Ekonomideki İlişkiler ve Çelişkiler

Mahfi Eğilmez – 13.01.2013

Makroekonomideki büyüklükler birbiriyle ya aynı yönde ya da ters yönde ilişki içindedir. Ya da bir başka ifadeyle makro büyüklükler birbirleriyle ya ilişki ya da çelişki içindedir. O nedenle ekonomi politikası bilim olduğu kadar sanat olarak da kabul edilir.

Enflasyon ile Faiz

Enflasyonla faizler arasında paralel bir ilişki vardır. Aşağıdaki grafik Türkiye’de son onbir yılda yaşanan enflasyon (TÜFE endeksi) düşüşü ile Hazine kağıtları (DİBS) faizi arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor (Mavi çizgi enflasyon, kırmızı çizgi DİBS faiz oranları.)

enflasyon-ve-disb-faizi

2002 yılından bu yana enflasyonda yaşanan düşüş faizlere de yansımış bulunuyor. Burada asıl konu bu ilişkiyi doğru analiz edebilmektedir. Çünkü enflasyon düştüğü için mi faiz düşmüştür yoksa faiz düştüğü için mi enflasyon düşmüştür sorusunu grafiğe bakarak yanıtlamamız kolay değildir. Monetaristler bu soruyu hiç tartışmadan enflasyon düştüğü için faizler düşmüştür diye yanıtlarken arz yönlü iktisatçılar tam tersini savunurlar. Bu sorunun doğru yanıtını verebilmek için verilerin arkasına geçip enflasyonun talep enflasyonu mu yoksa maliye enflasyonu mu olduğuna, ithal edilmiş enflasyonun etkisini taşıyıp taşımadığına bakmak gerekiyor. Eğer enflasyon ağırlıklı olarak talep enflasyonu ise o zaman enflasyon düştüğü için faizler düşmüş demektir. Eğer enflasyon ağırlıklı olarak maliyet enflasyonu ve ithal edilmiş enflasyon bileşenlerinden oluşuyorsa o zaman enflasyonun düşüşüne faizdeki düşüş de katkıda bulunmuş olabilir.

Büyüme ile İşsizlik

Büyüme ile birçok makro gösterge arasında doğru ya da ters yönlü ilişki vardır. Burada örnek olarak büyüme ile en yakın ilişkide olduğu düşünülen işsizliği ele alacağım. Bir ekonomi büyümeye başladığında daha fazla yatırım yapıyor, daha fazla üretim yapıyor, kapasite kullanımını artırıyor demektir. Bunların doğal sonucu ise daha fazla istihdam demektir. Yani büyümenin hızlandığı bir ekonomide işsizliğin azalması gerekir. Aşağıdaki grafik son onbir yılda Türkiye’de yaşanan büyüme ile işsizlik arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor (Mavi çizgi büyüme, kırmızı çizgi işsizlik oranları.)

buyume-ve-issizlik

Büyüme ile işsizlik arasındaki aynı yönlü ilişkinin biraz gecikmeli olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. O nedenle 2012 yılında büyümedeki düşüşün etkisini büyük olasılıkla 2013 yılında işsizlik artışı olarak göreceğiz. Zaten 2012 yılının son aylarına girilirken işsizlik oranı da artmaya başladı.

Cari Denge ile Bütçe Dengesi

Türkiye’nin birçok ekonomiden ayrıştığı bir durum cari denge ile bütçe denesi arasındaki ilişkidir. Aslında her iki dengenin de açık vermesi haline (ki buna ikiz açık deniyor) sıkça rastlanmakla birlikte bir artarken ötekinin azalmasına çok fazla rastlanmıyor. Bu ters yönlü ilişkinin yaşandığı en önemli ekonomi Türkiye’dir. Aşağıdaki grafik son onbir yılda bütçe dengesi ile cari dengenin GSYH içindeki paylarının gelişimini gösteriyor (Kırmızı çizgi bütçe dengesi, mavi çizgi cari denge.)

buyume-ve-cari-denge

Grafiğin gösterdiği gibi bütçe dengesiyle cari denge arasında çelişkili bir ilişki var. Yani biri artarken öteki azalıyor. Bu ilişkide baskın durumdaki değişken cari dengedir. İthalat düştükçe cari denge gerilemekte ve ithalden alınan vergiler azaldığı için bütçr dengesi bozulmaktadır.

