İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından düzenlenen Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı, 14-20 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi
Açılış konuşmasını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konferansta 32 ülkeden 132 bildiri sunuldu ve tartışıldı. Online yapılan konferansın 12 maddeden oluşan sonuç bildirgesinde ise dünyanın İslam ekonomisi ve finansı temelli model ve sistemlere daha fazla ihtiyaç duyduğuna vurgu yapıldı.
12.Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı, bu yıl İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ev sahipliğinde 14-20 Haziran 2020 tarihleri arasında İslami Kalkınma Bankası’nın kuruluşu İslami Araştırma ve Eğitim Enstitüsü’nün koordinasyonunda gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konferansta, 4’üncü Sanayi Devrimi döneminde sürdürülebilir kalkınmanın zorlukları İslam ekonomisi ve finansı perspektifinden ele alındı. Çevrimiçi gerçekleştirilen konferans, akademisyenler, politika yapıcılar ve uygulayıcılar arasında diyalog, münazara ve fikir alışverişi için bir platform sağladı.
Konferans kapsamında gerçekleştirilen ‘Reel Ekonomi İçin Sürdürülebilir Kalkınma’ temalı etkinlikte, 24 paralel oturumda (bir Türkçe, beş Arapça ve on sekiz İngilizce), 32 ülkeden 132 bildiri sunuldu ve tartışıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak ve Pakistan Maliye Bakanı Dr. Abdul Hafeez Shaikh dahil olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden seçkin isimler de konuşmacılar arasında yer aldı. Sunulan bildiriler ağırlıklı olarak ‘4. Sanayi Devrimi’nde İslam ekonomisi ve finansının rolü’, insan odaklı reel ekonomi, dijital ekonomi, döngüsel ekonomi, paylaşım ekonomisi ve özellikle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada finansal içerme, güçlendirme ve girişimciliğe daha fazla destek vermek için uygulanması gereken çok önemli araçlar olarak Zekat, Para Vakfı ve İslami Mikrofinans gibi alanlara odaklı yapıldı. Konferansı online olarak on bine yakın akademisyen ve sektör temsilcisi izledi.
ÜMMET KAVRAMI DESTEKLENMELİ
7 gün süren konferansın ardından 12 maddeden oluşan bir sonuç bildirgesi de yayınlandı. Bugün dünyanın İslam ekonomisi ve finansı temelli model ve sistemlere daha fazla ihtiyaç duyduğu konusunda fikir birliği yapan katılımcılar Covid 19’la birlikte Zekat, Vakıflar, Sadaka, Karzı Hasen, Kafalah, güçlü bir aile kurumu, mahalle yardım teşkilatları gibi İslami kurumlarının, normal durumlarda olduğu kadar acil durumlarda da zorluklara karşı koruma yolları sunduğunu kaydettiler. Konferansın, ekonominin sadece kıtlığın nasıl çözüleceği ile değil, sosyal ikilemleri nasıl çözüleceği ile ilgili olduğu hususunda araştırmacıları düşünmeye sevk ettiğinin yer aldığı sonuç bildirgesinde, kıtlığın kendisinin yanlış çözümlerin bir sonucu olduğu ve bu çerçevenin doğal olarak İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini içermediğine de vurgu yapıldı.
Konferansta, Yeni Bir Dünya Düzeni’nin şekillendiğinin altının çizildiğine vurgu yapılan sonuç bildirgesinde Müslüman ülkelerin küresel forumlarda ve karar alma süreçlerinde durumlarını ve temsilciliklerini korumak ve geliştirmek için ittifaklar kurma zamanı geldiği, ‘Ümmet’ kavramının desteklenmesi gerektiğinin de üzerinde duruldu.
İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nın sonuç bildirgesinde şu maddeler yer aldı:
- Bugün dünyamız İslam Ekonomisi ve Finansı temelli model ve sistemlere dünden daha fazla ihtiyaç duymaktadır İslam ekonomisi ve finansı insana, insan odağına dayanır. Doğal olarak insani bir ekonomi ve finanstır. Sadece İslam ülkeleri değil, dünyanın geri kalanı da bu zengin mirastan kaynağını alan paradigmaya, modellere ve sistemlere ihtiyaç duymaktadır.
- Konferans organizatörleri ve katılımcıları Covid19’dan muzdarip olanlara en derin sempatilerini dile getiriyor ve bu salgına yenik düşen şehitlerin ailelerine başsağlığı diliyorlar. Kendi yaşamları için ciddi riskler bulunmasına rağmen en ön safta özveri ile hizmet ederek binlerce insanı kurtaran sağlık çalışanlarına saygılarını sunuyorlar. Ayrıca, kısıtlı bütçe imkanlarına rağmen, duruma uyak uyduran ve bu zorlukla yüzleşmek için mali destek sağlayan Müslüman ülkelerin hükümetleri için takdirlerini kaydediyorlar.
- Katılımcılar, COVID-19’un düzenli sağlık bütçelerinin (tedavi ve sağlık araştırmaları için) çok düşük olduğuna ve bu tür bir acil durum anında çok fazla baskı uyguladığına yönelik bir uyarı gönderdiğini belirtmiştir. Temel ihtiyaçlardan biri olan sağlık sektörüne düzenli kaynak sağlanmasına yönelik mali reform acilen gereklidir.
