E-Ticaret Sektörü, Teşviklerle İvme Kazanmayı Bekliyor
Turkish Cargo ve Turkishtime’ın iş birliği ile düzenlenen ‘’Ortak Akıl Toplantıları’nın üçüncüsü e-ticaret sektörünün temsilcilerini aynı masa etrafında topladı. ETİD’in de ikinci ev sahibi olarak bulunduğu Ortak Akıl Toplantısı’nda; e-İhracat Müdürlüğü’nün kurulmasından KOBİ’lerin e-ihracata dahil edilmesine, e-ihracatı artırmaya yönelik teşvik modellerinin oluşturulmasından lojistik merkezlerinin kurulmasına kadar, sektörün gündemini oluşturan kritik konular tüm yönleri ile konuşuldu.
Turkish Cargo iş birliğiyle Turkishtime’ın düzenlemeye devam ettiği “Ortak Akıl Toplantıları”, 14 Ocak Salı günü e-Ticaret sektörünün temsilcilerini buluşturdu. Yekta Özözer’in moderatörlüğünde düzenlenen e-Ticaret Sektörü Ortak Akıl Toplantısı’na; Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, ETİD (Elektronik Ticaret İşletmeciler Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Ekmekçi, Turkish Cargo Müşteri İlişkileri Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Kılıç, ePttAvm.com / Pttem CEO’su Hakan Çevikoğlu, Mavi E-Ticaret Genel Müdürü Barış Akyürek, Defacto CIO & e-Ticaret ve Bilgi Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Gürer, Trendyol Kategori Grup Direktörü Çağrı Cebe, ebebek E-Ticaret Direktörü Emre İlban, Boyner Büyük Mağazacılık Genel Müdürü Eren Çamurdan, Dalyan Makina Genel Müdürü Erkan Dalyan, Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem, Orkatek Teknoloji A.Ş. Kurucu Ortağı Levent Arar, LC Waikiki Genel Müdür Yardımcısı (E-Ticaret) Mahmut Salih Yılmaz, n11.com Tedarik Zinciri ve Uluslararası İş Geliştirme Direktörü Ramazan Altınay, Koton Mağazacılık İş Geliştirme, e-Ticaret ve Toptan Satış Direktörü Orhan Ekinci, Modanisa.com Genel Müdürü Sami Güzel, Yataş E-Ticaret Direktörü Sevil Tutcu, Hepsiburada Operasyon Grup Başkanı Taner Timirci ve Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan katıldı.
Dünyada değişim rüzgarları esiyor
e-ticaret, yarattığı yeni iş kolları, yeni istihdam ve erişilen yeni pazarlar sayesinde, bünyesine giren bir çok sektöre dinamizm katıyor. Türkiye, küresel e-ticaret pastasının içinden henüz yeteri kadar pay alamasa da internetin getirdiği bir takım fırsatları gün geçtikçe daha çok değerlendiren bir ülke olarak, dijital dönüşüm destekli bir ekonominin önemli bir parçası olan e-ticaret konusunda önemli bir potansiyeli bünyesinde barındırıyor. Türkiye’nin e-ticaret konusundaki potansiyelini kullanarak bölgesel gücünü ve ihracat potansiyelini artırabileceğine inanılıyor.
Dünyada uluslararası e-ticaret taşımacılığı, her yıl yüzde 12 ile 15 bandında büyüyor ve şu anda taşımacılık yönündeki ciro; yıllık olarak 250-300 milyar dolar civarında seyrediyor. Bu rakamların, 2023 yılında yüzde 24 bandına yerleşerek, ekonomik olarak da 400 milyar doları aşması bekleniyor. Rakamlar da; dünya ticaretindeki değişim rüzgarlarının etkisiyle son yıllarda şirketlerin ürünlerini, yurt dışı pazarlara online kanallar aracılığıyla ulaştırmaya başladığını gösteriyor. Bu durum, satıcılara yurt içi pazarlarda var olmanın ötesinde bir avantaj sağlarken tüketicilere de daha geniş ürün ağına ya da aynı nitelikli ürünlere daha uygun fiyatlarla erişim imkânı sağlıyor.
