1960’larda, Fransız maliye bakanı Valery Giscard d’Estaing, Amerika’nın dünya rezerv para birimine sahip olmaktan elde ettiği faydaları tanımlamak için “fahiş ayrıcalık” ifadesini ortaya attı. ABD’nin süper bir güç haline gelmeye başlaması Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem olan 1920’lerde ABD dolarının mevcut rezerv para İngiliz sterlininin yerini almasıyla başlar ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods kurumlarıyla bu eğilim daha da güçlenir.
Böylece rezerv para; daha düşük borçlanma maliyeti, dış yükümlülüklerinde döviz kuru riski olmaması, ödemeler dengesi krizi riskinin en aza indirilmesi gibi sorunlar açısından ABD’yi bugün dünyanın pek çok ülkesinin boğuştuğu ekonomik risklerden azade kılar. Ayrıca, para biriminin dominansının yüksek olması da (rezerv tutulması, ticaret ve finansta kullanılması) finansal yaptırımları rahatça uygulamasını sağlamış ve ülkeyi küresel finansın lideri durumuna taşımıştır
Kriptopara finansal ekosistemde ana akıma giriş eşiğinde
Fed Başkanı Powell’a göre kriptopara böylesine fahiş bir ayrıcalığa erişemezken, olsa olsa en klasik güvenli liman altınla rekabet edebilir. Oysa seçilmiş ABD Başkanı Trump, Powell’a göre daha farklı bir perspektiften bakarak, ABD’yi kriptopara merkezi yapmak istiyor. Üstelik bunu yaparken de BRICS gibi dolara alternatif ticari işbirlikleri oluşturan kurumlara dolar dominansını sürdürmek için yaptırım tehditlerinde de bulunmaktan geri kalmıyor.
Şu sıralar bir düzeltme hareketi içine girmiş olsa da kripto para birimi Bitcoin’in fiyatı, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın kripto paralara ilişkin ılımlı düzenlemeler yapacağına yönelik iyimserlikle geçtiğimiz hafta ilk defa 100 bin doların üzerine çıktı. Coinmarketcap’in verilerine göre, Bitcoin dahil küresel kripto para piyasasının değeri 24 saatte yaklaşık yüzde 2,8 artarak 3 trilyon 600 milyar doları geçti. Bu durum kriptoparaların finansal ekosistemde ana akıma giriş eşiği olarak kabul edildi.
Diğer taraftan bu sistemin blockchain teknolojisi gibi mükemmel bir alt yapıya sahip olmakla beraber, fiziki bir varlığının mevcut olmayıp sadece algoritmalara dayalı oluşu; üstelik de çok yeni ve ülkelere göre değişkenlik arz eden düzenlemelere bağlı oluşu geleceğe yönelik tahminlenmesinde büyük zorluklar oluşturuyor. Trump’ın seçim kazanması halinde kriptoparaların güçleneceğine yönelik tahminleri yapmak güç değildi ancak 20 Ocak’ta hükümet kurulduktan sonraki sürede nasıl bir söylem ya da düzenleme gelişeceğinin garantisini kimse verebilir durumda değil. Bu öylesine yüksek riskli bir tahmin olurdu ki FT’da bir makalede BTC’nin gelecekte hangi değeri alacağı sorusunun cevabına Tarot kartları eşliğinde cevap verilerek, akıllıca bir ironi oluşturulmuş!
Doların kısa ve uzun vadede farklı ayrışma riski var
Doların hakimiyetinin kısa vadede sarsılıp, kriptoparaların onun yerini alacağı önermesi pek çok değişkeni göz ardı eden ve hatalı bir tanımlamadır. Her ne kadar Sn Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle artan gümrük tarifeleri ve içeride azalan vergilerin doların değerine etkisi konusunda bir takım doğru önermelerde bulunuluyor olsa da ki bunlar başlangıçta değerli olan doların orta vadede artan enflasyon ve durgunluk riskiyle ABD ekonomisini zayıflatacağı ve büyük ölçüde bu güçten destek alan rezerv paranın güç kaybedeceği varsayımına dayanmaktadır… Yine de kriptoparanın konvansiyonel bir para birimi gibi çalışabilmesi için çok daha yüksek verimlilikle çalışan teknolojilere ihtiyaç var. Üstelik merkeziyetsiz yapısının belirli bir standarta bağlanmasında temel güçlükler olmadığını da kimse iddia edemez.
Türkiye’de kripto varlıklara ilişkin yapılan düzenlemeler önemli bir fırsat yaratabilir
Türkiye’de haziran ayında kripto varlıklara ilişkin kabul edilen düzenleme ile birlikte Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) kripto paraların ihracı, satışı ve dağıtımı için yetkilendirildi. Kanunda yapılan değişiklik ile hizmet sağlayıcılara sermaye zorunluluğu getirildi. Bu şartla birlikte hem yatırımcının korunması, hem de hizmet veren firmalara bir dizi yaptırım uygulanabilmesi sağlanacak. Kripto varlıkların ihracı, satışı, takası ve dağıtımı için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) yetki verildi.
Kripto varlıkların güvenilir bir yatırım aracı olabilmesinin ardında günümüzde ETF olarak yapılanmaları önem kazanıyor. Mevcut düzenlemenin devamı geldiğinde bizim sermaye piyasamızda da bu tarz kripto ETF’leri yoluyla çeşitli enstrümanlar oluşturulabilir. Türkiye’de kriptopara tasarrufları azımsanmayacak bir boyutta olmakla beraber, yine de uzunca bir süre daha (fahiş ayrıcalık tavsayana (?) ya da verimlilik eşiği kırılıp, dış ticaret fazlası yaratılana kadar…) kur kırılganlığı olan bir ülkede olduğumuz unutulmamalı. TCMB’nin son bir buçuk yılda dolar rezervlerinde sağladığı artış önemli boyutta olmakla beraber, son aylarda içerideki yüksek faiz nedeniyle özel kesimin döviz riskleri artış kaydetmektedir. Bu bakımdan merkezin bir faiz indirim döngüsüne başlayacak olmasının yanı sıra bir süre sonra döviz alımını da yavaşlatarak, aşırı döviz tutma riskini de (döviz kredisi maliyeti ve fazla döviz taşıma yükümlülüğü) bertaraf edeceğini düşünürüm.
Nazlı Sarp