Enerjide oyunu bozan batarya sektörü ve Türkiye’deki teşvik sistemi

Teknolojideki ivmelenme ve iklim krizi gibi sorunlar üretim süreçlerinde verimliliği daha da kritik bir boyuta taşıdı. Yakın geçmişte ekonomik büyüme artışı ülkelerin zenginleşmesi bağlamında neredeyse tek etkenken günümüzde büyümenin kendisinden çok kompozisyonunda sürdürülebilirlik arayışı ön plana çıkar oldu. Ana akımın adeta bir mit haline getirdiği “sürdürülebilirlik” kavramı bir tarafa dünyada hatırı sayılır bir ekonomiye sahip olmanın tek çözüm yolu; üretimde verimlilik artışı olarak karşımıza çıkıyor.

Dünyada en fazla ARGE yatırımını alan batarya üretimi ülkemizde ne durumda?

Dünya genelinde batarya üretim kapasitesinin halihazırda 2.6 TWh seviyesinde bulunuyor. Ancak, 2030’a gelindiğinde bu rakamın büyük bir sıçrama yaparak 3.5 katına, yani 9 TWh’a ulaşması bekleniyor. Cep telefonlarından elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemlerine kadar farklı tip ve kapasitede kullanılan bataryalara her geçen gün artan talep, küresel rekabeti de arttırmış durumda.

Ülkemizde batarya sektörüne yatırım ve teşvikler incelendiğinde;  2030’a kadar 80 gigavatsaat depolama hedefi doğrultusunda teşvik ve düzenlemeleri devreye alırken, enerji sektörünün hücre ve batarya fabrikası kurmak amacıyla attığı imzaların tutarı 1 milyar doları aştığı görülmekte.

Geçtiğimiz yıl temmuz ayında duyurusu yapılan HIT-30 yatırım teşvik programının bir parçası olan HIT-BATARYA ile Türkiye’nin özellikle Avrupa pazarına yönelik ihracat potansiyelini değerlendirecek seviyeye getirilmesi amaçlanıyor. Toplam 4.5 milyar dolar destek sağlanacak. Ar-Ge yatırımlarını da içeren 80 GWh’lık üretim kapasitesi oluşturulacak. Yatırımlarda en az 5 GWh kapasite yanı sıra, hücre dahil üretim şartı aranacak. 2030 yılına kadar üretilecek MWh başına 6 bin dolara kadar hibe desteği sağlanacak. Hibe oranı yüzde 25, vergi teşviki yüzde 60’a kadar olabilecek. Vergi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, finansman desteği sağlanacak.

Diğer taraftan Türkiye’nin 2022’de 573 milyon dolar üzerindeki lityum-iyon pil ve batarya ithalatı, 2023’te 1,06 milyar dolara yükseldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun depolamalı enerji üretim lisansları ve elektrikli araç üretimleriyle bu talebinin 2030’a kadar 10 milyar doları aşması da beklenmektedir.

Net ithalatçı pozisyonunda olduğumuz bu alandaki gelişmelere yönelik gerçekçi bir tespitte bulunmak için yine sahanın sesine kulak vererek, HDA Grup YK Başkanı Duygu Akdemirbey’e sorular yönelttim.

  • Üretim süreçlerinde verimlilik artışı ülkemizin de yapısal dönüşüm hedeflerinin temelini oluşturuyor. Dolayısıyla, net ithalatçı pozisyonda olduğumuz bu sektörde üretimin teşvik edilmesi önemli. HDA Grup olarak özellikle Türkiye’de üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlarınız var. Bu bağlamda iş makinalarına yönelik batarya çözümleri de geliştirdiğinizi biliyorum. 2025 yılına yönelik hedefleriniz ve büyüme stratejinizle beraber özellikle iş makineleri için batarya üretiminde nasıl bir fark yaratmayı düşündüğünüzü sizden dinleyebilir miyiz?

2025 yılı için temel hedefimiz, lityum batarya paketlerinde özellikle iş makinelerine yönelik ürünler geliştirmek ve bu alanda pazarı güçlü bir şekilde desteklemek. Türkiye’nin üretim kapasitesini artırmasına katkıda bulunmayı, paydaşlarımıza hücre tedariği sağlayarak hem onların üretim süreçlerini desteklemeyi hem de sektörün gelişimine ivme kazandırmayı amaçlıyoruz.

Bunun yanı sıra iş makineleri için ihtiyaç duyulan batarya çözümlerini kendimiz de üreterek pazara sunacağız.  Amacımız pazarın ihtiyaçlarına bütüncül bir çözüm sunmak. Biliyoruz ki; iş makineleri sektöründe verimlilik ve sürdürülebilirlik çok önemli. Bu nedenle ürünlerimizi sadece bir enerji kaynağı olarak değil, yüksek performans, uzun ömür ve güvenlik sağlayan yenilikçi bir çözüm olarak tasarlıyoruz. Ayrıca, müşterilerimizin farklı taleplerine göre özelleştirilebilir batarya paketleri sunmayı hedefledik. Bu yaklaşım, iş makineleri üreticileri ve kullanıcıları için maliyet etkinliği ve operasyonel avantajlar da sağlayacak.