Dünya genelinde e-ticaretin yaygınlaşması ve tüketicilerin ürün teslimatı konusunda artan beklentileri ile şirketler özellikle lojistik alanında kendilerini farklılaştırmaya ve rekabet avantajı elde etmeye çalışıyor. Gelişmiş pazarlar göz önünde bulundurulduğunda, aynı gün teslimatın neredeyse standart bir beklenti olduğu günümüzde, bu hizmetin belirli bir kalite seviyesinde verilememesi tüketicilerin tercihlerini doğrudan etkiliyor. Hal böyleyken Türkiye’de e-ihracat pazarında rol alan oyuncular, e-ihracatın kilit noktalarından biri olan lojistik alanında bir takım iyileşmelerin gündeme getirilmesini bekliyor. Her şeyden öte lojistik harcamalarında devletin desteğine gereksinim duyan sektör, mikro ihracattaki potansiyeli performansa dönüştürmek için bunun bir gereklilik olduğuna dikkat çekiyor. e-ihracatta Türkiye’nin en büyük avantajı; sahip olduğu kaliteyle birlikte ucuz bir ülke olması. Bu durum, e-ihracat için ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Türkiye’nin sahip olduğu bu potansiyelin önünde duran en büyük engel ise lojistik maliyetlerin yüksek olması.
Firmalar, vergi tarafında desteğe ihtiyaç duyuyor
Yapısı gereği birçok bakanlıkla temas halinde olan e-ihracat alanında e-İhracat Müdürlüğü’nün kurulmasına duyulan ihtiyacın her geçen gün arttığını ifade eden temsilciler, yeni dairenin kurulması ile aynı zaman kendilerine teşvik verilmesini de konuşabileceklerini belirtiyor. Diğer yandan e-ihracat iadelerindeki vergilerin regüle edilmesi önemli bir gündem konusunu oluşturuyor. Lokal e-ticaretteki firmaların hem marj yapılarını koruyup hayatlarına devam edebilmesi hem de e-ihracat tarafında daha kuvvetli rekabet edebilmeleri için vergi tarafında devletin desteğine ihtiyaç duyuluyor.
Son 15 yıldan bu yana ihracatın gayri safi milli hasılaya oranının yüzde 25’te kalmış ve tıkanmış durumda olması, Türkiye’nin e-ihracata ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Sektör temsilcileri bu alandaki açılımın e-ihracat ile yapılacağını çünkü B2B ihracatın dengelerinin artık dünyada oturmuş durumda olduğunu ifade ediyor.
e-Ticaret sektörünü geleceğe taşıyacak 10 parametre
Toplantıda, e-ticareti canlandıracak, e-ihracatı artıracak, sektörü dünyaya entegre edecek bir tablonun oluşabilmesi için sektör temsilcilerinin katılımıyla aşağıdaki 10 parametrede görüş birliğine varıldı
1-e-İhracat Müdürlüğü’nün kurulması: Yapısı gereği bir çok bakanlıkla temas halinde olan e-ihracat alanında her geçen gün e-İhracat Müdürlüğü’nün kurulmasına duyulan ihtiyaç artıyor. Keza kime neyi nasıl soracağını bilemeyen firmalar, bu karmaşık yapı içerisinde yaşadığı sorunlarda hükümet kanadında muhatap bulmakta zorluk yaşıyor. Bu nedenledir ki, e-ticaret dairesi varken bir de e-ihracat dairesinin bulunmasının kendileri için faydalı olacağını savunan firmalar, dairenin kurulması ile aynı zaman kendilerine teşvik verilmesini de konuşabileceklerini söylüyor.
2-KOBİ’lerin de e-ihracata dahil edilmesi: Küçük ölçekli firmaların da e-ihracata dahil edilerek sistemin daha geniş bir alana yayılması sağlanabilir. Bu noktada, KOBİ’lerin işin içine yanlış bir şekilde çekildiği yönünde tedirginlik duyan sektör temsilcileri, söz konusu firmaların bu sistem içerisine doğru bir şekilde entegre edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
3-Lojistiğe verilen destek taleplerinin devreye girmesi: Yurt dışındaki gönderilerinde ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalan e-ihracat firmaları, Çin örneğinde olduğu gibi lojistik harcamalarında devletin desteğine gereksinim duyuyor. Turkish Cargo gibi milli bayrak taşıyıcısı bir hava yolu markası ile beraber çalışma yapılarak e-ihracattaki lojistik maliyetlerin asgari seviyeye çekilmesi, mikro ihracattaki potansiyeli performansa dönüştürmek için bir gereklilik. Lojistik maliyeti anlamında kalem kalem nelerin sübvanse edilebileceğine dair bir yapıya gidilmesi de öneriler arasında yer alıyor.