- Pandemi, bu tür acil durumlara hazırlıklı anlamında etkililiği ve dayanıklılığı test etmiştir. Konferans, küresel toplumun bu tür salgınlarla yüzleşmek için gerekli işbirliği ve çok taraflılık ruhunu göstermediğini kaydeder. Konferans, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeylerde işbirliği kuruluşlarının kurumlarının güçlendirilmesi çağrısını yapar.
- Konferans, yaşlıların, temel sosyal haklardan mahrum ve azınlık topluluklarının en çok zarar gördüğünü ve bu tür güvenlik açıklarının, en savunmasız nüfus katmanları için kamu politikası hedefleri belirlenerek önlenmesi çağrısında bulunduğunu belirtti. Bu bağlamda Konferans, Zekat, Vakıflar, Sadaka, Karzı Hasen, Kafalah, güçlü bir aile kurumu, mahalle yardım teşkilatları gibi İslami kurumların, normal durumlarda olduğu kadar acil durumlarda da zorluklara karşı koruma yolları sunduğunu kaydetti. Bu kurumlar, özellikle KOBİ’ler, eğitim, düşük maliyetli konutlar ve nüfusun az gelişmiş kesimlerinin güçlendirilmesi için finansal içerme, amaca yönelik girişimciliği teşvik etmek için İslami bankalarla birlikte çalışmalıdır.
- Konferans ayrıca, ekonomik olarak sıkıntı yaşayan ve borçların rahatlatılmasını isteyen borçlular için İslami ilkelere de dikkat çekilmesi çağrısında bulundu. Kur’an-ı Kerim tarafından verilen kılavuz “Birisi sıkıntı yaşıyorsa, o zamana kadar erteleme (veya borç geri ödemesi) olsun. Ancak, sadaka olarak hakkınızdan verirseniz, o zaman sizin için daha iyi olduğunu biliyor olsaydınız ”[Q2: 280], bankalar, uluslararası finans kuruluşları ve gelişmiş ülkeler için savunmasız bireyler, şirketler ve devletler için borç tahliyesi sağlamak gibi durumlarda en uygun olanıdır. Devam eden ‘bazı’ önlemler var ama çok daha fazlasına ihtiyaç duyulabilir.
- Konferans,ekonominin sadece kıtlığın nasıl çözüleceği ile değil, sosyal ikilemleri nasıl çözüleceği ile ilgili olduğu hususunda araştırmacıları düşünmeye sevk etti. Kıtlığın kendisi yanlış çözümlerin bir sonucudur. Bu çerçeve doğal olarak İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini içermektedir.
- Konferans, Yeni Bir Dünya Düzeni’nin şekillendiğini kaydetti. Müslüman ülkelerin küresel forumlarda ve karar alma süreçlerinde durumlarını ve temsilciliklerini korumak ve geliştirmek için ittifaklar kurma zamanı gelmiştir. ‘Ümmet’ kavramının desteklenmesi gerekir.
- Konferans, Yapay Zeka, Büyük Veri, Fintech gibi teknolojik atılımların yanı sıra sosyal medyanın ve döngüsel ekonomiye geçişin artan önemiyle gelişen platform kapitalizminin ortaya çıkışını not ediyor. Bu tür teknolojilerin ortaya çıkması toplumlarımızın ve medeniyetlerimizin geleceğini belirleyecektir. Tüm paydaşlar, ortaya çıkan küresel durumda ortak refah ve sürdürülebilirlik için bu teknolojik gelişmelerin sunduğu risklere ve fırsatlara cevap vermelidir.
- Konferans, sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir yönünün çevre ve ekoloji ile ilgili olduğunu vurgulamıştır. GSYİH’nın kör takibi, küresel ısınma, endüstriyel atıkların güvensiz şekilde bertaraf edilmesi ve yenilenebilir enerjinin aşırı kullanımının gelecek nesillerin çıkarlarının ihmal edilmesi gibi birçok soruna yol açmıştır. Daha fazla ‘insancıl’ politika benimsemek için tüm geliştirme sürecinin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
- Konferans, araştırma ve öğretim kurumlarının, tarihin gelecekteki seyrini şekillendirmede ve toplum hizmetinde önemli rolünü vurguladı. Bu kurumlar, bazıları bu konferanstaki tartışmalardan ortaya çıkan ve yukarıda vurgulanan gelecekteki zorlukları karşılamak için yeni dersler (hem lisansüstü hem de lisans düzeyinde) ve özellikle döngüsel / ekolojik ekonomi geçişinde araştırma projeleri tasarlamalıdır.
- Katılımcılar, genel olarak Türkiye halkına ve hükümetine ve İZÜ Rektörü, İZÜ öğretim üyeleri ve konferansın yönlendirme, akademik ve yürütme komitelerine zor şartlar altında diyalog ve tartışma için bu fırsatı sağladıkları ve özellikle konferans için yapılan mükemmel düzenlemeler için içten teşekkürlerini sunarlar.