Dolayısıyla Türkiye’de sadece kendi üretimimizi geliştirmekle kalmayacak; bilinçli ve yenilikçi anlayış ile hareket eden paydaşlarımıza hücre tedariği de sağlayarak sektöre katkı sağlayacağız. Amacımız, pazarın ihtiyaçlarına cevap verecek bütüncül bir yaklaşımla hareket etmek, uzun vadede daha sürdürülebilir bir ekonomi yaratılmasına katkı sağlamak.

  • Vizyonunuzu hayata geçirirken karşılaştığınız zorluklar var mıydı? Faaliyet alanınız özelinde konuşacak olursak ülkemizdeki teşvik sistemi sizce artan talebi karşılamaya elverişli mi? Ve son olarak sektördeki en önemli sorun sizce nedir? 

En büyük zorluklardan biri, sektörümüzde bilinçsiz girişimlerin artması.  Ne yazık ki, iki hücreyi bir araya getirip batarya paketi yapan ve bunu ürün olarak pazara sunan girişimlerle karşılaşıyoruz. Bu tür yaklaşımlar, sektörün genel kalitesini ciddi şekilde düşürüyor ve aynı zamanda tüketici güvenliğini de büyük bir risk altına sokuyor.

Bizim gibi kaliteli iş yapmayı ve yüksek standartlarda ürün sunmayı hedefleyen firmalar için, bu durum rekabeti zorlaştırıyor. Kaliteli bir ürünün, güvenilir bir batarya paketinin belirli bir maliyeti vardır. Ancak piyasada, bu maliyetleri gözetmeden sadece kısa vadeli kâr amacı güden merdiven altı girişimler var ve bu girişimler sektöre zarar veriyor.

Bizi okuyanlara özellikle bir uyarıda bulunmak isterim. İşin içinde güvenlik konusu da var. Ve konu güvenlik olduğundan; tüketiciler nezdinde de farkındalığın artması oldukça önemli. Tüketiciler tercih yaparken önce bunu göz önünde bulundursun. Firma olarak bizler güvenliğin ve kalitenin öncelikli olduğu, tüketici odaklı bir anlayışın yaygınlaşması için mücadele ediyoruz.

Bir diğer büyük zorluk ise lityum piller üzerindeki %30’luk ek vergi. Bu durum, hem nihai ürünün maliyetini artırıyor hem de sektörel gelişimin önünde büyük bir engel teşkil ediyor.

Biz, hücreler üzerindeki bu verginin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer vergi nihai üründe uygulanıp, pilden kalkarsa, yerli üretimin gelişimi hızlanır ve bu alanda istihdam da artar.

Pildeki Vergi yükünün azaltılması, teknik personelimizin gelişimini destekler, teknolojimizin ilerlemesine olanak sağlar ve ürünlerimize katma değer eklenmesini teşvik eder. Böylelikle sektör genelinde daha fazla büyüme ve gelişme sağlayabiliriz.

Halihazırda uygulanan vergi, bitmiş nihai ürünlerin ithalatını teşvik ediyor. Bu durum, ihracat potansiyelimize de negatif etki yaratıyor. Eğer konuştuğumuz bu vergi yükü hafifletilirse, sektörümüzde yerli üretim artarak uluslararası pazarda güçlü oyuncuların olduğu şirketlerimiz çoğalabilir.

Özetle Türkiye’nin önde gelen pil ve elektronik komponent tedarikçilerinden ve batarya üreticilerinden olan HDA Grup’un kurucusu Duygu Akdemirbey’le yapılan röportajda; kalite ve dolayısıyla güvenlikten ödün vermeden yapılacak pil üretim/tedariğinin öncelikle tüketiciyi koruduğu, iş makinalarının ihtiyaç duyduğu batarya çözümlerinin verimlilik artışı sağlayarak dolayısıyla sürdürülebilir bir ekonomi yarattığı sonucu çıkmakta. Ve tabii ki mevcut teşvik sistemindeki hücre bazlı vergilendirmenin nihai üretimi baltaladığı gerçeği de bu röportajın en önemli mesajı oldu.

Nazlı Sarp

Google Play'den ücretsiz indirin
SİZ DE BİNLERCE YATIRIMCI GİBİ PARA & BORSA MOBİL UYGULAMASINI ÜCRETSİZ İNDİREREK GÜNCEL PİYASA YORUMLARINA ULAŞMAK İÇİN HEMEN BURAYA TIKLAYIN

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!