4-Doğru ölçümlenmeye dair bir metodun geliştirilmesi: Sektörde her ETGB’nin (Elektronik Ticaret Gümrük Beyanı) e-ihracat anlamına gelmediği ifade edilirken, bu durumdan kaynaklı olarak yanlış hesapların yapıldığı belirtiliyor. Temsilciler şimdi ve ilerleyen yıllarda e-ihracata dair süreçlerin daha iyi savunulabilmesi için ellerinde bir takım verilerin olması gerektiğini söylüyor. Bu nedenle doğru ölçümlenmenin yapılabilmesi için bir metoda ihtiyaç duyulduğunu ve bu standardı şimdiden oluşturmanın önemli olduğu ifade ediliyor.
5-Lojistik merkezlerinin kurulması: 127 ülkeye hizmet sağlayan Turkish Cargo ile beraber sektörün önde gelen bazı firmalarının da görüşleri alınarak devlet desteği ile e-ticarete yönelik hem yurt içinde hem de yurt dışında lojistik merkezlerinin kurulması bekleniyor. Örneğin hedef pazar Almanya ise Almanya’ya gidilip 50 bin metrekarelik bir yer tutularak ihracat ofisleri yerine lojistik merkezleri oluşturulabilir.
6- e-ihracat iadelerindeki vergilerin regüle edilmesi: Lokal e-ticaretteki firmaların hem marj yapılarını koruyup hayatlarına devam edebilmesi hem de e-ihracat tarafında daha kuvvetli rekabet edebilmeleri için vergi tarafında devletin desteğine ihtiyaç duyuluyor. e-ihracat yoluyla yapılan gönderilerin tekrar iade edilmesi halinde ilgili firma; yüzde 20 oranlarında KDV, yüzde 18 ve değişen oranlarda da tekrar ÖTV ödemek zorunda kalıyor. Özellikle tekstil sektörü için ciddi bir sorun teşkil eden bu durumun yeniden düzenlenmesinin firmalar için maliyet anlamında ciddi bir yükü ortadan kaldıracağı düşünülüyor. Firmalar aynı zamanda çifte vergilendirme konusunun da çözüme ulaşması noktasında çağrıda bulunuyor.
7-Perakende Yasası, e-ihracata gölge düşürüyor: Temsilciler, sektörün üzerinde Perakende Yasası gibi adeta bir giyotinin var olduğunu belirtiyor. Bu konuda da kurulacak denetim mekanizmaları ile sektörün regüle etmesine kadar gidecek risklerin söz konusu olduğuna dikkat çekiliyor. Bu noktada Perakende Yasası tarafında da yine hem e-ihracatın hem de e-ticaret sektörünün görüşlerinin ciddiye alınmasının sektörün geleceği için faydalı olacağına inanılıyor.
8-e-ihracatı artırmaya yönelik teşvik modellerinin devreye girmesi: Teşvik olmadan e-ihracatın büyümesinin pek de mümkün olmadığı belirtiliyor. Bu noktada e-ihracat gibi ciddi bir potansiyele sahip olan bir alanın verilecek teşviklerle önünün açılması gerekiyor. Türkiye gibi dört saatlik uçuş mesafesinde dünya nüfusunun yarısına yakın bir coğrafyaya hitap etme şansı olan bir ülkenin coğrafi özelliğinden doğan bu gücünün doğru teşvik hamleleri ile doğru yöne çekilmesi gerekiyor.
9-Mevzuatın basitleştirilmesi: e-ihracata dair mevzuatların mümkün olduğu kadar yurt dışına uyumlu hale getirilerek, işlemlerin orada nasıl yürütüleceğine dair düzenlenmesi gerekiyor. Hali hazırda Türkiye’deki mevzuatların yurt dışına uyumlu olmadığı ve ilerleyen yıllarda bu durumun e-ihracat alanında faaliyet gösteren firmaları ciddi sıkıntılara sürükleyeceği belirtiliyor. Burada da hükümetin ETGB konusunda olduğu gibi e-ihracatçıların da biraz daha yönünü çizmesi bekleniyor.
10- e-ihracat yapan platformların bölgesel ve global platformlara dönüştürülmesi: Türkiye’de e-ihracat alanında sahnede olan oyuncuların bünyelerindeki farklı markalardan aldıkları gücü, bölgesel ve global ölçekte en iyi şekilde değerlendirmesi için çalışma gruplarının kurulmasına duyulan ihtiyaç giderek artıyor.