Tasarruf – Yatırım ve Faiz

Tıpkı yatırımlarda olduğu gibi tasarrufların en önemli belirleyicilerinin başında faiz oranları gelir. Faiz düştükçe tasarruflarda düşüş olur, yatırımlarda ise artış olur. Kuşkusuz bu bir ekonomi yasası değildir. Çünkü tasarruf ve yatırım kararlarının faiz dışında da belirleyicileri vardır. Örneğin yatırımcılar faizlerdeki düşüşün ileride sıkıntı yaratacağını düşünürse yatırımlarını beklendiği kadar artırmayabilir. Ya da tasarruf sahipleri faizlerdeki düşüşün ileride daha da hızlı olacağını düşünürse bu kaybı gidermek için daha çok tasarruf edip daha uzun vadeli mevduata ya da tahvillere yönelebilirler. Aşağıdaki grafik Türkiye’nin son on yılda özel tasarruflar (ÖT), özel yatırımlar (ÖY) ve faizler (DİBS faizleri esas alınmıştır) arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor.

tasarruf-faiz

Grafiğe dikkat edilecek olursa faizlerde yaşanan hızlı düşüş başlangıçta özel tasarruflarda benzer bir düşüşe ve buna karşılık özel yatırımlarda artışa yol açmış görünüyor. Faizde düşüş devam ederken özel yatırımlarda paralel bir eğilim ortaya çıkmamış hatta başlangıçtaki olumlu tepki giderek o olumlu havasını kaybetmiş. Buna karşılık özel tasarruflar faizlere paralel olarak gerilemeye devam etmiş. Demek ki Türkiye gibi yüksek enflasyon yüksek faiz ilişkisini uzun yıllar yaşamış bir ekonomide faizlerdeki düşüş tasarrufları derinden etkileyebiliyor.

Değerlendirme

Ekonomide her zaman aynı yönde ilişkiler yoktur. Yani örneğin enflasyon düşüşüyle birlikte faizler düşebilir, faizler düşerken tasarruflar da düşebilir buna karşılık yatırımlar artmayabilir. Bütçe dengesi de cari denge de açık verebilir. Birindeki artış ötekinde azalmaya (ya da tersi) yol açabilir.

Bütün bu oynaklığın altında yatan şey beklentilerdir. Ekonomi, fizik bilimlerden farklı olarak insan davranışlarından, toplumsal alışkanlıklardan, geleneklerden etkilenen bir bilim dalıdır. O nedenle ekonomik ilişkiler farklı yerlerde farklı zamanlarda farklı görünümler sergileyebilir. İşin içine insanların geleceğe ilişkin beklentileri girince daha da karmaşık bir görünüm çıkar ortaya. Büyümeyi hedeflediğimizde işsizlik düşebilir ama cari açık artar. Cari açığın artması bütçe açığını düşürür. Dönüp te cari açığı düşürelim deyince bu kez büyüme düşer, bütçe açığı ve işsizlik yükselmeye başlar. Faizi düşürelim derseniz tasarruflar düşmeye başlar. Tasarruflar düşünce cari açık artar. Makroekonomik amaçlar birbiriyle çelişir. Uygulanacak makroekonmik araçlar da birbiri aleyhine çalışır. Bunların hepsini optimum bir dengede tutabilmek çoğu kez mucizelere bağlıdır. İşte bu nedenledir ki bu ilişkileri istenilen yönde biçimlendirmeyi amaçlayan ekonomi politikasını uygulamak görüldüğü kadar kolay değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir