Dolar fiyatlarındaki önlenemez yükseliş ve olası etkileri

Utku Altunöz – 19.01.2014

Değerli Para&Borsa takipçilerim. Bu yazımda son zamanlarda rekor üstüne rekor kıran dolar seviyesini ve olası etkilerini anlatmak istiyorum.

Doktora tezini finansal krizler üzerine çalışan bir akademisyen olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ekonomik anlamda  krize giren bir ülkenin parası, önemli para birimleri karşısında değer kaybeder. Dünyada gerçekleşen ekonomik krizlerle ilgili literatür taraması yaptığımızda bu gerçekliği daima gözlemleriz. Bu kuralın dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ABD için işlemediği aşikar. Küresel krizin patlak verdiği, daima borç tavanı, bütçe açıkları vb ekonomik sorunlarla mücadele etmesine karşın ABD dolarındaki yükseliş kafaları karıştırmaktadır.

Özellikle Aralık operasyonu dolara lira karşısında rekor üstüne rekor kırdırırken, borçlanma maliyeti arttı ve borsa yatırımcısına kaybettirdi.  Ülkenin risk primindeki artış ve yabancı yatırımcının dolara yönelişi fiyatlardaki artışı hızlandırdı. Fakat bu artışı sadece iç meselelere bağlamayı doğru bulmuyorum. Dolardaki bu yükselişin iç ve dış nedenleri olduğunu ve Fed’in varlık alımlarını azaltmaya başlaması ile güçlenen ekonomik veriler sonrası buna devam edeceği beklentilerin artması sonucu ABD para biriminin genel anlamda değer kazandığı unutulmamalıdır.

Durumun Enerji Piyasasında Olumsuz Etkileri

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, kurdaki artışın enerji sektörüne olumsuz etki yaptığını vurguladı, proje maliyetlerinin artışının sıfırdan yatırımların gecikmesine neden olabileceğini belirtti. Kur artışlarının elektrik üretim özelleştirmelerine de yansıyabileceğini dile getiren Köktaş “Kurlardaki bu artış sektörümüzde yapısal olarak olumsuzluk gerektiğini belirtti.

Enflasyon Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Kur artışı birçok alanda fiyat artışlarını da beraberinde getirecektir. Bununla birlikte 2 tl den hesaplanan 2014 bütçemiz artan her dolar fiyatında, bütçe açığı ile karşı karşıya gelecektir. ürkiye’nin 130 milyar dolar olan bir yıl veya daha kısa vadeli borcu doğrudan, 372.6 milyar dolar olan toplam borcu da zaman içinde artmış olacaktır.

Olumlu yönü ise Kur artışı; Türkiye’nin rekabet gücünü artırır. İhracat üzerindeki olumlu etkisi kısa dönemde ortaya çıkar. İthalatı kısıtlaması ise zaman gerektirir. Zira üretimde kullanılan ithal ara malı ve ham maddenin içeride üretilmesi zaman alacaktır. İhracat malı üretimi de için doğal olarak aynı zaman gereklidir. Bu zaman içinde dış açıklar da azalacaktır.

TL hala değerli mi?

Değerli iktisatçı Asaf Savaş Akat hocamızın 16.01.2014 tarihli Vatan Gazetesindeki yazısına atıfta bulunmak istiyorum. Akat hoca,  Williamson ve Kline’ın çalışmasıa göre doların 2. 43 olması gerektiği ve TL nin hala değerli olduğunu belirtmekte.

Sonuç olarak kur artışının önünün kesilmesi için Merkez Bankası’nın rezerv harcama politikasından vazgeçerek faiz artışına gitmesi ihtimaller dahilinde. Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası Fed’in Mayıs 2013’te parasal çıkışa başlayabileceği yönünde verdiği mesajdan bu yana 18 milyar dolardan fazla döviz satarak TL’nin değer kaybını sınırlamaya çalıştı. Yılın son aylarında daha da agresifleşen döviz satışları sonrasında Merkez Bankası’nın net döviz rezervi 40 milyar doların altına inerek 1,5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Döviz satışlarına ek olarak Temmuz ve Ağustos aylarında faiz koridorunun üst bandı toplamda 125 baz puan artırılarak yüzde 7,75’e çıkarıldı. Koridorun alt bandı yüzde 3,5, haftalık repo faizi ise yüzde 4,5 ile sabit bırakıldı.

Merkez Bankası’nın para politikasını bir miktar daha sıkılaştırması kurlardaki baskıyı azaltabilir ve kurlardaki görece istikrarın da enflasyon beklentilerini frenleyebileceği de unutulmamalıdır.

Yrd. Doç. Dr. Utku Altunöz

E-mail: utkual@hotmail.com

https://twitter.com/utkualtunoz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir