kata ulaştığı… Emekliler açısından ise kök maaş, en düşük emekli maaşı gibi son derece kafa karıştırıcı uygulamayla az prim ödeyenle çok prim ödeyenin neredeyse pek bir farkının kalmadığı bir maaş ortamındayız. Değişkenlik arz etmeyen, en yalın gösterge ise geniş halk kesimlerinin yaşam maliyetleri altında eziliyor olmaları…

Buraya kadar söz ettiklerim gelir değilse de maaş dağılımına (skalasına) ilişkindi. Gelir dağılımı konusunda TÜİK’in son yayınladığı verilere göre bir miktar düzelme olsa da halen en yüksek gelir grubunun (son yüzde 20) toplam gelirden aldığı pay %48,1.

Daha basit şekilde ifade etmem gerekirse; elinde fazladan tasarrufu olanlar yüksek faiz ortamından nemalanıp, enflasyonun bile üzerinde getiri sağlarken, sabit gelirlilerin nominal kazançları enflasyon karşısında eriyerek, yaşam maliyetleri arttı. Talep enflasyonunun temelini de esasında bu servet transferi oluşturmaktadır.

Özetle başından bu yana tek baz aldığım kurum olan TÜİK’in enflasyon oranının önemli düzeyde düşüş kaydetmesi son derece olumlu olup, ülkemizin gelirler politikasındaki karmaşıklık ve gelir dağılımındaki bozulmayla beraber değerlendirildiğinde beklentiler üzerindeki algısı zayıflamaktadır.

Nazlı Sarp

Google Play'den ücretsiz indirin
SİZ DE BİNLERCE YATIRIMCI GİBİ PARA & BORSA MOBİL UYGULAMASINI ÜCRETSİZ İNDİREREK GÜNCEL PİYASA YORUMLARINA ULAŞMAK İÇİN HEMEN BURAYA TIKLAYIN

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!