Mahfi Eğilmez – 23.10.2015
Mikroekonomi, ekonominin genel veya toplam ile değil o geneli ya da toplamı oluşturan parçalarla uğraşan alanıdır. Makroekonomi, gayrısafi yurtiçi hasılayla, ekonominin büyümesiyle, toplam tüketimle, toplam tasarrufla, toplam yatırımla, işsizlikle, enflasyonla uğraşır. Bunlar, toplumun hem tamamını hem de birey olarak hepimizi ilgilendiren sorunlardır. Mikroekonomi, bireyin veya firmanın geliriyle, firmanın büyümesiyle, bireysel tüketimle, bireysel tasarrufla, firma yatırımlarıyla, firmanın istihdamıyla, firmanın ürettiği mal veya hizmetlerin fiyatlarıyla uğraşır.
Her bir parçayı ve oralarda olanları bilip anlamadan genelde veya toplamda neler olduğunu tam olarak anlamak mümkün değildir. Örneğin otomobili makroekonomiye benzetirsek, freni, gazı, şanzımanı, aküyü de mikroekonomiye benzetebiliriz. Otomobilin nasıl gittiğini anlamak için bütün o parçaların ne işe yaradığını ve otomobilin hareketine nasıl katkı yaptığını bilmek gerekir.
Kamu kesiminde, özel kesimde ve akademide görev yaparken çoğunlukla ekonomi okumuş olanların ekonomik analiz yapmakta zorlandığını gördüm. Ve anladım ki ekonomi eğitimi alanların çoğu, daha güncel konularla uğraşmak için mikroekonomiden çok makroekonomiye yöneliyor. Oysa mikroekonomi tam öğrenilmediğinde doğru ekonomik analizler yapmak mümkün değil. Mikroekonomi, iktisatçının alet kutusudur. O kutu içindeki aletler olmadan analiz yapmak pek mümkün değildir. Çoğu kez makroekonomiyi konuşanların belirli ezberlerin ötesine geçip analiz yapamadığını görürsünüz. İşte mikroekonomi bilgisinin yetersizliğidir.
Mikroekonomi kitaplarının bir bölümü yalnızca ders kitabı niteliği taşıyor. Yani sınavda sorumluysanız çalışıp sınavı geçebilirsiniz. Ya da örneğin KPSS sınavına hazırlanıyorsanız işinize yarayabilir. Ama yaşam o sınavla ya da KPSS sınavıyla ya da bir bankanın mülakatıyla bitmiyor. Her gün birçok olay çıkıyor karşınıza. O olaylarla karşılaştığınızda ezberler fazlaca işe yaramayabiliyor. Çünkü pek çok olay, konuyu anlayıp yorumlayabilmeniz için analiz yapmanızı gerektiriyor. Bilim, merakla başlar. Çevrenizdeki olayları merak etmiyorsanız sorun yok. O zaman ezberlediklerinizle yaşamınıza devam eder gidersiniz. Ama çevrenizdeki olayları, onların nasıl oluştuğunu merak ediyorsanız o zaman nedenini öğrenmek için olayı analiz etmeniz gerekir. İşte mikro düzeyde bu tür analizleri yapabilirseniz oradan giderek birçok makro meseleyi de çok daha kolay anlayabilirsiniz.
İyi bir mikroekonomi kitabı konuları işleyip geçmeli mi yoksa konuları işlemekle birlikte bir yandan da mikro analiz öğretmeye mi çalışmalı? Bence, bir mikroekonomi kitabının bir yandan da analiz yapmayı öğretmeye çalışması gerekir. Yani bir mikroekonomi kitabı, mikroekonominin konularını işlemekle kalmamalı, örnekler vererek okuyucusunu analiz yapmaya özendirmeli diye düşünüyorum.
Mikroekonomi kitabımı yazarken, kitabı okuyacakların bunu bir ders kitabı gibi değil, yaşamları boyunca karşılarına çıkacak sorunlarda yardımcı olacak bilgileri veren bir kitap gibi ele almaları için yazdım. Bu kitabı okuyanların çevrelerinde olup biten ekonomik olaylara farklı bir gözlükle bakacaklarını ve olayları analiz etmeye başlayacaklarını umuyorum.
İnceleme ve ön okuma için link:
http://www.remzi.com.tr/kitap/mikroekonomi